Sosyalist İşçi 229 (13 Ocak 2005)

 

Sayfa 7: Tsunami

Bu korkunç felaketin "doğal" olan tek yanı her şeyin bir deprem sonucu başlamış olması. Tsunaminin getirdiği ölümler ve yıkım ise esas olarak insan yapısı.
Tayland'daki meteoroloji kurumu felaketten bir saat önce dalganın gelmekte olduğunu tespit etti. Ancak turizm etkilenir korkusu ile uyarı yapılmadı. Eğer turizm sanayi yerine Tayland'lıların yaşamı dikkate alınsaydı çok miktarda insanın yaşamı kurtulabilirdi.
Tayland'da yaşananlar kasırga, deprem, tsunami gibi doğal felaketlerin sonuçlarının bu kadar ağır olmasının asıl nedeni kâr için çalışan bu sistemin yaptıklarıdır.
Her şeyden önce, Pasifik'te olduğu gibi bir erken uyarı sistemi olsaydı sonuçlar bu kadar kötü olmazdı. Ne var ki bölgenin devlet yöneticileri sadece bir yıl önce erken uyarı sistemi kurulmasını "yüksek maliyet" gerekçesi ile reddetmişlerdi.
Taylandlı bir metereolojist yıllardır en çok hasar gören Phuket adasının tsunami tehdidi altında olduğunu söylemesine rağmen kimse onu dinlemedi.
Bir erken uyarı sistemi bile olmasa gene de yetkililerin halkı uyarması için yeterince zaman ve olanak vardı. Hawaii adasındaki bir erken uyarı sistemi dalgaları tespit etmişti.
Sri Lanka ve Hindistan'da dalgaların kıyıya yaklaşmaları tam 3 saat aldı.
Felaketin bu denli büyükolmasının bir nedeni de küresel kapitalizm. Tayland'ın Aceh ya da Sri Lanka'dan daha az zarar görmesinin bir nedeni de Tayland ekonomisinin daha gelişkin olması.
Daha güçlü ekonomi daha iyi yapılara olanak veriyor. Ya da insanlar Sri Lanka'da, Aceh'de olduğu gibi kayıklarda yaşamıyorlar.
Komşu kasabalar çok daha hızla yardıma gelebiliyor.
Ne var ki küreseelşme dünyanın her yerine refah ve gelişme getirmiyor. Yoksullar daha fazla acı çekiyor. Felakette ölenlerin büyük çoğunluğu yoksullar. Oysa insanlığın elinde bu felaketlerin zararlarını en aza indirecek olanaklar var.
Emperyalizm tsunami felaketinin zararlarını arttıran bir başka faktör. Endonezya, Sri Lanka ve Tayland mini-emperyalist ülkeler. Bu ülkelerin merkezi hükümetleri diğerlerine kendi sınırları içinde istikrarlı olduklarını, yönetebilir olduklarını kanıtlamak zorunda.
Diğer kapitalist ülkeler kendi sınırları içinde istikrar sağlayamayan bir ülkeyi, ciddiye almaz. Yabancı sermaye ancak istikrara gelir.
İşte bu nedenle Endonezya Aceh'in bağımsızlığını tanımıyor. Sri Lanka tamillerle savaşıyor ve Tayland güneydeki üç Müslüman vilayete bağımsızlık vermiyor.
Bu bölgelerdeki savaşlar bu hükümetlerin militarizminin güçlenmesine yol açıyor. Kaynaklar orduya gidiyor.
Dördüncü faktör ise halkın küreselleşmenin korkunçluğuna isyan ediyor olması. Tsunaminin vurduğu ülkelerin çoğu yoksul değil.
Hindistan nükleer bir güç. Tayland çok hızlı gelişen bir kapitalist ülke. Tayland başbakanı ve kabinesindeki bakanlar milyonerler.
Bu toplumlarda sorun zenginliğin ve iktidarın dağılımı. Bölgedeki hiçbir ülkenin sosyal güvenlik sistemi yok. Hiçbirinin doğru dürüst bir yardım örgütlenmesi yok. Çoğunda kamuya ait ambulans bile yok.
Tayland hükümeti ordu için milyarlarca dolar harcıyor. Çok yakın geçmişte ordu demokrasi isteyen göstericilerin üzerine ateş açtı.
Ordu felakete karşı harekete geçmedi. Mesela kralın Hua Hin'deki sarayını koruyan gemiler yerlerinde kaldılar.
Güneydeki Müslüman eyaletlerdeki çok sayıdaki askeri birlik yerlerinde kaldılar. Endonezya dünyanın en büyük ordularından birisine sahip ne var ki Sumatra'ya yardıma yollanmadı.
Tayland'da çalışan binlerce Burmalı balıkçının akıbeti hiçbir zaman bilinmeyecek. Bu Burmalılar Tayland'da kaçak çalışmak zorunda.
Bazı aktivistler ABD'nin yardım göndermesine kuşku ile bakıyorlar. Oysa dünyanın bu en zengin ülkesi daha fazla yardım göndermeye zorlanmalı.
Büyük şirketlerde tsunami felaketinden avantaj elde etmeye çalışıyor. Felaketi gösteren televizyon haberlerinin köşesinde büyük şirketlerin reklamları var. Özel hava şirketleri isimlerini duyurmak amacıyla bölgeye göstermelik bir biçimde yardım taşıyorlar.
Daha ölüler toplanmadan Tayland'da turizm endüstrisinin geleceği ve borsa tartışılmaya başlandı.
Şirketlerin daha fazla vermesini talep etmeliyiz. Sadece yardım değil, daha fazla ücreti sosyal hak, daha fazla vergi vermelerini istemeliyiz.
Öte yandan insanlığın gerçek doğasına bakalım. Şu anda dünyanın her yanında her ırktan, renkten, dinden milyonlarca insan felaketzedelere yardım ellerini uzatıyorlar. Verebilecekleri çok şey yok ama gene de ellerini uzatıyorlar.
Bir İngiliz savaş uçağı pilotu Aceh'e yardım malzemesi taşıdıktan sonra "şimdiye kadar yaptığım en anlamlı iş" diyordu. Hiç bir asker bunu savaş için söylemez.
Kafkasya'da Beslan kasabasında insanlar yardım topladılar. Milyonlar çırpınıyor.
İşte şirketlerin küreselleşmesini, küresel eşitsizliği ve açlığı, savaşı durduracak olan bu aşağıdan dayanışma. İnsan doğasının bu olumlu yanı. Bu gücün örgütlenmesi ve kazanması için daha fazla çaba!
Giles Ji Ungpakorn, Bangkok, Tayland
Tayland İşçi Demokrasisi grubunun üyesi.


