Sosyalist İşçi 266 (30 Aralık 2006)

 

Sayfa 14 :

Patronsuzlar
MetinYeğin'in kitabı patronsuzlar Brezilya, Uruguay, Arjantin, Bolivya ve Venezuella' daki işçilerin aşağıdan kamulaştırma mücadelesini anlatıyor.
Bu ülkelerin hemen hepsinin ortak özelliği IMF'nin yapısal uyum politikaları sonucunda oluşan kitlesel işsizlik ve yoksulluk. Öyle ki, bu ülkelerin nüfusunun en zengin yüzde onluk kesimiyle yüzde ellilik kesimi arasındaki eşitsizlikler dünyadaki gelir tablosu içinde en kötü örnekleri temsil ediyor. Metin Yeğin fabrikalardaki, otellerdeki ve ma-denlerdeki işlerini kaybeden işçilerin buraları işgal etmesi ve di-reniş öykülerini, gündelik müca-deleleri ekseninde aktarıyor.
Bütün ülkelerde 'işgal fabrikaları' kendilerine özgü farklı nitelikler taşısa da 'işçi denetimi' hepsinin ortak özelliğini oluşturuyor. Bu anlamda Brezilya'da işçilerin 'işgal fabrikası-kamulaştırma', Uruguay'da 'işgal fabrikası-sendika', Arjantin'de 'işgal fabrikası-öz yönetim, ve Mosconi'de Barikatçılar- doğrudan demokrasi uygulamaları karşılaştırma ve tartışmalarını içeriyor.
Yeni liberal politikalara karşı aşağıdan gelişen mücadele aynı zamanda bugünkü Latin Amerika'daki sol iktidarların temel direğini oluşturuyor. İşte Metin Yeğin Bolivya'da doğalgazın kamulaştırılmasının, Venezuella'daki sağlık ve eğitim hizmetlerinin ücretsizleştirilmesine kadar yaşanan siyasal başarıların arkasındaki aşağıdan gelişen toplumsal mücadeleyi bizlere aktarıyor.
Çağla Oflaz

Patronsuzlar, Metin Yeğin, Versus yayınları


Orijinal Adı :
John Q

Yönetmenliğini Nick Cassavettes'in üstlendiği John Q Amerikanın sağlık sistemini ve çalışma koşulları konusunda sağlam politik eleştiriler ortaya koyuyor. Yayınlandığında Amerika'da birçok sağlık çalışanı ve kuruluşu tarafından ciddi eleştiriler alan bu film bizde de uygulanmaya çalışılan yeni sağlık sisteminin nasıl doktoru işletmeci hastayı müşteri yaptığını ve buna olan öfkenin nasıl büyük olabileceğini açıkça gözler önüne koyuyor.
Filmin konusu kısaca; John Q, fabrikada çalışan, eşine ve çocuğuna bağlı bir işçidir. Bir gün, oğlunun maç sırasında rahatsızlandığı kalbinin normalde olması gerekenden üç kat daha büyük olduğu ve yaşayabilmesi için acil olarak kalp nakli yapılması gerektiği haberi ile yıkılır. Çalışma saatlerindeki değişiklik nedeniyle, işverenleri tarafından sigorta primi düşürülen John Q, sağlık sigortasının oğlunun ameliyat masraflarını karşılayamadığını öğrenir ve burada çocuğunu kurtarmaya çalışan bir babanın olağanüstü çabası başlar.
Ayşe Demirbilek
Yönetmen : Nick Cassavetes
Oyuncular: Denzel Washington, Robert Duvall,James Woods, Anne Heche, Ray Liotta
Ülke : ABD Dil : İngilizce Süre : 116 dk.


Bitkilerin evriminin insanlığa etkisi
Bitkilerin evrim süreci ile uygarlıkların gelişimi arasındaki paralelliği anlatan bir kitap. Bilginin birikimi toplumların yiyecek üretimleriyle birebir bağlantılıdır. Bitkisel ve hayvansal yiyecek çeşitliliği jeolojik konuma da bağlıdır. Bitki gelişimi güneş, hava, toprak ve suya göre çeşitlilik gösterir. Hayvanlarsa bunlara ek olarak bitki çeşitliliğine de ihtiyaç duyar. Dünyanın sadece birkaç bölgesinde yıllık üç ya da dört defa tarım yapılabilen alanlar vardır. Bunlardan bir tanesi Mezopotamya, Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan bölgedir. Buradaki toprak mineral açısından zengin, sulak ve iklimi ılıman bir bölgedir.
İnsanlık tarihinde uygarlaşma süreci, bilgi birikimi yapabilecek kadar fazla sayıda insanın üretim harici işler üretmelerine olanak sağlayacak kadar yiyecek üretimi yapabilen topluluklarda başlamıştır. Bitkinin evrim süreci her ne kadar ilgi çekici sayılmasa da, insanlık bugünkü uygarlık şartlarına bitkinin evrim sürecini bilebilme bilgisi sayesinde gelmiştir.
Doğu toplumlarının kalabalıkları yönlendirmek için neden cennet ve tanrı kavramını ayrıntısıyla anlatırken, Kuzey Avrupa toplumlarının cehennem ve şeytan kavramlarıyla toplulukları yönlendirmeye çalışmasını merak ederdim. Bu kitapta, bu soruya kısmen cevap bulduğumu düşünüyorum.
Sahip olduğumuz bilgileri değerlendirirken açıkta kalan bir çok boşluğu doldurup sorulara cevap verebilen, ilginç, tavsiye edebileceğim, okunması zevkli bir kitap.
Nalan

