Sosyalist İşçi 219 (26 Mayıs 2004)

 

Sayfa 5: Dünya

Hindistan seçimleri
Sol kazandı

Bütün tahminler sağcı-faşist BJP'nin kazanmasına kesin gözüyle bakarken sonuçlar tam bir sürpriz oldu. Hindistan'ın bağımsızlığını kazanmasından sonra ülkeyi on yıllarca yöneten sosyal demokrat Kongre Partisi büyük bir farkla seçimleri kazandı. İki komünist parti de hem oylarını hem de milletvekili sayılarını arttırmayı başardılar. Şimdi Kongre Partisi'nin önde gelen unsurlarından ve IMF'nin yeni liberal politikalara bütünüyle bağlı Dr. Manmohan Singh başbakan oldu. Singh'in başbakan olması Kongre Partisi lideri İtalyan asıllı Sonia Gandhi'nin faşistler ve milliyetçiler tarafından ağır bir biçimde eleştirilmesine verilen bir taviz.
BJP seçimlere "parlayan Hindistan" sloganı ile girdi. "Parlayan Hindistan" BJP'ye göre Hindistan'ın büyük bir zenginliğe, refaha ilerlemesinin sloganıydı.
Oysa slogan geri tepti. Çünkü gerçeklerle tamamen zıttı.
BJP iktidarı boyunca Hindistan ekonomisi, BJP'nin iddia ettiği kadar olmasa da, gelişmişti. Ancak bu gelişmenin sonuçları sadece çok küçük bir azınlık için refah getirirken ezici büyük çoğunluğun yaşamında hiç bir değişiklik olmadı.
En zengin yüzde 1'in yıllık geliri yüzde 50 artarken daha da küçük bir azınlığın, binde 1'in yıllık geliri üç misli arttı. Bu küçük azınlık için Hindistan gerçekten de parıldamaktaydı. Onların altındaki "gelişen" orta sınıf diye adlandırılan yüzde 10-15'in yaşam standartlarında da bir gelişme oldu. Ancak bu orta sınıfın "zenginliği" aslında belki bir bisiklet, belki bir televizyon sahibi olmak ve fiilen aç olmamak anlamına geliyor.
Nüfusun geri kalan yüzde 80'i ise tam anlamı ile aç. Arundhati Roy'a göre Hintli çocukların yarısı yetersiz beslendiği için, hasta ve büyüklerin ise yüzde 40'ı kelimenin tam anlamı ile aç.
Seçimler sırasındaki bir olay Hindistan'daki yoksulluğun boyutlarını çarpıcı bir biçimde gösteriyor. Lucknow şehrinde BJP her biri bir milyon değerinde olan giysiler dağıtırken çıkan kargaşalıkta, çoğu yaşlı kadınlar olmak üzere 25 kişi öldü.
Aslında üçüncü dünyaya örnek olarak gösterilen Hindistan'da IMF'nin yeniden yapılandırma politikalarının uygulayıcısı BJP'nin seçimleri kaybetmesi BJP'nin yanı sıra IMF'nin ve küresel sermayenin de seçimleri kaybetmesi olarak yorumla-nabilir.
Seçimlerde BJP'nin kaybetmesinin bir başka nedeni ise tırmandırılan savaştı. Uzun yıllardır Kaşmir nedeniyle Pakistan'la gergin ilişkiler içinde olan Hindistan BJP iktidarı yılarında önce Pohran kenti yakınlarında nükleer silah de-nemeleri yaptı, ardından, 1999'da dağlık Kargil bölgesinde Pakistan ile savaşa girişti. Fakat asıl gerginlik 2002'de geldi. Pakistan ve Hindistan nükleer bir savaşın eşiğine geldi.
BJP, Ulusal Demokratik Birlik adlı bir ittifakla iktidara geldi. Bu ittifakın ve aynı zamanda BJP'nin içindeki Rashtriya Swayamsevak Sangh (RSS) tam bir faşist örgütlenme. 2 milyona yakın üyesi olan RSS askeri bir biçimde örgütlenmiş bir orta sınıf örgütü ve Hindu milliyetçiliğine dayanıyor. RSS'nin önderi Narendra Modi 2002 yılında Gujurat eyaletindeki Müslümanlara karşı girişilen katliamın örgütleyicisi. Bu katliamda iki bine yakın Müslüman ölürken 100 bine yakın kişi de evlerini terk ederek kaçmak zorunda kalmışlardı.
Ne var ki "Parlayan Hindistan" sloganı gibi Hindu milliyetçi-liğine dayalı faşizm de bu seçimlerde geri tepti. BJP-RSS Hinduların egemen olduğu Utar Pradesh'de, Ayodhya gibi kentlerde önemli ölçüde oy kaybına uğradı.
Seçimlerin galibi olan Kongre Partisi aynı zamanda Gandi'lerin partisi olarak da biliniyor. Kongre uzun yıllar destek alımları ile kazandığı köylülerin ve kent yoksullarının oylarına dayandı. Ne var ki 1980'lerde Kongre yavaş yavaş bu politikasını terk etmeye başladı ve böylece seçmen tabanında da kayba uğramaya başladı. 1991'de IMF'nin yeni liberal politikalarına keskin dönüş ise tarımdaki destek alımlarını bütünüyle keserken kapitalistlerin de vergilerini indirmeye başladı. Bu, Kongre iktidarının sonu oldu.
Kongre Partisi bugün Hindistan politikalarında küçümsenmeyecek bir yeri olan iki komünist partisinin desteği ile iktidara geliyor. Hindistan Komünist Partisi (Marksist) Batı Bengal eyaletinde 25 yıldır iktidarda. HKP (M) Batı kapitalistlerine kendilerinin en iyi müttefik olduklarını anlatıyor. Bu politikaları sayesinde Batı Bengal'e küçümsenmeyecek bir yatırım çekmeyi başardılar. IBM, Pepsi, Mitsubishi Batı Bengal'e yatırım yapan çok uluslu şirketlerden bazıları. Öte yandan Batı Bengal'in HKP (M) hükümeti gecekonduları yıkıyor. Sadece Kalküta'da 100 bin insan zorla evlerinden çıkarıldılar ve sokağa atıldılar.
HKP (M) grevleri yasaklamaktan, grevci işçilere saldırmaktan da geri durmuyor.
Komünist partiler (biri eski Moskovacı, diğeri Pekinci) bu seçimlerde oylarını (% 7) korurken milletvekili sayılarını 37'den 53'e çıkardılar.
Hindistan'da kimi yorumcular bundan sonraki dönemde BJP'nin hızla gerileyeceğini ileri sürüyorlar. Böyle düşünenler yanılıyor. BJP'nin oyları bu seçimlerde sadece % 2.3 oranında düşerek % 21.5 oldu. Kongre Partisi ise oyları % 28.3'den % 26.2'ye düşmesine rağmen milletvekili sayısında büyük bir artış sağladı.
BJP ve RSS'yi bütünüyle ge-riletebilmek için iki şeye ihtiyaç var. Önce yeni-liberal politikaların işçi ve köylülere saldırısına karşı kitlesel eylemleri güçlü bir biçimde desteklemek gerekiyor.
İkinci olarak ise eylemde birleşmiş bir sol gerekli. Sendika militanlarını, kapitalist küreselleşme karşıtlarını ve azınlıkları yan yana getirecek ve mücadeleye sokacak bir yığınsal eylem çizgisi Hindistan'dan gerici-faşist tehlikeyi bütünüyle yok edebilir.