BAK ve Barışarock tsunami kurbanlarının yanında
Tsunamiyi izleyen günlerde Türk basını olaya ayırdığı sınırlı alanda daha çok bölgedeki Türk futbolcularını söz konusu etti. Onlardan gelen haberler en önemlisiydi.
Tsunaminin yok ettiği yaşamları yıkıp, dağıttığı binlerce kilometrelik alan, 150 bin insanın ölümü önemli değildi.
Türk basınının bu korkunç felakete ayırdığı zaman da çok kısıtlı oldu. 2-3 gün sonra tsunami haberleri geriye düştü. 4-5 gün sonra ise hepten kalktı.
Avrupa’da 3 dakikalık saygı duruşu ise yabancı bir haber olarak sunuldu. Adeta bir Avrupa orijinalitesiydi.
Ne var ki büyük basının yanı sıra solda yer alan gazetelr için de durum aynı.
Cumhuriyet, Birgün, Evrensel diğer gazetelerden farklı bir tutum almadılar.
Onlar için de tsunami bir kaç günlük bir haberdi. Sol gazetelerde de tsunami kısa sürede günlük “Türk” haberlerinin arkasına geçti.
Avrupa’da yas ilan edildiğinde Birgün’de de bu haber yabancı bir biçimde verildi. Adeta “bu Avrupalıların da başka işi yok” gibi.
Basının bütün bu tutumunun sonucu olarak Türkiye’de tsunami felaketi yabancı bir olay oldu. İnsanlar olayın korkunçluğunu yaşamadılar, hissetmediler.
Aynen Irak’ta süre gelen işgal gibi. Türk basını, sağıyla, soluyla Irak işgalini de önemsemiyor. Dünya basınında en öne çıkan işgal haberler Türk basınına girmiyor ya da en ufak, kısa biçimde girebiliyor.
Sonuç olarak Türkiye’de yaşayanlar tsunamide olduğu gibi Irak’ın işgalinin boyutlarını izleyemiyorlar.
Dünyanın heryerinde olduğu gibi Türkiye’de aşağıdan bir inisiyatif ne yazık ki bu nedenlerle güçlü değil. Yardım kampanyalarına ilgi hemen hemen yok gibi.
Bütün bu duyarsızlık ortamında Küresel BAK ve BarışaRock İnisiyatifi gene öne çıktı.
En yakın zamanda düzenlenecek bir konserle bölgeye yardım yollanacak.
Kollar sıvandı ve çalışmalar başladı. Şimdi onları desteklemek gerekir.
İzmit depreminde canı yananlar iyi biliyor ki yardım devletten değil, komşudani, dosttan, sokaktaki diğer insanlardan geliyor.