Mert Terzi
Tersine dönen mevsimler dünya çapında tarım ürünlerinin yok olmasına ve açlığın yaygınlaşmasına sebep oluyor. Ancak bu, bedelini dünyanın en yoksul toplumlarının ödediği iklim değişikliği sonucunda ortaya çıkan felaketlerin yalnızca küçük bir kısmı.
Oxfam, yayınladığı raporda, iklim değişikliğinin beraberinde getirdiği açlık ve yoksulluğu ele aldı.
Oxfam araştırmacılarının dikkat çektiği önemli noktalardan biri, artık mevsimlere güvenemeyen ve üst üste gelen şiddetli kuraklık ve sel sularıyla ekin üstüne ekin kaybeden çiftçiler. Oxfam, gündemde iklim değişikliği ve gıda güvencesi gibi öncelikli öneme sahip konuların olduğuna dikkat çekerek, önümüzdeki G8 zirvesinde İtalya'da bir araya gelecek olan liderlere uyarıda bulundu: "Eğer bu konuda harekete geçilmezse, önümüzdeki 50 yıllık kalkınma planları, yoksullukla boğuşan toplumların yok olmasıyla sonuçlanacak." Örgüt ayrıca, 2020'ye kadar sera etkisi yaratan gazların salımının en az yüzde 40 azaltılması için derhal harekete geçme çağrısında bulundu.

Her istatistiğin arkasında insan hayatı    
Oxfam raporda Zambia, Çin, El Salvador, Filipinler,  Sibirya gibi yaklaşık yüz ülkede yürüttüğü çalışmalar sonucunda buralarda yaşayan insanların hayatlarını bizzat o insanların gözünden anlatıyor. Örgüt, politikacılarla bilim adamlarının bir araya gelmesinin önemli olduğunu belirtiyor ve ekliyor: "Her istatistiğin arkasında bir insan hayatı var."
n Araştırma sonuçlarına göre, şimdiye kadar tahminen 26 milyon insan iklim değişikliği sebebiyle evsiz kaldı.
n 2015 yılına gelindiğinde, 375 milyon kadar insan iklime bağlı felaketle yüz yüze kalabilir.
n 2050 itibariyle, her yıl 200 milyon insan toprak kaybı, çevresel yıkım ve açlık nedeniyle göç etmek zorunda kalabilir.
n Su kaynağına sahip dağların yamaçlarında bulunan birçok büyük şehir sular altında kalacak.
Oxfam'ın Mevsimlere Ne Oldu? çalışmasında yer alan röportajlarda çiftçilerin sorunları ön planda. Çiftçiler mevsimlerin "birbirinden daha az farklı" hale geldiklerini söylüyor. Artık toprağı ne zaman işleyeceklerini, tohumları ne zaman ekeceklerini ve ürünleri ne zaman toplayacaklarını tahmin edemez durumdalar.

Zararın bilimsel kesinliği
Bilim adamları doğal tahribat ve iklim değişikliğinin mutlak sebebinin yükselen karbon salımı olduğunu kanıtlamış durumda. Özellikle dönenceler çevresindeki tropik bölgelerde bulunan yoksul ülkeler için; sağlık sorunları, besin yetersizliği, su kıtlığı, açlık ve kuraklık gibi durumlar alarm düzeyinin ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor.
Çoğu bilim insanının düşüncesi, olası 2° C'lik küresel ısı artışının engellenemeyeceği yönünde. Bunu yapabilecek yeterliliğe sahip olunmadığından değil, dünya liderlerinin karbon salımını azaltma konusundaki isteksizlikleri sebebiyle. Oxfam bundan sonrası için, dünya halklarının liderlerin endişe verici açıklamaları ve hareketsizlikleri karşısında tek güç olduğunu vurguluyor. "Yüzden fazla ülkedeki hükümetlerin 20 ısınmaya karşı yaklaşımı sadece ekonomik çıkarlarına uygunsa değişmekte, diğer yanda ise yıkıma mahkûm bir geleceğe sürüklenen en az 660 milyon insan var."

