Sosyalist İşçi 262 (28 Ekim 2006)

 

Sayfa 9 :



Bush Irak ile Vietnam savaşları
arasındaki benzerliği kabul etti

Irak direnişi gelişerek sürüyor. ABD ordusunun kendi komutanlarının verdiği raporlara göre ABD Irak’ta savaşı politik olarak kaybetmiştir. Direniş ise giderek işgal güçlerini kıpırdayamaz hale sokuyor.
ABD ordusu artık en kazasız belasız biçimde nasıl Irak’ı terk edeceğini hesaplamayabaşladı, İngiliz ordusu ise çoktan bütünüyle çekilmek kararına varmış durumda.
İşte bütün bu süreç içinde George W. Bush Vietnam Savaşı ile Irak Savaşı arasındaki benzerliği kabul etti. “Irak’ta şiddet artıyor ve bizde seçime gidiyoruz” diyen Bush böylece sadece Irak yenilgisini değil, ABD’nin gelecek dönemde hegemonikolarak zora düşeceğini de aslında kabul etmiş durumda.
Vietnam savaşı 10 yıl sürmüştü. 1968’de ABD’de Başkanlık seçimlerinin yapılmasından hemen önce Vietnam kurtuluş güçleri ünlü Tet Saldırısı’nı gerçekleştirdi.
Tet Saldırısı ilk kez ABD’nin yenilebilecek bir güç olduğunu kanıtladı. ABD ordusu en güçlü olduğu kentlerde ve bölgelerde dahi zor duruma düştü. Tet Saldırısı’nın sonucunda Vietnam kurtuluş güçleri hemen zafere ulaşmadı. Tam tersine savaş devam etti.
ABD aşırı şiddet kullanmaya ve Vietnamlılar da ağır kayıplar vermeye devam etti.
Ancak sonunda Vietnam’daki müttefiklerini Vietnam Kurtuluş Ordusu ile başbaşa bırakıp Vietnam’dan çekilmeye başladı.
Ancak Vietnam’dan çekilmeye başlayan ABD Vietnam’ın Kuzeyindeki Laos ve özellikle Kamboçya’yı o güne kadar tar,hte görülmemiş bir biçimde bombalamayabaşladı.
Fakat sonunda ABD Vietnam’dan bütünüyle çekildi ve yenilgiyi kabul etti. Bölünmüş Vietnam birleşti.
Vietnam yenilgisi uzun yıllar ABD’nin askeri operasyonlarını etkiledi. Uzun süre kara harekatına girişilmedi. Sonunda Karayip Denizi’ndeki Grenada çıkarmasına kadar.
Irak’ın işgali ise Vietnam’dan sonraki ilk büyük boyutlu kara harekatı oldu.
Kimi sosyalistler Irak direnişi ile Vietnam arasında benzerlik olmadığı tartıştılar. Bunun başlıca nedeni Vietnam direnişinin sosyalistler tarafından yürütüldüğünün düşünülmesi. Irak’ta ise direniş milliyetçiler ve politik İslam tarafından sürdürülüyor.
İki direniş ve iki işgalin nedenleri arasında elbette başka önemli farklar da var. Vietnam ABD için yaşamsal bir öneme sahip değildi. Sadece başka ülkelere örnek olmaması için savaş bu ülkede sürdürülüyordu. Aksi takdirde Vietnam ne doğal kaynakları açısından ne de stratejik olarak çok önemlid eğildi. Irak ise hem doğal kaynakları açısından hem de stratejik olarak ABD için çok önemli.
Ancak Irak’ın Vietnam’a benzemediğini düşünen sosyalistler öncelikle Vietnam kurtuluş hareketinin niteliği konusunda yanılmaktalar. Vietnam hareketi sosyalist bir hareket değil, milliyetçi bir hareketti. Savaş boyunca Kuzey Vietnam’da Rusya’daki devlet kapitalizminin birbenzeri kuruldu. ABD yenilip Güney Vietnam’ı terk ettikten sonra birleşen Vietnam’da devlet kapitalizmi güçlenerek sürdü. Bugün Vietnam’da hala kurtuluş savaşını yönlendiren parti egemen ve Vietnam şimdi serbest pazar ekonomisi ile yönetilmekte.
ABD’nin Vietnam’ı terk etmesinin hemen ardından Vietnam Halk Cumhuriyeti önce Çin ile kısa süreli bir savaşa tutuştu ardından Kamboçya’yı uzun süre işgal etti.
ABD Vietnam’da dört nedenden dolayı yenildi. Vietnam Ulusal Kurtuluş Hareketi’nin direnci, ABD ordusu içindeki savaş karşıtı hareketin giderek güçlenmesi ve ordunun savaşma yeteneğini giderek kaybetmesi, uluslararası savaş karşıtı hareketin baskısı ve belki de en önemli olarak da Amerika’da muhalefetin giderek güçlenmesi ve sonunda ABD egemen sınıfının kendi evindeki hareketi bastırmayı Vietnam2da savaşı kazanmaya tercih etmesi.
Bugün Irak savaşına karşı uluslararası hareket Vietnam savaşı karşıtı hareketle karşılaştırılamayacak kadar güçlü. Bu Amerika’da ve dünyanın geri kalanında serbest pazara, yeni liberalizme karşı giderek güçlenen bir kitle hareketinin güçlenmesine de yol açıyor.
Henüz Amerikan ordusu içinde ki savaşa karşı tutum Vietnam savaşı düzeyine ulaşmış değil ama savaşmama isteği giderek güçleniyor.
Ve son olarak Amerika’da toplumsal muhalefet güç kazanıyor. Latinlerin son olarak 1 Mayıs’da milyonlara ulaşan genel grevi ve kitle hareketliliği, savaş karşıtı hareketin, asker ailelerinin oluşturduğu hareketin güçlenmesi sürüyor.
Son olarak ise iktidardaki Cumhuriyetçi Parti’nin büyük bir yenilgiye doğru ilerlemesi Vietnam Savaşı’ndaki duruma benzer koşulları oluşturuyor.
Tarih kendisini tekrar etmez. Vietnam Savaşı’nın koşullarını aynen Irak Savaşı’nda bulmak mümkün değil. Bizim baktığımız nokta bu iki savaşın dünya çapında yarattığı sonuçlardır.
Her iki savaşta güçlü birer antiemperyalist hareket yarattı. Irak Savaşı daha güçlü bir hareket yarattı.
Her iki savaşta da emperyalistlerin yenilgisi dünya çapında emekçi sınıflara güç veri-yor. Emperyalizmin, kapita-lizmin yenilebileceğini kanıtlı-yor.
Sonunda gerçeği Bush’da kabul etti. darısı...Vietnamlılar ağır kayıplar vermeye devam etti.
Özden DÖNMEZ

