Sosyalist İşçi 262 (28 Ekim 2006)

 

Sayfa 3 :

BAŞYAZI
Ateşkesin yarattığı fırsat kaçırılmamalı
Bir süre önce tek taraflıolarak ilan edilen ateşkes Kürt sorununun çözülmesinde önemli bir adım. Kürt sorununun çözülmesi sadece Kürtler için değil Kürt olmayanlar için de gerekli.
Sorunun çözülmesi için ateşkesi tamamlayıcı tartışmalar fakat daha önemlisi adımlar gerekli.
Şİmdiye kadar bu doğrultuda adımlar olmadı. Tek çıkış Susurlukcu Mehmet Ağar’dan geldi. O da bir taraftan politikacıların, diğer taraftan da generallerin saldırısına uğradı. Ağar’ın samimiyeti ise çok kuşkulu. Perihan Maden’in dediği gibi “kekliği düz ovada avlarlar” türküsü mü acaba Ağar’ı etkiledi?

Politik İslam ve sol politikalar
Türkiye solunun politik İslam korkusu giderek hareketi bölen, harekete ağır kayıplar verdiren bir noktaya ulaşıyor.
Kimi sol grupların İstanbul Barosu seçimlerinde politik İslam korkusu ile Kemalistlere oy vermesi ya da içinde yer aldıkları listenin çalışmasına olanak tanımamaları İslam korkusunun ulaştığı noktayı gösteriyor. Bu sol grupların sayesinde Kemalistler bir kez daha seçimleri kazandı.
İslam korkusu ile milliyetçilik el ele gidiyor. Siyam ikizleri gibi birbirlerinden ayrılamıyorlar.
Ermeni sorununda inkar tutumu alanlar, Orhan Pamuk’a da, türbana da karşı çıkıyorlar. Çünkü hepsi aslında askeri cephede asgari birliği sağlamış durumdalar.
Orta sayfalardaki Roni Margulies’in yazısı bu açıdan çok yararlı.

Sağ oylar kime gidiyor?
Baykal “sağcılar artık bize geliyor” diyor. ne başarı! Sosyal demokrat CHP sonunda sağcıları kendisine çekmeyebaşladı. Yoksa sağcı seçmen mi CHP’yi kendisine çekti?
Bugün artık CHP ile Milliyetçi Hareket partisi arasında ki ayrım çok incelmiş durumdadır. Baykal’ın iddiasına rağmen bir avuç kalmış olan CHP oylarıhala solculardır. Şimdi görev bu seçmenlere gerçek bir sol alternatif sunmaktır.


Afganistan’dan geri
çekilmenin samanı geldi

İçinde Türk birlikleri de olan Afganistan’daki NATO gücünün komutanları artık durumu idare edemediklerini açıkça söylüyorlar.
Kısa süre önce NATO biriliklerinin sayısının arttırılması gerektiğini söyleyen Afganistan NATP güçleri komutanlığı bu çağrısına hiçbir ülkeden olumlu cevap alamadı.
İşgal öncesinin yönetimi olan Taliban’ın birçok uygulamasını ortadan kaldıracağını söyleyen işgalcilerin bir iddiaları da Afgan kadınının özgürleşeceği idi.
Ne var işgalden bu yana Afgan kadınlarının yaşam ında hiç bir değişiklik olmadı. Dün olduğu gibi bugün de Afgan kadınlar örtünmek zorunda, Eğitimden ve çalışma hakkından yoksun
Afganistan’daki NATO güçleri işgalcidir ve bunedenle derhal çekilmelidir. Türk birliği de işgalci NATO ordusunun bir parçasıdır ve derhal geri çekilmelidir.


