Sosyalist İşçi 256 (26 Temmuz 2006)

 

Sayfa 6:

Marksizm Londra
Mücadelenin fikirlerinin festivali
Her sene Sosyalist İşçi Partisi tarafından Londra’da yapılan Marksizm geçen senelerden çok daha büyük ve heyecanlı geçti. Bu sene Marksizme 4.100 aktivist katıldı ve bunların 1.700’ü öğrenciydi.
Marksizmin açılış tgoplantısının konuşmacılar Venezülla’dan Roland Denis, Irak’tan petrol işçileri sendikası başkanı Hasan Cuma, Respect Partisi’nin yeni seçilen belediye meclisi üyelerinden biri ve Savaşı Durdurun Koalisyonu’ndan Lindsey German’dı.
Marksizm boyunca 200’den çok toplantı yapıldı. Sanattan, Paris Komünü’ne, hareketin sorunlarından kadı sorunlarına, Rosa Lüksemburg, Lenin ve Marks’ın görüşlerinden Latin Amerika’ya, Ortadoğu’ya kadar çok çeşitli konular tartışıldı.
Bu kadar büyük bir organizasyon olmasına rağmen toplantıları, eğlenceleri, çocuk kreşi ile Marksizm çok başarılıydı.


Fransız solu alternatifleri tartışıyor
Geçen ay Devrimci Komünist Birlik (LCR) yıllık konferansını yaptı. En önemlitartışma 1907 Başkanlık seçimlerinde izlenecek politika oldu.
Solda yeni liberal politikalara karşı mücadele etmek için ortak bir aday çıkarılması üzerine birçok tartışma var. Bu tartışmalar CPE yasasına ve AB Anayasası’na karşı mücadelelerin arkasından başladı. Bu mücadeleler farklı geleneklerden birçok aktivisti bir araya getirdi. Yeni aktivistler ortaya çıkardı.
LCR Konferansı’nda delegelerin % 58’i “A” önerisine oy verdiler. Bu öneri LCR’ın Alain Krivine, Olivier Besancenot ve Francois Sabado gibi önde gelen isimlerinin desteklediği öneriydi.
Bu öneriye göre LCR Besancenot’u derhal aday olarak göstermeliydi. Besancenot 2002 Başkanlık seçimlerinde % 4.3 oy almıştı.
“B” önerisi % 35 oy aldı. Bu öneri yeni liberalizme karşı ortak bir aday çıkarılmasını istiyordu.
Sonuçları açıklayan Besancenot LCR adayı olmak istediğini de belirtti. Ancak eğer solun birleşik bir adayı olursa çekileceğini de ifade etti.
“B” önerisinin aldığı yüksek oy nedeni ile LCR liderliği partinin birleşik tek bir aday için çalışmasını da kabul etti.
Olivier Besancenot basına “benim adaylığımın açıklanması ile gelecekte yeni liberalişzme karşı ortak bir adayın çıkması garantileniyor” dedi ve ”ama henüz bu konuda bir tartışma yok ve birçok anlaşmazlık var. LCR birleşik bir adayın ileride muhtemel bir Sosyalist Parti’yı desteklenmemesinin garantisini istiyor” diye ekledi.
Besancenot daha sonra “Eğer bu garanti verilirse LCR için hiç bir sorun yok ve ben adaylığımı geri çekmeye hazırım.Şimdi insanlar 2002’den daha fazla alternatif politikalara bakıyorlar.” dedi.
Birçok aktivist önümüzdeki dönemde ortak bir aday için çalışacak. LCR liderliği örgütün içinden gelen basınca uygun davrandı.
Aslında LCR liderliği Olivier Besancenot’u aday olarak ilan etmek ve 2007 seçimlerinde ortak bir aday fikrinin yeterince olgun olmadığını ilan etmek istiyordu. Ama örgütün baskısı çok fazlaydı.
Laurent Sorel LCR Kongresine Paris’ten delege olarak katıldı.
Laurent Sorel


Yunanistan öğrenci hareketi:
Hükümet geriledi
Sağcı Yunan hükümetinin eğitimi özelleştirme planlarına karşı öğrencilerin mücadelesi sürüyor.
Eğitim Bakanı işgallerden ve yığınsal gösterilerden sonra eğitim yasasının parlamentodaki oylamasını ertelediklerini söyledi.
Hükümet diyalog istediğini ama özelleştirme adımlarını atmakta kararlı olduğunu ilan etti.
Öğrenci işgalleri tam da öğrenci birliği seçimlerib,ni sağ kazandıktan hemen sonra başladı ve mücadelenin ne kadar önemli olduğunu gösterdi.
Yunan sendikaları da grtev yaparak öğrencilere katıldı. Sendikalar Atina’daki öğrenci gösterilerine de katıldılar.
İlkokul öğretmenleri sendikası konferansı Eytlül ayında 5 günlük bir grev kararı aldı.
Şimdi bütün öğrtenci örgütlenmeleri mücadelenin gelecek aşamasının Eylül’de yaşanacağını tesbit ediyorlar.
Orta okul öğretmenleri sendikası da greve katılmak koınusunda baskı altında.
Eylül ayının ilk büyük mücadelesi Selanikte’ki gösteri olacak.
Nektarios Dargakis


