Sosyalist İşçi 226 (29 Ekim 2004)

 

Sayfa 2: Haberler

AKP emekçilerin haklarına saldırıyor
KESK yeniden kitlesel mücadeleye


Sahte Sendika Yasası, sahte olmaktan çıkıp kamu çalışanları sendikalarının yasal yapılarını ve hareket kurallarını tayin eden bir yasaya dönüştüğünden beri KESK'te ciddi bir durgunluk yaşanıyor.
KESK ya da bağlı sendikalar zaman zaman çeşitli sorunlar için sokağa çıksa da kısıtlı güçleri harekete geçirebildiği gözleniyor. Oysa kamu çalışanlarının en çok bugün mücadeleye ihtiyacı var, en çok bugün direnişe ihtiyacı var, en çok bugün KESK'e ihtiyacı var.
Tek başına iktidar olmanın verdiği gücü IMF'nin emir erliğini pervasızca yerine getirmek için kullanan AKP iktidarı işçi sınıfının kazanılmış haklarına çok yönlü bir saldırı başlattı.
Ücret zammı değil sadaka!
Hükümetin kamu emekçilerine 2005 yılı için yapacağı ücret artışını kamu çalışanlarına "aç kalmaya devam edin" demektir. En yüksek kamu çalışanı ücretine yüzde 8.1, en düşük kamu çalışanı ücretine yüzde 12.1 ve ortalama kamu çalışanı ücreti için yüzde 10.7 oranında zam yapıldı.
Gerçek ücret artışları ise ortalamalar üzerinden yüzde 8 oranında gerçekleşti.Ücret artışları Ocak ayından itibaren kamu çalışanlarına yansımayacak, ortalamalar üzerinden yüzde 5, Temmuz ayında ortalamalar üzerinden yüzde 5 biçiminde yansıyacak. Böylece en düşük kamu çalışanı ücreti Ocak ayında 510 milyon, Temmuz'da 540 milyon olacaktır. Toplam artış miktarı sadece 59 milyon lira. Günde yaklaşık 1 milyon lira.
Kamunun yeniden yapılandırılması
Haziran ayında hükümet "Kamunun yeniden yapılandırılması" adı altında yasaları meclise getirdi ve bu yasalar birer birer meclisten geçti. Yasaların, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü ve ıMF gibi küresel kuruluşların isteklerinin bir ifadesi olduğu çok netti.
Yasaların gerçek amacının, kamu hizmetlerinin ticarileştirilmesi, kamu kuruluşlarının tasfiye edilmesi ve kamu çalışanlarını iş güvencesinin ortadan kaldırılarak köleleştirilmesi olduğu ortaya çıktı.
Suyu da satıyorlar
Meclisin "kamu reformu" patentli yasaları karar bağlama günlerinde AKP'nin hedefinin kamuda kazanılmış hakları dağıtmak ve tüm kamusal hizmetleri özel sermaynin karlanması için kulanıma açmak olduğunu gösteren başka bir gelişme daha yaşandı. Bütçe Plan Komisyonu'nda Belediyeler Yasa Tasarısı görüşülürken AKP'li milletvekilleri tarafından verilen "İçme,kullanma ve endüstri suyu sağlamak, toplu taşıma yapmak, katı atıkların toplanması, taşınması, ayrıştırılması, geri kazanımı ve ortadan kaldırılması gibi hizmetlerin 49 yıllığına özel şirketlere devir edilmesi ve belediyelerin su ve doğalgaz fatura tahsilatının özel kişilerce yaptırılabileceği" şeklindeki önerge aynen kabul edildi.
Özel şlirketlerin suyun dağıtımını denetimlerine aldıklarında ne kadar vahşi politikalar uyguladıklarının somut bir örneği Bolivya'da yaşandı. Özel bir su şirketinin su dağıtım haklarını aldığı Bolivya'da insanların evlerinin çatılarında yağmur damlalarıyla çanaklarını doldurmalarını dahi yasaklayan yasalar çıkartıldı.
SSK gaspediliyor
Kamu çalışanlarının ya da özel sektörde çalışan işçilerin alınterinden yapılan kesintilerle kurulan Sosyal Güvenlik Hizmetleri ve milyonlarca emekçinin ve ailelerinin yararlandığı Sosyal Sigortalar Kurumu AKP'nin yeni yasa tasarısıyla çökertilmeye çalışılıyor. Hazırlanan yasanın temel hedefi SSK'yı imha etmek. 54 bin 167 sağlık personeliyle 33 milyon SSK'lıya hizmet veren SSK Sağlık Bakanlığı'na ve başbakanlığın insafına terk edilecek. Bu yasayla, aynı zamanda Kamu Yönetimi Temel Kanunu'nun uygulaması da kolaylaşacak. SSK'da çalışan 50 bin kişinin ve Sağlık Bakanlığı'ndaki 200 bin kişinin sözleşmeli personel olmasının önünü açacak, işten atılmaları kolaylaşacak.
Ve bütçe
AKP'nin hazırladığı 2005 yılı Bütçesi emekçilere yönelik tüm bu saldırı başlıklarının toparlandığı bir belge. 2005 yılı bütçesi, "vergi gelirleriyle borç ve faiz ödeme bütçesi" durumunda. Bütçede yatırıma sadece o da sembolik bir rakam olan 8.5 katrilyon lira ayrılıyor. İşsizlikte azalma eğilimi olduğunu söyleyen sermaye temsilcisi gazeteciler dahi yatırımlara ayrılan bu oran karşısında sessiz kalmayı tercih ettiler. Yatırımın olmadığı bir ekonomide işsizliğin azalması düşünülemez. Bu, önümüzdeki dönemde de 10 milyonu bulan işsiz rakamının artacağını gösteriyor.
Bütçe gelirlerinin yüzde 70'i dolaylı vergi, yüzde 9'u ise kurumlar vergisinden geliyor. Bu sermayenin vergilendirilmediğinin kanıtıdır. AKP yoksul halktan aldığı gelirleri sermayeye aktarmaya devam edecek. 2005 yılı bütçe öngörüsünün çizdiği tablo bu.
KESK mücadele etmeli…
Kuşkusuz bu sorunlar sadece kamu çalışanlarının sorunu değil. Tüm emekçiler ıMF'nin AKP soslu saldırı programının hedef tahtasında. Fakat KESK'in bir farklılığı var. KESK, son yılın mücadele deneylerine sahip olan binlerce kamu çalışanını bünyesinde barındırıyor.
Diri, mücadele etmeye istekli, taban örgütlenmesini canlandırmış bir KESK tüm işçi sınıfının mücadelede birliğini sağlama yeteneğini de taşımaktadır.
Kamu çalışanlarının üzerindeki ölü toprağının silkelenmesine en çok bugün ihtiyacımız var.