DSİP ne için mücadele ediyor?
Devrimci Sosyalist İşçi Partisi’nin çok üyesi yok ama çok aktif bir aktivist grubu var.
savaşa karşımücadelede, sendikaların ve meslek örgütlerinin kampanyalarında daima hareketin en büyük güçlere ulaşması için çalışıyoruz.
Biz buna önce hareketin inşası diyoruz. İstar savaş karşıtı, ister yeni liberalizm karşıtı, isterse küresel ısınma karşıtıhareket olsun öncelik kampanyanın, eylemin büyükolması için çalışmaktır.
DSİP’liler 5 Eylül’de Ankara’da yapılan tezkereye hayır mitingi öncesinde bütün güçleri ile Küresel BAK için çalıştılar. BAK kortejinin büyümesi için çabaladılar. Diğer BAK kampanyalarında ve yürüyüşlerinde de aynı politikayı izlediler.
Küresel ısınmaya karşı geçen sene 3 Aralık’ta yapılan yürüyüşler ve bu sene 4 Kasım mitingi içinde önce mitingin büyükolması sonra Küresel Eylem Grubu’nun büyük olması için çabalıyoruz.
GSS’ye karşı kampanyada ya da Barışarock’da bizim için önemli olan öncelikle eylemin güclenmesidir.
Biz laf değil iş yapmayı tercihediyoruz. Süslü açıklamalr ve deklerasyonlar, basın açıklamları yerine kitlesel mücadeleyi tercih ediyoruz.
Bir yandan inasanları DSİP’in devrimci fikirlerine kazanmaya çalışırken diğer yandan da hareketin daralmayıp tam tersine genişlemesi için çalışıyoruz.
Bizce savaş karşıtı hareketin temellerinde antiemperyalizm olduğu için güçlü. Küresel adalet hareketi temellerinde antikapitalizm olduğu için güçlü ve bütün buhareketlerin içinde işçi sınıfı daha güçlü bir biçimde yer alırsa işte o zaman çok daha güçlü olunacak.
DSİP savaş karşıtı hareketin bugün belirleyiciolduğunu düşünüyor ve bu nedenle tüm faaliyetlerini onunla sınırlamıyor ama antiemperyalist savaş karşıtlığını öne çıkarıyor. Çünkü emperyalizmin Ortadoğu’da yenilmesi bütün dünyada hareketin önünü açacak.
DSİP kendisini uluslararası antikapiatalist hareketin kopmaz bir parçası olarak görüyor. Bu nedenle “biz antikapitalistiz” sloganını öne çıkarıyor. Ama bu slogan açıkki DSİP’in tekelinde değil. Bütün antikapitalistlere ait.
DSİP’in enternasyonalizmi ne kağıt üzerinde ne de dayanışmacılıla sınırlı. Biz Uluslararası Sosyalizm Akımı’nın bir parçasıyız. Gerek düşüncelerimiz gerekse de faaliyetlerimiz bu Akım’ın diğer örgütlenmeleri ile bağlıdır. Milliyetçiler uluslararasıbirlikleri küçümserler biz de milliyetçileri küçümseriz.
DSİP milliyetçiliğin her türüne, her ifadesine karşıdır. Hiç bir milliyetçi, yurtsever çıkışın yanında yer almaz. Ama ezilen ulusun milliyetçiliğininiilerici yanaı ile ezen ulusun milliyetçiliği ve yurtseverliği arasında da uçurum olduğuna inanır.
DSİP kadınlara saflarında en önde yer verir. Kota uygulamaz çünkü kadınlar kota olmadan da DSİP’in bütün organlarında yer alırlar, çok zaman çoğunlukturlar. Cinsiyetçiliğin hiçbir türüne saflarında ve çevresinde izin vermez. DSİP kadınların kurtuluşu olmadan sosyalizm olmaz diye saptar.
DSİP kendisini siyasi partiler yasasının bunaltıcı kurallarıile sınırlamaz.
Aktivist demokrasisine sahiptir. Faaliyet içind eyer alanlar geleceğin faaliyetlerini belirler. Bütün üyelerin Partinin resmi yöneticileri kadar söz hakkı vardır.
DSİP tartışmaya, terorik ve siyasal tartışmaya önem verir. partinin birliğinin tartışma ile sağlanacağına inanır. Parti birliği gönüllü bir birliktir.
DSİP birlikte kampanya yaptığı bütün aktivistlerle birleşmek, siyasal faaliyetin her alanında yan yana olmak ister. Bize katılın. Birlikte yeni bir parti, yeni bir dünya kuralım. Özgür bir dünya!
Doğan TARKAN