Tüfek,Mikrop ve Çelik, Jared Diamond, Tübitak Yayınları,


"Ben sadece iyi bir insan olmak istemiştim"

İnsanın para ile insanın cinsellikle sınavını anlatan ve son dönemdeki tarikat tartışmalarına farklı bir bakış getiren bir Serdar Akar filmi.
Filmde neler olduğunu kısaca söylersek, filmde bir tarikat ve dolayısıyla bir şeyh var. Tabii ki bir de şeyhin yakınında bulunan birisi var (Güven Kıraç) , bir de bir gün tarikatın mali işlerini düzenlemek üzere (kira toplamak vs.) görevlendirilen ve bu göreve kadar gariban bir hayat yaşayan biri ( Erkan Can) var. Film bu temel örgü üzerine kurulu..
Filmde de aslında "takva"lı bir hayat ararken ,tarikatın mali işlerinden sorumlu olup, bir anda kendini insanın para ve cinsellikle dolu sınavında buluveren bir müridin hikayesi anlatılıyor. Yani asıl tema; "Para ilişkisi insanı bozar, dirençlerini kırar, ve insan cinselliğin baskısından da kurtulamaz" tema'sı.
Film ayrıca Türkiye'de tartışmalara yol açmanın yanı sıra Toronto Film Festivali'nden Jüri Özel Ödülü , 43. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nden En İyi 2. Film , En İyi Senaryo, En İyi Erkek Oyuncu dahil 9 ödülle döndü.
Son dönem Türk sinemasındaki yükselişten çıkan ve belki de en ses getiren filmlerden biri olan Takva izlenmeye değer.
Gökşen Şahin

Takva, Yapım: Yeni Sinemacılık - Corazon International, Yönetmen: Özer Kızıltan, Yapımcı: Sevil Demirci- Önder Çakar- Andreas Thiel, Senaryo: Önder Çakar


Spartaküs
Spartaküs, 2 bin yıl önce Roma'da ilk köle isyanını başlatan büyük bir devrimcidir. Binlerce köleyi, ezilmişi uyandırıp, egemen sınıflara ve düzene başkaldırmaya çağırır: "Zincirlerinizden başka kaybedecek neyiniz var?" ve onbinler yürür ardından.
Devrimci olduğu kadar büyük bir askeri dehaya sahiptir. Spartaküs ayaklanmasının öncekilerden farkı, esirler kütlesine önderlik eden bu gladyatörün büyük bir general, hatta büyük bir devlet adamı niteliklerine sahip olmasıdır.
Spartaküs üzerine, iki ayrı roman vardır. Aralarında bazı paralellikler olmasına karşın bunlar farklı yapıtlardır. Birincisi Arthur Koestler tarafından 1939'da yazılan The Gladiators(Gladyatörler) adlı romandır. Spartaküs Ayaklanması'nı bilinen tarihi gerçeklere dayanarak şiirsel bir üslupla anlatmaktadır. Koestler, iki bin yıl önce yaşamış bu kahramana alın yazısı kadar çapraşık bir ruh, zaaflar, şüpheler, hayal kırıklıkları, yani kısaca bir felsefe vermiştir. Spartaküs adlı diğer roman, Howard Fast tarafından 1951 yılında yazılmıştır ve Stanley Kubrick tarafından 1960 yılında filme alınmıştır.
Köleliğe başkaldırısı ile her dönemde ezilenlerin, tüm haklı başkaldırıların sembolü olan Spartaküs, proletaryanın haklı başkaldırısı içinde bayrak olma niteliğini korumuştur. Spartaküs'ün ve diğer kölelerin özlemini duydukları kaybedilmiş cennet, insanlığın o güzel ve özgür çocukluk yılları, elbette ileride, zamanı olgunlaşınca, tüm sınıf, cins ve soy farklarının yok olduğu bir dünyada en ileri teknolojilerin üzerine basarak ve en üst düzeyde gerçekleşecektir.
Tuna Öztürk

Spartaküs: Yönetmen: Stanley Kubrick, Howard Fast’ın romanından, Başrollerde. Kirk Douglas, Laurence Olivier, Peter Ustinov


"Savaştaki her şey absurd"
Danis Tanovic'in ilk kurgusu 'tarafsız bölge' bir savaş filmi. Öyle milyonlarca doların harcandığı binbir efektin kullanıldığı büyük savaş sahneleri yok. Film Bosnalı Çiki ve Çera ile Sırp Nina'nın düşman hatları arasında terkedilmiş bir siperde mahsur kalışlarının öyküsü.
Sırp askerleri Çera'nın öldüğünü düşünüp altına mayın yerleştirmişlerdir ancak Çera sağdır ve en ufak bir hareketinde mayın patlayacaktır. Bu yüzden iki tarafın askerleri birbirine katlanmak ve kurtulmak için işbirliği yapmak zorundadır.
Askerler arasında ''savaşı sen başlattın'' kavgası süre dururken iki cepheden de yardım gelmez ve sahneye Birleşmiş Milletler Barış Gücü girer.
Kimse bu sorunu çözmeye yanaşmazken acar Fransız askerinin kafasına savaşın anlamsızlığı dank eder ve olayı çözmek için kolları sıvar. Tabii BM askerinin bu çabaları esnasında askeriyenin emir komuta düzeninin saçmalığı gülsem mi ağlasam mı çelişki-sinde bırakıyor izleyeni.
Finali ile içinizi burkan kara mizah. Tanovic'in dediği gibi ''savaşta her şey absürd. Tek çözüm önceden fark edip engellemek, çünkü savaş başladığı zaman artık çok geç oluyor.''
Meltem Oral

Tarafsız bölge, Yönetmen: Danis Tanovic, 98 dakika