Sosyalist İşçi 227 (19 Kasım 2004)

 

Sayfa 11:

Bush’a karşı 4 yıl
Bush’u hala yenebiliriz

George Bush’un 4 yıl için yeniden seçilmesi herhalde John Kerry’nin Bush’dan hiçbir farkı olmadığını söyleyenler için bile soğuk bir duş olmuştur. Şimdi dünya 4 yıl daha Bush ve çetesinin saldırgan planlarına karşı koymak zorunda. 4 yıl daha “medeniyetler çatışmasını” veya “terörizme karşı savaşı” yaşayacağız.
Dünyanın en büyük silahlı gücü Bush ve çetesinin elinde kalmaya devam edecek. Zaten, seçilmesinin ardından bir saat bile geçmeden ABD uçakları Felluce’yi bombalamaya başladılar. Piyadeler ise “terörizme karşı” mücadelede ilk hedef olarak Felluce Hastanesi’ni ele geçirdiler.
Irak’a saldırı başlamadan önce sokaklara çıkarak üzüntülerini, öfkelerini dile getiren bu dünyanın milyonlarca insanı şimdi korku içinde yeni çılgınlıkları bekliyor.
Bush yönetimi ise yeterli bir sinyaller veriyor. New York Times gazetesine konuşan Bush yönetiminden bir yetkili “biz artık bir imparatorluğuz. harekete geçtiğimizde kendi gerçekliğimizi yaratıyoruz. Biz tarihin aktörleriyiz ve siz geri kalan hepiniz b izim yaptıklarımızı anlamaya, öğrenmeye çalışcaksınız.”
Ve Bush, hızla bir önceki yönetiminde çıban başı olan unsurları temizliyor. En başta Dış İşleri Bakanı Powell. Çünkü o yeterince şahin değil.
Ancak, Pentagon’a 4 yıllığına yerleşenler aslında geçen dönemi çok da büyük bir başarı ile atlatmadılar. Usamer Bin ladin ve örgütü hala canlı ve ayakta. Korkunç tehditler yağdırmaya devam ediyor. Afganistan hala durulmadı.
Irak ise ABD için tam bir felaket.Felluce bütün ağır saldırılara rağmen hala direnebiliyor. Direniş bütün hızıyla yaygınlaşıyor. Şimdi ABD yetkililerinin açıklamalarına göre işgal güçlerine karşı günde 100 saldırı oluyor. Amerikan ve işbirlikçi Irak güçlerinin kayıpları hızla tırmanıyor.
ABD’nin Irak’ta kazanması şimdilik olanaksız görünüyor. Kazanmak için kaba kuvvet kullanmak dışında ne bir planları var ne de yeterli askerleri. Üstelik tüm müttefikler birer birer Irak’ı terk ediyorlar. Hiç bir ülke Irak’taki batakta boğulup gitmek istemiyor. Henüz Irak’tan ayrılmamış olanlar ise bunun bir yolunu arıyorlar.
Peki durum Irak’ta bu denli açmazdayken nasıl oldu da Bush ikincid efa seçildi. Bu zzor işi başardı. Üstelik 2000 yılında Al Gore’a karşı aldığından daha fazla oy aldı.
Bu seçimlerde 2000 yılına göre katılım arttı. Hala seçmenlerin yüzde 40’ından fazlası sandık başına gitmedi ama genel kanı, seçime katılma oranınınkesinlikle Demokratlara yani Kerry’e yarayacağı biçimindeydi.
Bu beklenti boşa çıktı.
Bush başarılı bir biçimde hristiyan sağı harekete geçirdi. Savaşa, artan işsizlik oranına rağmen hristiyan sağ seçmenler “ahlaki nedenlerle” sandığa gitti ve Bush’a oy verdi.
Başkanlık seçimi ile birlikte yapılan diğer oylamalarda hristiyan sağın ne denli mobilize olduğu ortaya çıktı. 13 eyalette eşcinsel evliliğe karşı oylar çoğunluktu. Kürtaj Bush için bir başka propaganda konusuydu.
Öte yandan sandık başına gitmeyen yüzde 40 için -ki Amerikan toplumunun en yoksulları, en alttakileri onlar, Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında bir fark yok. Her ikiside dev çok uluslu şirketlerin çıkarlarını koruyor. Her ikiside patron partileri. İşte bu nedenle Nader ve onu destekleyen küçük azınlığın geçen seçimde olduğu gibi bu seçimde de verdiği mücadele, oluşturdukları örgütlenme çok önemli.
Önümüzdeki 4 yılda Bush savaşa devam etmek isteyecek. Ancak Irak direnişi ona bu fırsatı vermiyor. Bu nedenle gelecek dönemin kilit soru-nu Irak savaşıdır. Irak direnişinin ka-deri güçlü bir biçimde bütün dünya halklarının, emekçilerin mücadelesine bağlıdır. Direnişin zaferi her yerde emekçilere nefes aldıracak, tersi ise bütün dünyaya ABD emperyaliz-minin kara bulutunun çökmesi anlamına gelecek, İşimiz her yerde zorlaşacak.
Irak direnişinin kazanması uluslararası desteğe bağlı. Savaş karşıtlarının mücadelesine bağlı. Savaş karşıtı hareket ise şimdi işçi sınıfı hareketinin desteğine ihtiyaç duyu-yor. İşçi sınıfının ise daha güçlü politik seslere ihtiyacı var.
Yani işmiz çok!
F. ALOĞLU


