Sosyalist İşçi 262 (28 Ekim 2006)

 

Sayfa 5 :

YORUM
Avrupa’da İslam korkusu

Bütün Avrupa!da, Moskova’dab Londra’ya, Paris’e kadar bir İslam korkusu var.
İngiltere’de İşçi Partili Bakan Jack Straw aniden Müslüman kadınların yüzlerini örtmemeleri gerektiğini, kendisini böyle bir kadınla karşılaştığında çok rahatsız hissettiğini açıkladı.
Başbakan Blair derhal bakanını destekledi ve türbanın ayrımcılığı simgelediğini söyledi.
İngiliz İşçi Partisinin İslam’a karşı tutumu liberal. Bir de Papa’nın tutumu var. papa Benedict İslam’ı vahşi, saldırgan bir din olarak tanımladı. Ardından Bush’un konuşmalarıgeliyor. Danimarka’daki karikatür krizini de unutmamak gereekir.
İtalya’da bir başka liberal “solcu”, Başbakan Romano Prodi türban konusunda Blair’i destekleyen bir konuşma yaptı.
Bu arada İngiltere’de Bakan Straw’un konuşmasından sonra türbanlıkadınlara saldırılar arttı.
İngitere’nin çok satan gazetlerinden Daily Express ise birinci sayfasına türbanlı bir kadın rsmi koyarak altına büyük harflerle “yasaklayın” yazmak istedi ama gazetenin sendikalı gazeyecileri bu sayfanın basılmasını engellediler.
İngiltere’de Müslümanlara karşı yoğun bir polis baskısı da var. Çok sayıda Müslüman genç nedensiz bir biçimde göz altına alınıyor ve sorgulanıyorlar.
İşçi Partisi’nin İslam korkusu yaymasından en çok yabancı düşmanlığı temelinde faaliyet sürdüren faşistler yararlanıyor.
Fransa
Bu ülkede havaalanında çalışan 4 müslüman işçi “güvensiz” bulundukları için işten atıldılar. İşçiler sağcı Philippe de Villiers’in havaalanlarına Müslümanlar sızıyor diye şikayette bulunmasının üzerine işten çıkarıldılar.
De Villiers’in partisine çok yakın olan bir polis sendikası paris’in mahallelerinde ayaklanmaya hazır bekleyen Müslümanlarla savaşmak için daha fazla silah talep etti.
Fransa’da İslam korkusu politikada daima önemli bir yer tutmuştur. Sağ ve sol partiler okullarda türbanın yasaklanması için birlikte oy vermişlerdi. Merkez sağın adayı sarkozy anti İslam politikalarının kendisine oy getireceğine inanıyor.
Almanya
Yeni faşist ULusal Demokratik Parti (NDP) Eylül ayında Doğu Alman eyaleti Mecklenburg’da tarihinin en büyük başarısını elde etti ve eyalet parlamentosuna girdi.
Bu seçimden bir kaç hafta sonra Başbakan Angela Merkel’in partisi Hristiyan Demokrat Parti lideri Ronald Pofalla “bugün dini nedenli şiddet bütünüyle Müslümanlardan gelmektedir” diye yazdı.
Bu sene başında 16 Alman eyaletinin 8’i okullarda türbanı yasakladı.
Belçika
Ekim ayında aşırısağcı Velaams Belang Antwerp kentinin yönetimini neredeyse kazanıyordu. Oyların %33.5’ini alan partinin propagandası açıkça islam karşıtlığıydı. Sosyalistler %35 aldılar.
Rusya
Giderek güçlenen Nazi ve aşırı sağ partiler göçmenlere karşı politikaları ile Putin’in desteğini alıyorlar.
Gürcistandaki casus skandalından arkasından Gürcülerin yığınsal olarak sınırdışı edilmesinden sonra Putin Ruların Müslümanlar tarafından “terörize” edildiklerini söyledi.
Artık İslam korkusu Avrupa’da anti Semitizmin yerini almış durumda. İngiltere’nin Avrupa Parlamentosundaki temsilcilerinden Glyn Ford yeni faşizmin yükselişini anlattığı kitabında “Avrupa aşırı sağ partiler merkezi oluşturmaya başladılar. İslam korkusu günün konusu haline getirildi” diye yazıyor.

