Sosyalist İşçi 268 (19 Ocak 2007)

 

Sayfa 2 :


Yapay seçim gündemleri
Laik cephenin en önemli temsilcileri ordu, üst düzey bürokrasinin Kemalist kanadı, CHP, İP gibi siyasi partiler vb. uzun zamandır toplumu laik ve şeriatçı diye bölen bir tartışma yürütüyor. Geçen haftaya kadar cumhurbaşkanlığı seçimi etrafında büyütülen tartışma bu hafta ABD'nin yeni Irak planı ve Kıbrıs konularına kaydı.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri etrafındaki tartışma tamamen yapay. Mehmed Ali Birand'ın yaptırdığı son kamuoyu yoklaması halkın çoğunluğunun Başbakan'ın cumhurbaşkanı olmasını istemediğini zaten gösteriyor. Daha önceki bazı anketler de ezici büyük çoğunluğun asıl problemi laiklik olarak görmediğini kanıtladı.

Bir bardak suda fırtına
Kıbrıs'taki son gelişme basit bir köprünün yıkılıp yıkılmaması üzerine yürütüldü. Genelkurmay Başkanı "kesinlikle olmaz" dedi, Talat köprüyü yıktı. Milliyetçiler yine "Kıbrıs'ı veriyorlar!" yaygarası kopardı.
ABD'nin yeni Irak planına da yine laik cephe saldırgan yanıtlar verdi. Örneğin PKK Koordinatörü Edip Başer "gerekirse Kuzey Irak'a gireriz" diyor. Deniz Baykal savaş baltalarını çıkarmış olacak ki "tezkere gelirse onaylarız" diyor. Dışişleri Bakanı Gül de planı "Irak'ın bütünlüğünü sağlar" diye olumluyor.
Yani aslında hepsi de plana sıcak bakıyor. Zaten bakmak zorundalar da. Ama tartışma Türkiye Kuzey Irak'a girsin mi, girmesin mi noktasına sıkıştırılıyor. Bu tartışmalar da tamamen yapay. Halkın yaşadığı gerçek sorunlar ise bambaşka.
Örneğin, Türkiye'de 60 yaş ve üzerindeki 3.2 mil-yon kadının %90'ı açlık sınırında yaşıyor. İstanbul'da barajların doluluk oranı %40'lara düştü. Kürt hareketinin ilan ettiği ateşkes karşısında hiçbir adım atılmıyor. TV'lerde her gün tecavüze uğrayan, zorla satılıp çalıştırılan çocuk haberleri yayınlanı-yor.
Halkımız açlıktan kafasını kaldıramazken, siyaset sahnesinde baş köşeleri tutanlar, kendi iktidar hırsları için halkı çeşitli biçimlerde bölmeye, kendi siyasal programına kazanmaya çalışıyor. Bu yapay bölünmelere kapılmamalı ve siyaset simsarlarına cevabı sandıkta değil sokakta vermeliyiz.


DİSK'in solda ittifak çağrısı
DİSK'in öncülüğünde kendini 10 Aralık Hareketi olarak nitelendiren 56 kişilik "politika geliştirme kurulu üyeleri" İstanbul Dedeman Oteli'nde bir basın toplantısı düzenledi-ler.
Sözcü Burhan Şenatalar, cumhurbaşkanlığı seçimi için toplumsal mutabakat, genel seçimler içinse solda güç birliği önerdi. İttifak çağrısını AKP'ye karşı DSP, SHP, ÖDP, CHP ve kendini solda gören kurum ve kişilere yaptıklarını belirten sözcü, Demokratik Toplum Partisi'ni (DTP) tüm Türkiye'yi kucaklayan parti olarak görmedikleri için müttefik olarak görmediklerini belirtti.
10 Aralık Hareketi, sözü edilen ittifakın gerçekleşmesi halinde yüzde otuz oy alacaklarını iddia edi-yor. Oysa toplumu yapay olarak bölmeye çalışan laiklik ekseninde durarak, ya da milliyetçi partilerle ittifaka önem verirken Kürtleri dışlayarak, ya da gerçek sorunları es geçip umut, coşku, aydınlık gibi belirsiz sloganlara yaslanarak yüzde otuzları yakalayacağını iddia etmek hayalperestlikten öte bir şey değil. 10 Aralık Hareketi'nin 56 kişilik politika geliştirme kurulunda bir işçi, bir memur, on işadamı bulunuyor.