Yeni dönemde ilk manyaklık: Yıldız savaşları projesi sürüyor
ABD egemen sınıfının "Yıldız Savaşları" projesi olarak anlattığı ama aslında uzayın silahlandırılması projesi olan, füze kalkanı sistemi yıl sonuna kadar faal hale getirilecek.
ABD'de seçimler sürerken yapılan açıklamada ABD Savunma Bakanlığı Füze Savunma Ajansı sözcüsü, proje çerçevesinde Alaska'da 5 füze konuşlandırıldığını, 6'ıncısının da bu ay içerisinde konuşlandırılacağını söyledi.
ABD Savunma Bakan-lığı Füze Savunma Ajansı sözcüsü Rick Lehner, "Füze Kalkanı sistemi yıl sonu itibariyle operasyonel hale gelmiş olacak" dedi. Lehner, proje çerçeve-sinde Alaska'da 5 füze konuşlandırıldığını, 6'ıncısının da bu ay içerisinde konuşlandı-rılacağını belirtti.
Plana göre yıl sonuna kadar, Kaliforniya'ya 2 füze daha konuşlandırı-lacak.
Bush'u durdurmak için mücadele etmekten başka yolumuz yok!


Bir kasabın portresi
Ariel Şaron. Bugünlerde İsrail Başbakanı. Daha önce çeşitli bakanlıklarda bulundu.
14 yaşında Siyonist terör örgütü Haganah'a katıldı. Haganah içinde Filistinli sivillere dönük çeşitli terör eylemlerinde yer aldı. Ünlü 101. Birlik'in komutanlığını yaptı.
101'inci Birlik Şaron'un komutasında 1953'de Batı Yakası'ndaki Kibya Köyüne saldırdı. Bu saldırıda yarısı kadın ve çocuk olan 69 sivil öldürüldü 45 ev yakıldı. 26 Ekim 1953'de ABD Dış İşleri Bakanlığı bu katliamda öldürülenlere baş sağlığı diledi ve sorumlularının yargılanmasını istedi!
1956'da Sina Yarımadası'nda savaştı. 270 savaş esirini öldürdü. Bu öldürülenlerin bir kısmı Mısır'da çalışan Sudanlı yol işçileri idi.
Şaron'un birliğindeki bir yüzbaşı olayı şöyle anlatıyor:
"Hepsini öldürdük. Biri yaralı bir biçimde kaçtı. Sonra dizlerinin üzerinde geri döndü. Susamıştı. Onu da ölü yoldaşlarının yanına gönderdik."
1971 Ağustos'unda Gazze'de 2 bin konutun yıkılarak 12 bin kişinin evsiz kalmasını sağladı. Bu yıkıma direnen yüzlerce genç erkek tutuklanarak Ürdün'e yollandı. 104 Filistinli öldürüldü. 600 Filistinli aile zorla Sina çölüne yollandı.
6 Gün savaşında İsrail Ordusu'nun Güney Komutanıydı.
Daha sonra Savunma Bakanı oldu. Onun bakanlığı sırasında (4 Temmuz 1982 - 15 Ağustos 1982) 29.500 sivil İsrail Ordusu Tarafından öldürüldü. Bunun yüzde 40'ı çocuktu.
Sabra ve Şatilla kamplarına Ketayibin (Lübnan faşist örgütlenmesi) saldırısını örgütledi. Faşist liderlerle defalarca görüştü. Kızıl Haç'a göre Sabra ve Şatila kamplarında 2 bin 400 kişi öldürüldü. Ertesi gün 350 ceset daha bulundu. Ölü sayısı 2.750'ye çıktı. İsrail Ordusu ölü sayısının 700-800 kadar olduğunu iddia ediyor.
İsrail'de kurulan İzak Kahan (İsrail Yüksek Mahkemesi Başkanı) komisyonu Ariel Şaron'u Sabra ve Şatila kampları katliamından dolayı suçlu buldu.
1990-92'de Bayındırlık ve Konut Bakanı oldu. 2001'de Başbakan oldu ve Filistinlilerin toplu katliamını planladı. Yüzlerce Filistinlinin terör eylemleri ile öldürülmesinin sorumlusudur.
Aşırı sağcı Tsomet Partisi militanlarına yaptığı konuşmada:
"Hepiniz koşun. Mümkün olduğunca çok tepeyi ele geçirin. Şimdi ne ele geçirirsek hepsi bizim elimizde kalacak. Ele geçiremediğimiz her şey onlara gidecek" dedi.