Yunanistan
Öğretmen grevi altıncı haftasında
Geçen hafta Yunanistan ilk okul öğretmenleri grevi altıncı haftasına girdi. Hafta sonu öğretmenler büyük bir yürüyüş gerçekleştirdiler.
Öğretmenler daha iyi bir ücret ve daha iyi bir eğitim sistemi istiyorlar. Grev sağcı hükümet üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor. İlkokul öğretmenlerinin grevi hükümetin eğitim alanındaki diğer yeni liberal politikalarını uygulamaya geçmesine de izin vermiyor.
Lise öğretmenleri de haftada 3 gün grev yapıyorlar. Bu arada birçok üniversite de özelleştimeleri protesto etmek için işgal edildi.
Bazı sendikalar ise üyelerinin öğretmen yürüyüşlerine katılması için bir günlük grevler düzenliyorlar.
Önümüzdeki hafta hükümet öğretmenlerin taleplerini kabul etmediği takdirde çok büyük bir yürüyüş planlı-yorlar.


Irak’ta yoksulluk artıyor

Yeni yayınlanan veriler işgalden bu yana Irak’ın ekonomikolarak yıkıma uğradığını gösteriyor.
Bir zamanlar Irak bütün Ortadoğu’nın en iyi sağlık hizmetlerine ve en iyi eğitim sistemine sahipti. Şimdi ırak yoksulluğa batmış durumda.
Irak Çalışma Bakanlığı’nın yayınladığıverilere göre 29 mil-yon nüfusu olan Irak’ta 5.6 milyon insan yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bunların yüzde 40’ı tam anlamı ile aç.
İşsizlik %60’a ulaşmış durumda ve enflasyon Temmuz 2005’den buyana %70 artmış durumda.
Bugün Irak nüfusunun üçte biri Birleşmiş Milletlerin gıda yardımı ile yaşıyabiliyor.
Bu büyüyen ekonomik felaket her gün 40 bin Iraklının komşu Suriye ve Ürdün’e göç etmesine neden oluyor. İşgalden bu yana 1.6 milyon Irak’lı bu iki ülkeye göç etti.
1.5 milyon Irak’lı ise Irak!ın çeşitli bölgelerindeki kamplarda yaşıyorlar.
2003 yılında çeşitli Batılı ülkeler Irak’a yardım yapmayı vaad etmişlerdi. Ne var ki bu yardımlar hiçbir zaman gerçekleşmedi.
Bu arada Birleşmiş Milletler’in Irak’a yardımını koordine eden Andrew Harper 2007 yılı için yapılacak yardımın azaltıldığını söylüyor. harper ABD, AB, Avustralya ve Japonya’nın yardımlarını azalttığını söylüyor.
BM yardımı 2003’de 80 milyon dolardı. 2006’da 15,5 milyon dolara indi. BM yetkilileri artık göçmen durumundaki Iraklılar için yılda 2 YTL harcayabildiklerini söylüyorlar.
Bu arada ABD işgali altında giderek daha fazla yozlaşma yaşanıyor ve her geçen gün yeni skandallar ortaya çıkıyor.
Son skandal, ABD’nin tadığı bir bakanın 400 milyon dolarla kaçması. Yapılan açıklamaya göre dünyanın en büyük hırsızlık olaylarından birisi olan bu olay 2004 yılında gerçekleşti.
Irak parlamentosunu nbir komisyonunun çalışmalarına göre 1.2 milyar dolarlık kamu parası kayıp. Ve bü-tün bu açlık ve yoksulluk petrol zengini Irak’ta yaşanıyor.

5.6 milyon
29 milyon nüfusu olan Irak’ta bugün5.6 milyon insan açlık sınırının altında yaşamaya çalışıyor. 2003’de başlayan işgal Iraklıların yaşamlarını tam anlamı ile bir felakete çevirdi.
Öte yandan Irak dünya-nın 2. en büyük petrol kaynaklarına sahip