Bu vize bize!
Erdoğan trafik sorununa İstanbul'a vize uygulaması ile çözüm getirmeyi düşünüyor. Toplu taşımanın alternatif hale getirilmesi yerine sunulan öneri İstanbul'a girişlerde vize uygulaması yapılması ve plakalara sınırlandırılma getirilmesi gibi faşizan çözümler içeriyor.


Türkiye'ye vakıf cezası
Fener Rum Erkek Lisesi Vakfı, biri Beyoğlu, diğeri Kadıköy'de bulunan iki gayri menkulünün iadesi için 1997'de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) açtığı davayı kazandı. Ankara'ya, kendine karşı açılan mülkiyet ve ayrımcılık davasında ceza kesildi. Türkiye ya yeniden tapuları vakfa verecek, ya da 910 bin euro ödeyecek. Bu karar diğer azınlık vakıflarına da emsal oluşturacak. Fener Rum Erkek Lisesi Vakfı ise Beyoğlu'ndaki binasının İşçi Partisi tarafından işgal edildiğini söylüyor. İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, AİHM'nin kararıyla ilgili "AİHM nedir? Bunların kararları Türkiye'de geçmez" dedi. Oysa aynı Doğu Perinçek yıllar önce AİHM'ne başvurmuş ve Türkiye'yi tazminat ödemeye mahkum ettirmişti.


Sur Belediyesi'ne soruşturma
Diyarbakır Sur Belediyesi'nin ''Çok dilli belediye hizmeti'' kararı üzerine İçişleri Bakanlığı ve Diyarbakır savcılığı soruşturma başlattı. Gerekçe olarak Belediye'nin Anayasa'ya aykırı davranması gösterildi. Müfettişler belediyece faaliyete sokulan Linux tabanlı yazılım sistemini de soruşturma kapsamına aldı. Savcılık da '' ACİL'' başlığı ile kararın alındığı toplantıya katılan tüm meclis üyelerinin adres ve kimlik bilgileri ile meclis kararının bir örneğini istedi.


Eczacılar mitingi
"Sağlık haktır satılamaz"
14 Ocak'ta Kadıköy'de Hükümet'in IMF talimatla-rıyla hayata geçirdiği sağ-lık alanındaki yıkım politikalarından nasibini alan eczacılar, mesleklerine sa-hip çıkmak ve eczacılara yönelik hükümet politika-larına itiraz için bir araya geldi. İstanbul, Mersin ve Trabzon eczacı odalarınca düzenlenen mitinge binlerce eczacı katıldı.
Düdükler, pankartlar ve beyaz eczacı gömlekleriyle coşkulu sloganlar atarak yürüyen binlerce eczacıya polisin gösterdiği alan yetmedi. Polis bariyerleri caddeye doğru çekilerek alan genişletildi.
Eczacıların bazı talepleri şunlar: "İlaç bulunabilir ve alınabilir olsun", "Meslek örgütlerimize yasalarla güvenceye alınmış yetki ve sorumluluk verilsin", "Avans değil, verdiğimiz hizmetin eksiksiz karşılığı verilsin", " İstikrarlı ve kalıcı ilaç politikaları uygulansın".