Açlık, felaketler, hastalıklar "olağan durumlar"

Derhal harekete geçilmezse, yoksulluğu iyileştirmek adına geçen 50 senede elde edilmiş tüm kazanımlar, telafi edilemez bir şekilde yok olacak.
İklim değişikliğinin insanlık üzerindeki belki de en şiddetli yıkımı açlık olacak. Mısır, pirinç gibi temel gıda maddeleri, sıcaklık artışlarından ve alışılmadık mevsim dönemlerinden en fazla etkilenen ürünler olmaları sebebiyle, açlık üzerinde en büyük etkiye sahip olmaları riski çok yüksek.
Bir diğer yıkım ise hastalıklar. Isı artışı zamanla milyonlarca insana su ve böcekler yoluyla bulaşabilecek yeni hastalıklar ortaya çıkaracak. İnsanlar artan ısı seviyesi nedeniyle çalışamaz hale gelecek.
İklim değişikliğine bağlı felaketler sıklıkla artıyor. 1975'ten 2008'e kadar ortaya çıkan felaketlere bakıldığında, 2030 yılı ve sonrasında meydana çıkacak felaketler üç kat daha şiddetli olacak. And ve Himalaya Dağlarındaki buzulların erimesi, yamaçlarında bulunan Arjantin, Şili ve Hindistan'daki büyük şehirlerin büyük kısmının sular altında kalmasına sebep olacak. Ortaya çıkmakta olan ve çıkacak olan iklime bağlı zorunlu göçün özellikle tarım bölgelerine sahip ülkeler arasında savaşlara neden olması çok muhtemel.

Zarar vermeyi kesin, yardım Edin!
Oxfam raporu şöyle diyor: "Zarar vermeyi kesmeli ve yardım etmeye başlamalıyız. 2009 Aralık'ta Kopenhag'da bir araya gelecek olan politikacılar iklim değişikliğinin üstesinden nasıl geleceklerini konuşacak. Bu anlaşmalar atmosferdeki karbon salımının 2015 itibariyle düşürülmeye başlanması olmalıdır. Dünyanın ileri gelen ülkelerinin 2020'ye kadar karbon salımlarını %40 oranında, yani 1990 yılındaki seviyenin altına düşürmeleri gerekmektedir. Diğer tüm ülkelerin de 2050'ye kadar en az %80 oranında düşürmeleri gerekiyor. Önemli bir diğer konu ise, bugünden başlayarak gelişmekte olan ülkelerin, iklim değişikliği tahribatını onarmak ve kendi karbon salımlarını azaltmak için en az 150 milyar dolara ihtiyaçları olacak."

Vazgeçmek için sebep yok
İklim değişikliğinin yoksul insanlara etkileri çağımızın en güçlü ironilerinden biri. Şu ana kadar fosil yakıt kullanımına önem vererek zenginleşen ülkeler iklim değişikliğinden en az zarar görür durumda. Küresel iklim değişikliği dünya üzerinde, kutuptan ekvatora, denizlerden büyük karalara her kesim üzerinde farklı rol oynuyor.
Ilıman bölgelerde, örneğin, zengin ülkeler pek fazla etkilenmemekte. Hatta bu gibi bölgelerde iklim değişikliği çok kısa süreliğine de olsa iyi huylu özellikler göstermiş olabilir. Ancak geniş halk yığınlarının çoğu, dönenceler etrafındaki bölgelerde toplanmış durumda (çoğu yoksul ülkelerde yaşamakta) ve iklim değişikliği onlara şu anda en acımasız yüzünü gösteriyor.  
Oxfam'ın dünyaya genel mesajı raporda şöyle belirtiliyor: "Vazgeçmeyin. Dünya liderlerine karşı sesinizi yükseltin; daha adil ve daha güvenli bir gelecek talep edin. Büyük ve zengin ülkeler karbon salımlarını derhal kesmeli ve gelişmekte olan ülkelere zararlarının telafisi için yardımda bulunmalı. Bugün iklim değişikliğinin faturasını milyonlarca dolar değil, milyonlarca yaşam ödemektedir."

Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası