Sosyalist İşçi 229 (13 Ocak 2005)

 

Sayfa 5:

Neden ve Nasıl Oldu?

Bu felaketin nedeni ne?
İlk neden Endonezya'nın Sumatra adasının 150 kilometre ilerisinde gerçekleşen 9 ölçeğindeki dev deprem. Deprem, tsunami denen ve Hint Okyanusu'nu silip süpüren dev dalgayı oluşturdu.

Hint Okyanusu'nda bu dev dalgalar hangi sıklıkta oluyor?
Hint Okyanusu'nda bugüne kadar Endonezya, Pakistan ve Bengal körfezi'nde 7 tsunami olduğu biliniyor. Bu bütün Hint Okyanusu'nu kaplayan ilk tsunami. 1883'de de Krakatoa yanardağının patlaması ile dev bir tsunami olmuştu.
1990'larda, Birleşmiş Milletler Tsunami Koordinasyon Kurulu Hint Okyanusu'nda, Pasifikte ve Karayip denizinde tsunami tehlikesine dikkat çekmişti.
1997 Eylül ayında bu komisyon Peru'da toplanarak Hint Okyanusu'nda bir erken uyarı sistemi kurulması gerektiğini tartıştı. 2003 yılında bilim insanları Hint Okyanusu'nda erken uyarı sisteminin kurulması gerektiğini bir kez belirttiler. Bir Avustralyalı bilimci Sumatra'da olan depremlerin tarih içinde Tsunamiler yarattığını tesbit ettiler.
2004 Haziran ayında bir başka BM komisyonu, Hint Okyanusu'nun yerel ve uzaktan gelecek tsunamilerin tehdidi altında olduğu uyarısını yaptı.

Tsunamiler için uluslararası bir erken uyarı sistemi varmı?
ABD Ticaret Bakanlığı'nın Pasifik'te böyle bir sistemi var. Bu sistem 50 yıldır çalışıyor. Ancak bu sistem Hint Okyanusu'nu kapsamıyor.
Sumatra kıyısına erken uyarı sistemi konmak istendi ama bu gerçekleşmedi. Erken uyarı sisteminin her bir aracı 250 bin dolar.
Hawai'deki ABD sistemi 26 Ocak tsunamisini tesbit etti.

Yetkililer tsunaminin gelmekte olduğunu ne vakit anladılar?
Pasifikteki erken uyarı merkezi 45 dakika içinde dev dalganın Hint Okyanusunda oluştuğunu tesbit etti.
ABD donanması, ABD Dışişleri Bakanlığı, Madagasgar adasındaki ABD Konsolosluğu, Diego Garcia’daki ABD üssü gerekli uyarıyı almışlardı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Hindistan hükümetini uyardığını söylüyor ama, Hint hükümeti bir uyarı almadığını söylüyor. Aynı şekilde Japonya'da Matusushiro Sismoloji Merkezi depremi kaydetti ve tsunami olacağını öngördü.
Bölge halkınan hiçbir uyarı yapılmadı.
Tsunami uyarısı işe yarar mıydı?
Dalgaların çeşitli ülkelerin kıyılarına ulaşması saatler sürdü. Erken uyarı çok fazla yaşam kurtarırdı.

Niye bu kadar çok insan öldü?
Bu bir doğal afet ama gerekli yatırımlar yapılmadığı için yüzlerce defa ağır sonuçlar verdi.
Yapıların çok kötü olması kayıpları ağırlaştırdı.

İnsan yapısı bir felaket
Hint okyanusunu çevreleyen ülkeler Endonezya’nın Sumatra adasının yanında gerçekleşen bir depremin yarattığı dev dalgalar tarafından yutuldu.
Bölgedeki sayısız köy ve kent yok oldu. Kıyıdan kilometrelerce içerisine kadar her taraf deniz suyuyla kaplandı.
Tsunami felaketi insanlığın son zamanlarda karşılaştığı en büyük doğal felaketlerden birisiydi.
Tsunaminin dalgaları 150 ila 200 bin arasında insanı yuttu. Tam rakam herhalde hiçbir zaman bilinemeyecek.
Ölenlerin yanı sıra milyonlarca insan evsiz kaldı. Bu insanlar sadece evlerini değil iş yerlerini, okullarını, hastanelerini, her şeylerini yitirdiler. Felaket bazı bölgelerde tarifi mümkünsüz bir yıkım yarattı.
Ne var ki bütün bu yıkımın nedeni sadece doğal afet değil. Ondan daha önde gelen neden kapitalizmin kâr isteği.
Bölgede uzun süredir bir tsunami olasılığından bahsediliyordu. Buna rağmen tsunamiye karşı bir erken uyarı sistemi kurulmadı. Oysa şimdi harcanması gereken milyarlarla karşılaştırıldığında çok küçücük olan bir harcamayla bir erken uyarı sistemi kurulabilirdi ve bu muazzam can kaybı büyük ölçüde engellenebilirdi.
Nitekim bölgenin en gelişkin ülkelerinden Tayland’ın erken uyarı sistemi vardı. Bu sistem tsunaminin geldiğini tesbit etti ama turizm endüstrisini, turistleri rahatsız etmemek için uyarı yapmadı. Sonuçta, aralarında binlerce turist de olmak üzere 10 binlerce insan Tayland’da öldü.
Bölge genel olarak yoksul. Ama örneğin Tayland çok da yoksul değil. Hızla gelişen, sanayileşen bir ülke. Ne var ki Tayland’ın en büyük yatırımı ordusuna gidiyor.
Hindistan bugün dünyanın en önde gelen ülkelerinden birisi. Nükleer silahlara sahip. Ama bu Tsunami’nin vurduğu bölgelerdeki halk en yoksul koşullarda yaşamakta.
Her şeye rağmen Tayland daha gelişkin olduğu için bu ülkede zarar daha az.
Bölgede çeşitli ülkelerde bağımsızlık savaşları var. Bunların en eski ve en etkin olanı Sri Lanka’daki Tamil Kaplanları’nın ayaklanması. Sri lanka’da en ağır hasar Tamil kaplanlarının kontrolündeki bölgede yaşandı. Tamil hükümeti bu bölgeye yardım göndermiyor ve hatta Sri Lanka’yı ziyaret eden BM Genel Sekreteri bölgeye gitmek istediğinde izin vermedi.
Endonezya’nın Sumatra adasının en kuzeyindeki Ache adlı bölgede de kayıplar çok ağır. 100 binin üzerinde insan bu bölgede öldü. Ache’de de uzun süredir bir bağımsızlık savaşı var. Tsunamiden hemen sonra Endonezya ordusu yardım götürme bahanesi ile frelaketzedeler arasında askeri operasyonlar yapıyor.
Tayland’ın en kötü darbe yiyen bölgesinde de üç müslüman eyalet özerklik istiyor. Buraya çevreden giden Tayland yardım ekipleri bölge insanları ile konuşamıyorlar. Çünkü dilleri farklı.
Ya Türkiye?
Türkiye kısa süre önce sonuçları çok ağır olan bir deprem yaşadı. İzmit/Gölcük depereminin kayıplarının çok yüksek olmasının başlıca nedeni de kötü inşa edilmiş konutlardı.
Bugün Türkiye’de büyük, güçlü bir İstanbul depremi olasılığından bahsediliyor. Bir İstanbul epreminin yüzbinlerce insanı öldürmesi mümkün. Bu olasılığa karşı alınması gereken tedbirler var. Binaların hızla kontrol edilmesi, koşulları uygun olmayanların derhal sağlamlaştırılması ya da yıkılması gerekir. Toplanma merkezleri oluşturulmalı. Başta çocuklar olmak üzere halk depreme karşı eğitilmeli. Ve daha sayısız tedbir gerekir. Oysa bunların hemen hiçbiri yapılmıyor. Hükümetler mümkün olduğunca bu konuyu unutturmaya çalışıyorlar.
Ne yazık ki bir depremin olma olasılığı bilim insanlarına göre yüksek ve o vakit gene “doğal felaket” denecek.
F. ALOĞLU


Tsunami dayanışması hükümetlere ders olsun
Borçlar silinsin, kaynaklar Irak'ın işgaline değil, yardıma
Dünyanın dört bir yanında insanlar, tsunami felaketinin kurbanlarına yardım için kolları sıvadı.
İnsanlık tsunami kurbanlarına yardıma koşarken zenginleri ve onların hükümetlerinin gerçek yüzünü çıplak bir biçimde sergiliyorlar.
Örneğin İngiltere'de hükümet 50 milyon pound yollarken halk 76 milyon poun topladı. Aynı şekilde Yunanistan'da da hükümet 1 milyon dolar yollama kararı alırken halk 2 günde 17 milyon dolar topladı.
ABD'nin yolladığı yardım ise Irak’ın işgalinde 1.5 günde harcadığından daha az.
Bazı hükümetler borçları ertelemeyi düşündüklerini söylüyorlar. Borçlar ertelenecek ama iptal olmayacak, duracak. Tsunami felaketinde her şeylerini kaybedenler o borçları ödemek için gene çırpınacaklar.
Bugün dünyanın her yerinde emekçiler kapitalist emperyalist ülkelerin Irak savaşına harcadıkları kaynakların tsunami bölgesine yollanmasını ve Irak'ta ki işgalin derhal bitmesini talep etmelidir.


Tsunami felaketi bir dizi gerçeği bir kere daha açığa çıkardı.
Yaşanan felaket sadece doğal değil daha çok kapitalizmin bir ürünü. Biz bu gerçeği İzmit depreminde ve diğer bütün kentlerdeki depremlerde gördük
Kapitalizmin doğal afetleri önleyecek tedbirleri alma yeteneği var ama kâr güdüsü buna engel oluyor.
Hükümetler felaketler karşısında felç oluyorlar. Yardım gene halktan geliyor.
Dışardan gelen yardımlarda da durum aynı. Hükümetlerden çok halk yardım elini uzatıyor.



KİM NE DEDİ?

"Bu ihtiyaç anında insanlar, ABD'nin Müslüman dünyaya ulaştığını görecekler."
Colin Powell ABD Dış İşleri Bakanı

"Bunu politik avantaj elde etmek için ya da Müslümanların gözüne girmek için yapmıyoruz."
Colin Powell

"35 milyon doları Irak'ta kahvaltıdan önce harcıyoruz."
Patrick J Leahy US senator

"Sanırım dünya ne kadar cömert olduğumuzu biliyor."
Frank R Wolf ABD Kongre üyesi