Volkan Akyıldırım

"Dini ıstırap, bir ve aynı zamanda, hem gerçek ıstırabın ifadesi hem de gerçek ıstıraba karşı bir protestodur. Din, ezilen yaratığın iç çekişi, kalpsiz bir dünyanın kalbi, ruhsuz koşulların ruhudur. Kitlelerin afyonudur.

Hegel'in Hukuk Felsefesinin Eleştirisine Katkı, Karl Marx - Frederich Engels

Dini duygu ve düşünceleri savaşılması gereken bir yanılsama olarak gören kaba materyalistlerin ateist propagandasını reddeden Karl Marx, emekçi kitlelerin sahip olduğu inançların rolü ve işlevini kutsal kitaplara bakarak değil kapitalizmin gerçeklerinden yola çıkarak açıkladı.

 

Her gün yıkılıp yeniden yapılan, kuralların oyunun sahibi kapitalistler tarafından durmadan değiştirildiği bu toplumda, günde 12 saat çalışıp sadece biyolojik olarak varolmaya yetecek kadar ücret alan işçiler için dinin işlevini afyona benzetti.

Bugün yasadışı bir madde olan afyon, 20. yüzyılın ortalarına kadar insanların kullandığı en önemli ağrı kesiciydi. Şiddetli bir sancının kesilmesiyle gelen rahatlama gibi din yeryüzündeki cehennemin yarattığı ıstırapları hafifleterek emekçi sınıfların ayakta kalmasını sağlıyordu.

Dinlerin önerdiği öbür dünyadaki cennet, bu dünyada gün yüzü görmeyen çalışan kitlelerin varoluşuna bir anlam kazandırıyordu.

Karl Marx ve Friedrich Engels, milyonlarca işçiye ateist vaazlar vermeye kalkmadı. Dünyadaki acıların kaynağı olarak gördükleri kapitalizmin devrimci eleştirisini yaptılar.

İşçi sınıfını dindarlar ve dinsizler olarak ikiye bölmediler. Her inançtan ve görüşten işçinin ortak taleplerini kazanmak için mücadele ettiler.

21. yüzyılda Ortadoğu’da devrim mücadelesi veren sosyalistler için Marx’ın dine yaklaşımını kavramak ve benimsemek son derece önemli.

Kendine marksist diyen elitist küçük burjuva yaklaşımlar, bölgede geri kalmışlığın, baskıcı rejimlerin, savaşların ve mezhep çatışmalarının kökeninin Arap toplumlarının dini ve dinin belirlediği kültür ile yaşam tarzından kaynaklandığını ileri sürüyor.

Marx’ın daha genç bir devrimciyken hesaplaşıp reddettiği kaba materyalizm bayrağını kaldırarak milyonların ateist propagandayla eğitilmesini, bu başarılamadığı taktirde emekçi sınıflardan hiçbir şey beklenememesini öneriyor, hatta dini fikirlere sahip kitleleri düşman olarak ilan ediyorlar!

Oysa 1905 ve 1917 Rus Devrimi’nden biliyoruz ki koyu dindar görüşlere sahip işçiler kendi eylemleriyle tarihin en demokratik iktidarlarını kurdu.

Dindar işçiler marksistlerin düşmanı değildir. Marksistler dinlere karşı değil kapitalizme karşı savaşırlar ve bu mücadelenin işçi sınıfının çoğunluğu tarafından zafere ulaştırılabileceğini bir an unutmazlar.