Sol rüzgar
Hindistan genel seçimlerini Kongre Partisi'nin oluşturduğu sol ittifak, altı yıldır iktidarda bulunan BJP'nin Milliyetçi Demokratik İttifakı'na karşı sürpriz bir zaferle kazandı. Solun 1971'den beri parlamentoya en çok temsilci yolladığı seçimler oldu. Faşistlerin gücü kırıldı, sağa karşı bir siper elde edildi ve sol göreceli de olsa bir ilerleme sağlamış oldu.
Hükümeti kurma görevi verilen Manmohan Singh ise ülkenin ilk Sih başbakanı oldu. Müslüman nüfus bu durumdan kaygılandı ancak, Singh ilk açıklamasında dinsel bölünmeye karşı çıkıp toplumsal barışa vurgu yaptı. halka verdiği mesaj da Hindu kimliğini öne çıkarıp, Müslümanlara düşmanca tavır takınmaktan kaçınmaları oldu. Maliye eski bakanı olan Singh Hindistan'da liberal ekonominin mimarı olarak tanınıyor. Başbakanlık görevi önce kendisine verilen Sonia Gandhi ise Hint borsasının çöküşün eşiğine gelmesi üzerine başbakanlığı daha serbest piyasacı bir adaya bırakmaya ikna edildi. Gandhi'nin başbakanlıktan çekilmesinde protestoların (hatta bir destekçisi de protestolara karşı Kongre Partisi önünde başına silah dayayarak intihar etmeye kalkışmıştı) ve Gandhi ailesinden başbakan olan herkesin suikasta kurban gitmiş olmasının da etkisinin olduğu yapılan yorumlar arasında.
Yoksul Hindistan
1.4 milyarlık nüfusuyla Hindistan dünyanın ikinci en kalabalık ülkesi. Yaklaşık her bir metrekareye bir insan düşüyor. Aynı zamanda dünyada en fazla yoksulun yaşadığı ülkelerden biri. İnsanların sokaklarda karton kutular üzerinde yaşamaları ülke için alışıldık bir durum haline gelmiş. Ülke yönetimini elinde bulunduran BJP'nin altı yıllık iktidarı sırasında saldırgan bir liberalizasyon, özelleştirme ve küreselleşme politikası uygulandı. Bu politikalar sonucu son iki yılda Adhra Pradesh, Karnataka ve Pencap'ta yüzlerce çiftçi intihar etti. Son dört yılda kayıt dışı ekonomi palazlandı. Zaten yoksul olan Hindistan halkı iyice dibe vurdu. BJP ise seçimler sırasında "Parlayan Hindistan" ve "Kendinizi İyi Hissedin" sloganlarıyla kampanya yürütüyordu.
Halkın seçimlerde kapitalist küreselleşme yanlısı politikalara değil, Gandhi ailesinden İtalyan asıllı Sonia Gandhi başkanlığındaki muhalefete oy vermesi ve Hindistan siyasetinin lokomotifi durumundaki Komünist Parti'nin parlamentoda kayda değer sayıda temsilcilik elde etmesi, hem neoliberal politikalardan duyulan bıkkınlığın, hem de yeni arayışların göstergesi.
Cengiz Alğan