ATTAC’daki bölünmenin anlamı
1990'ların karanlık günleri içinde direnişin, yeni hareketlerin ortaya çıkacağına dair çok az işaret vardı. Bunların en önemlilerinden birisi 1998'de Fransa'da kurulan ATTAC'dı.
ATTAC'ın amacı uluslararası mali spekülâsyonlardan Tobin adını verdikleri verginin alınması talebiydi.
Özellikle 1999 sonunda ki Seattle gösterisinden sonra dünyanın hemen her yerinde ATTAC şubeleri kurulmaya başlandı.
ATTAC'ın ilk başkanı Bernard Cassen Dünya Sosyal Forumu'nun mimarlarından birisiydi. ATTAC aktivistleri yoğun olarak Avrupa Sosyal Forumlarına da katıldılar.
ATTAC, yeni AB Anayasası'nın kıtanın ekonomik ve siyasal yaşamına yeni liberal politikaları dayattığını da ilk fark eden örgüt oldu.
Bütün bunlar çok etkileyici. Bu nedenle ATTAC içindeki bölünme çok üzüntü verici.
Geçen ay örgütün Rennes'deki Yıllık Genel Kurulu'nda yönetim için iki liste çıktı.
Bunlardan birisini Cassen ve yakın arkadaşı Jacques Nikonoff destekliyordu. Diğerini ise ekonomist Susan George ve sol sendika federasyonundan Pierre Khalfa destekliyordu.
Seçimi Cassen-Nikonoff listesi kazandı. Seçimden sonra Susan Geeorge ve arkadaşları oyların sayımında hile yapıldığını iddia ederek ATTAC'ın yönetici organlarında yer almayacaklarını ilan ettiler.
Susan George Liberation gazetesine "Genel Kurulda'ki sekter ve saldırgan tutum karşısında şok oldum. Kollektif bir yönetimi savunan bizler saldırıya uğradık. Nikonoff'un taraftarları bizi konuşurken yuhaladılar."
Otoriter
Bu bölünme bir süredir gelişiyordu. Başlıca konulardan birisi Cassen ve Nikonoff'un ATTAC'daki otoriter yönetimi idi. Cassen ATTAC'a "anti demokratik görünebilecek" bir yapı kazandırdıklarını söylüyor.
Khalfa ise Nikonoff'u ATTAC'ı politik bir örgüte çevirmek istemekle ve bir parti haline sokmakla eleştiriyor.
Khalfa "ATTAC'ın küresel yeni liberalizme karşı mücadele eden güçleri bir araya getiren, hiyerarşik olmayan bir örgüt olmasını" istediklerini söylüyor.
Kabaca konuşursak bölünme aslında bir sağ-sol bölünmesi. Cassen Floransa'daki ilk ASF'de Irak savaşına yoğunlaşmaya karşı çıktı ve Avrupa savunma politikalarına eğilmek gerektiğini savundu.
Ona karşı çıkanlar sosyal forumların örgütlenmesi için ve yeni liberalizme karşı mücadeleleri desteklemek için aktif olarak çalışıyorlar.
Ama ayrılık daha büyük bir eğilimi ortaya çıkarıyor. Direniş son zamanlarda Fransa'da iki büyük zafer kazandı: Mayıs 2005'de AB Anayasası'nın reddi ve yakın geçmişte CPE yasasının geri çevrilmesi.
Cassen ATTAC'ın AB Anayasası oylamasında başı çeken bir rol oynamasına karşı çıktı. ATTAC üyelerinin hakkı verilmeli ama asıl belirleyici rolü politik partilerin, FKP, LCR ve bazı Sosyalist Parti aktivistleri oynadı.
Bu ortamın 1990'ların sonundan çok farklı bir yere geldiğini gösteriyor.
O zaman partizan olmayan ATTAC ve Jose Bove'nin Köylü Konfederasyonu yeni liberalizme karşı direnişlerde çeşitli girişimlerin başını çekiyordu.
Şimdi ATTAC'ın her iki kanadı ve doğrusu Fransa solu için asıl sorun Fransa'nın düzen partilerine karşı alternatif bir örgütlenmeyi nasıl inşa edecekleri sorusudur.
Başkanlık seçimlerine bir yıldan az zaman kalmışken ne yapacaklarına bir an önce karar vermelidirler.
Alex Callinicos