KESK silkelenmeli

KESK'in işçi sınıfının bir dizi temel kazanımına yönelik saldırıları durdurmak için atması gereken en önemli adım, kamu çalışanlarının temel örgütü olduğunu bir kez daha kanıtlamaktır. Sahte Sendika Yasası'nın Meclisten geçmesinin ardından bir dizi kamu çalışanları sendikası öne çıkmaya, toplu görüşme masasında söz sahibi olmaya başladı. Yıllar boyunca KESK ve öncüllerinin sürdürdüğü müthiş direniş ve kitlesel hareketliliğin meyvelerini umulmadık bir şekilde KESK dışındaki kamu çalışanları konfederasyonları toplamaya başladı.
Buna bir son vermek zorundayız. Atılacak en önemli adım ise, KESK'in tabanına dönmesidir. Sendikalar, tabanlarıyla, tabanları harekete geçtiği, güçlü taban örgütlenmelerine sahip olduğu oranda etkindir. Tabanın harekete geçmesi için tek tek örgütlü olunan tüm işyerlerinde canlılığın sağlanması, işyeri sorunları genel sorunlara bağlanarak harekete geçilmesi gerekiyor.
Yüzbinlerce kamu çalışanının işyerlerinde yaşanan sorunlara karşı örgütlenmesi, KESK kitlesinin sendikalarına yabancılaşmasını kırmak için de önemli bir hamle olacaktır.
Üstelik, işyerlerlerinde sağlanacak en küçük hareketlilik bile, daha fazla kamu çalışanının KESK'e üye olmasını sağlayacaktır.
Tabanının cansızlığında, sadece KESK yönetiminin birkaç sol partinin koalisyonu biçiminde oluşması etken değil. İşyerlerinde de, şubelerde de KESK'e bağlı sendikalar değişen dengelerle oluşan sol ittifakların belirlemesi altında. İlkesiz, sadece sendika yönetimlerinde güç sahibi olmak için yapılan ittifaklar ne kamu çalışanlarının genel eğilimini yansıtmakta ne de KESK'i tek bir adım ileri çekmekte.



Sağlığımızla oynatmayacağız

AKP hükümetinin SSK ve sosyal güvenlik sistemine yönelik saldırı tasarısına karşı başta DİSK olmak üzere bir çok konfederasyon ve bağlı sendikalar ve odalar mücadeleye başladı.
DİSK, SSK hastanelerinin devrine karşı 21 Ekim'de bir çok ilde eylem düzenledi. Başta sendikalar ve kitle örgütleri olmak üzere tüm halkı mücadeleye çağıran DİSK, SSK'ya sahip çıkmak amacıyla başlatılan eylemleri sürdürmeye kararlı.
İstanbul'da SSK Okmeydanı Hastanesi'nde bir araya gelen DİSK üyesi işçilere, TTB, SES, Yol-İş İstanbul 1 No'lu Şube ile hasta ve hasta yakınları da destek verdi. Hastanenin içinde yürüyüş yapan işçi ve emekçiler, sık sık "SSK halkındır halkın kalacak", "Sağlık haktır satılmaz", "AKP sağlığa zararlıdır", "AKP yasanı al başına çal" sloganlarını attı.
DİSK üyesi işçiler Ankara'da SSK Genel Müdürlüğü önünde eylem yaptı. SES Ankara Şubesi ve Ankara Tabib Odası DİSK'in eylemine destek verdi.
Adana'da SSK Bölge Müdürlüğü önünde DİSK, İzmir'de ise SES İzmir Şubesi Bozkaya Hastanesi önünde eylemler yaptı. İzmir'deki eyleme SSK Bozyaka Hastanesi çalışanları, doktorlar, hemşireler, diğer hastanelerden gelen sağlık emekçileri ve öğretim üyeleri ile Türk-İş'e bağlı Yol-İş, Harb-İş ve Kristal-İş sendikalarına üye işçiler katıldı.