Arife Köse

Bilindiği gibi 17 Aralık yolsuzluk skandalının ardından AKP, kendini bu skandaldan aklama operasyonunun bir parçası olarak yolsuzluk dosyalarını ortaya çıkaranlarla darbecileri yargılayanların aynı “paralel” ekip olduğunu ve geçmişte orduya kumpas kuranların bugün de kendilerine kumpas kurduğunu söylemişti. Bunun üzerine Ergenekon, Balyoz gibi kamuoyunda “darbe davaları” olarak bilinen davaların tüm sanıkları tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış ve davalar sil baştan yeniden görülmeye başlanmıştı.

Bu gelişmelerin üzerine yeniden görülmeye başlanan Balyoz davasında, mahkeme, son olarak yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak daha önce darbe delili olarak kabul edilen bütün dijital delillerin yeniden incelenmesine karar verdi.

Daha önce NTV ekranlarında darbeyi kimin durdurduğu konusunda tartışan eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman ve eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ise yeniden başlayan davada verdikleri ifadede Balyoz darbe planını duymadıklarını söylediler.

Dezenformasyonun iki aşaması

Balyoz davası da tıpkı Ergenekon davası gibi başladığı günden bu yana çeşitli itibarsızlaştırma çabalarına maruz kaldı. Önce dava sadece dijital delillerden ibaretmiş ve bunların da hepsi sahteymiş ve dolayısıyla bu davadan yargılananlar aslında yok yere yargılanıyormuş iddiası gündeme geldi. Halbuki ses kayıtları gerçekti. Yaşar Büyükanıt bile “ben hayatımda böyle plan semineri duymadım” demişti. Çetin Doğan’ın yaptığı başvuruda AİHM, delillerin “somut ve meşru” olduğuna, dolayısıyla Çetin Doğan’ın tutukluluğunun yasal olduğuna karar vermişti. Bu da tamamen unutturuldu.

Aytaç Yalman, 25 Eylül 2012’de NTV ekranlarından darbeyi kendisinin önlediğini ima ederek “Erken öten horozun kafasını keserler; zamanı gelince konuşurum. Bizim de kafamız gitmesin” demişti.

Dezenformasyonun ikinci aşaması ise AKP’nin kendisini yolsuzluk dosyalarından kurtarmak için tüm bu davaların orduya kumpas kurulmasının sonucu olduğunu söylemesiyle gerçekleşti. Bu aşamada Balyoz davası, darbecilerin yargılandığı bir dava olmaktan çıktı ve artık sadece sahte delillerin ortaya çıkarılması, dolayısıyla AKP’nin “paralel yapı” ile hesaplaşmada yeni ittifaklarını aklama davasına dönüştü.

Balyoz aklanamaz

Ancak şunu herkes biliyor ki Balyoz bir darbe planıdır. Ne sadece dijital delillerden ibarettir ne de suçsuz yere yargılandığı söylenen subaylardan. Son yaşadıklarımız ise sadece darbecilerle mücadelenin AKP’ye bırakılamayacak kadar ciddi ve kapsamlı bir mesele olduğunun göstergesidir. Elbet hem darbecilerin hem de onları aklayanların, bu darbelerin mağdurlarına hesap verecekleri günler gelecektir.