Amerikan Savaşı Vietnam,
Jonathan Neale, Metis Yayınları, Vietnam Savaşı üzerine yayınlanan en iyi kitaplardan birisidir.


Barkod
Küçüklüğümü hatırlıyorum... Hayatın eğlenceli, güzel bir şey olduğunu düşünmüştüm. Renkliydi. Siyah yada beyaz yoktu. Mutluydu... Birilerinin seni hapsedip sesin çıkmasın diye tüm güçleriyle ağzını kapattıkları, içindeki coşkuyu öldürdükleri, herşeyden parlak olan o renklerini soldurdukları ve tek çarenin onlardan geçtiği birşey değildi hayat. Çok güzeldi doğduğun gibi yaşamak.
Ama birgün zaman gelmişti artık. Biyere götürdü annem beni. Yaşıtlarım vardı hep. Güzel olduğunu düşündüm. Sonra annem gitti. Ağladım ben de... Özlüyordum çünkü onu.
Alıştım zaman geçtikçe. Hergün gitmeye başladım. Farkında olmadan hayatım tek bir şeyin üzerinde gitmeye başlamıştı. Okul.. Herşey ona bağlıydı. Bütün planlar, gelecek, kişilik... Kabullendim.
Başka bir çarem yoktu ki. Onbir senedir hayatımın her yılının dokuz ayı orda geçti. Bildiğim bazı şeyleri o dokuz aylar olmasaydı öğrenemicektim belki ama çok sıkıldım ben orda. Bulunduğum sınıfa göre farklı olan herşeyi yoketmeye çalıştı. Üstüme geldi duvarlar, içim daraldı. Tenefüse kaç dakika kaldığını saydırdı hep bana. 'en kutsal mesleğe' sahip insanlar kızdılar, ''istediği zaman konuşamazmışım, gülemezmişim, koşamazmışım...''
Baktım, hiçbiri gülmüyo, konuşmuyo. Korkuyolar ondan. Kutsal meslekti bu, yeni nesilin
böyle olmasına karar verilmişti. Liseye geldim. Tahmin edemmiceem kadar baskı vardı. Ayakkabılarıma, giysime, saçıma, tavırlarıma, sözcüklerime hatta düşüncelerime bile
karıştırlar. Sadece benim olan, bana özel olan şeyleri yasakladılar. Görünüşüme karar verdiler. 'Öğrenciye benze!'dediler. Onların kafasındaki hepimizin olması gereken kalıba girmeliydim ben de. İnsanım ben. En üstün varlıktım hani, hani dünyayı değiştirebilirdim.
Dünyayı nasıl değişirebileceğime bile karar verdiler. Bunu da boşverdim kendi sonsuz dünyama yıkılması çok zor duvarlar ördüler. Ben ve benim gibi birçok 'öğrenci' o duvarların arasında ağlıyoruz, delikler açmaya çalışıyoruz... İstedikleri gibi gözükmeye çalışıyorum ben, her sabah bin kişinin önünde bağırmasınlar diye. Ama aynadaki yansımam en son istiyece-
ğim gibi. Ciddi ve bilmem kaç milyonunkiyle aynı… Bunlara rağmen yıllardır beceremedikleri birsürü şey var. Birtanesi benim. Ve biliyorum tanımasam da diğer hepsiyle birlikteyiz. Hepsine günün birinde yapacağımız şeyler için teşekkür ediyorum... Ben o duvarlara tırmanıyorum… Bigün biticek hepsi, atlicam ben oralardan. Bir yığın insana zorla dayattığınız o barkodu kabul ettiremiceksiniz bize!
Kendime yakıştıramıyorum çünkü. Kusura bakmayın hiçbir zaman 'istediğiniz gibi
bir öğrenci' olamicam. Yansımamı ne kadar isterseniz değiştirebilirsiniz ama kafamdakilere dokunamazsınız, yakınına bile yanaşamazsınız. 'Özür dilerim! Söylememem gereken şeyler söyledim sanırım... Boyumdan büyük laflar ettim... Bidaha olmaz...'(!)
CEM