Krizin faturası yine emekçiye
Hükümet "Kamu emekçilerini ezdirmeyeceğiz." deyip ardından yaptığı düşük zamlarla bu sözlerin bir aldatmacadan ibaret olduğu-nu gösteriyor. Bu yıl da yaptıkları yüzde 5 zam-mı savunarak, IMF an-laşmasının dışında bir oran söyledikleri için, bunun iyi bir ücret ol-duğunu öne sürüyorlar.
Bu durumu KESK dışındaki diğer konfederasyonların da kabul ettiğini görmekteyiz.18 milyon kişi yoksulluk sınırının altında yaşar-ken, memurlara uygun görülen ücret de bu sınırın altındadır. Örne-ğin 9/1 derecedeki bir öğretmenin maaşında, ilk altı ayda, yaklaşık 30 milyonluk bir artış olmaktadır. Bu artışla sinema, gazete, kitap bir yana, en temel ihtiyaçla-rını bile karşılayamıyor.
Kamu emekçilerinin yaşam koşullarını iyileş-tirebilmesi için, son sözü hükümetin söylediği toplu görüşme değil, ka-mu emekçilerinin de hükümet kadar söz hakkı olduğu ve grev hakkını kulla-nabildiği toplu sözleşmeyi hayata geçirmek gerekir.



Hastalıkları önlemek mümkün mü?
Evet. Her yıl sadece ishalden iki milyon çocuk ölüyor. Bunu durdurmak içinse yalnızca 10 milyon dolar yeterli.
Bu rakam savaşa yalnızca beş günde harcanan miktara eşit.
Irak'ta dört yıldır süren bir savaş ve bu savaşa harcanan 350 milyar dolar var. Bu para sağlık alanına yatırılsa, en azından bu basit hastalıkların dünyamızdan sonsuza kadar ortadan kalkabileceğini görürüz.



MERAKlitus
İngiltere'de "bir kadının gece parkta yürüme hakkına saldırı" suçuna kaç yıl hapis cezası verilyor?

2270
Türkiye Taşkömürü Kurumu istatiklerine göre 1955'ten bu yana grizu ve iş kazaları sebebiyle ölen işçi sayısı. 319 bin 792 işçi ise yaralandı


Denizli aile hekimliğine karşı
Denizli'de 25 Kasım 2006 günü aile hekimleri yerleştirmeleri yapılma-sına rağmen aile hekimliği uygulamasına başla-namamıştır. Doktorların %62'si aile hekimi olma-yı reddederken çok sayıda vatandaş 184 Sağlık Bakanlığı Şikâyet Hattı'nı arayarak aile hekimliğini istemediğini belirtti.
Aile hekimliğini tercih eden doktorlar arasından da daha ilk günden itibaren istifalar oldu.
Aile hekimliği yerleş-tirmeleri sırasında başta atamalar ve puanlar ol-mak üzere birçok hu-kuksuzluk yapıldı ve Denizli Tabip Odası bu yerleştirmelerin iptali için davalar açtı.
Denizli Tabip Odası bu davalardan yürütmeyi durdurma kararı çıkmasını beklemekte.


SHP'nin seçim taktiği
SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın da cumhurbaşkanlığı seçimlerinde AKP'nin önünü kesmek isteyenlerin kervanına katıldı. CHP'ye akıl veren Karayalçın sine-i millete dönülmesi gerektiğini savundu. SHP gerçek sorunlara gerçekçi alternatifler üretse bir umut olarak yükselme şansını yakalayabilir.


Bir devlet klasiği: Taner Akçam'a soykırım soruşturması
6 Ekim tarihli Agos Gazetesi'nde yayımlanan yazısında, Hrant Dink hakkında dava açılmasını eleştiren Taner Akçam, Ermeni soykı-rımı ifadesini kullanarak Dink'e isnat edilen suça katıldığını belirtti. Oku-yucuları da aynı suça ortak olmaya çağırdı. Bunun üzerine mobil ırkçı Kemal Kerinçsiz ekibinden Recep Akkuş 301. maddeden Akçam hakkında suç duyuru-sunda bulundu. Bunun üzerine Taner Akçam 5 Ocak'ta Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı'nda ifade verdi.


Hayvan katliamı
Eminönü'nden alışveriş yaparken dikkat. Aldı-ğınız kulaklık, şapka, atkı, anahtarlık, fotoğraf çerçevesi gibi ürünler kedi- köpek postundan yapılmış olabilir. Her yıl binlerce kedi ve köpeğin bu amaçla kurban edilerek uzak doğuya gönderildiği biliniyor. Dünyada kurban edilen kedi- köpek sayısı ise 2 milyon.