Sosyalist İşçi 274 (10 Mart 2007)

 

Sayfa 11 :



Ankara Küresel BAK sokakta!

ABD'nin Irak İşgali 4. yılına yaklaşırken Atina'da (Avrupa Sosyal Forumu) alınan 17 Mart İşgale Karşı Küresel Eylem Günü kararının Türkiye ayağını örmek ve Kadıköy eylemine kalabalık gelmek için 20 Şubat'tan bu yana Kızılay'da stand açmaya başladık.
Konur standında şu ana kadar 20 bin Dön Evine Bush ve 15 bin Cindy Shehaan toplantısı çağrısı dağıttık. Standa olan ilgi çok fazla.
Savaş karşıtı etkinliklerden haberdar olmak isteyenler e-mail ve telefonlarını bırakıyor. Liselerde okuyan öğrencilerin standa kalabalık gelip, bildiri dağıtması renkli ve coşkulu bir stand yaratmamızın en büyük etkeni. Eyleme katılım listelerimizi daha da çoğaltmak ve direnişe destek vermek için 16 Mart saat: 18.00' kadar Konur Sokak'tayız. Herkese kolay gele.
Mustafa Kılıkçı


Bu adamı durdurun!
Ankara KEG aktivistleri yeni bir kampanyaya hazırlanıyorlar: "Bu Adamı Durdurun!" başlığı altında başlatmayı düşündüğü-müz kampanya tabii ki neo-liberal saldırganlığın Ankara'daki çirkin yüzünü, İ. Melih Gökçek'i hedef almakta. Çünkü Melih'in uygulamaları her geçen gün Ankara'yı tahammül edilemez kılmakta.
Öğrenci olup öğrenci bileti alamamak, dünyanın en pahalı doğal gazını kullanmak, en saçma tasarımlı üst geçitleri kullanmamak, arabaların önüne atlamak suretiyle karşıdan karşıya geçmek, toplu taşımın neredeyse sona ermesi kentsel dönüşüm adı altında insanların evlerinin yıkılması vs...
Kısacası Ankara'da yaşamak sayısız kampanya örgütlenme sebebi ve sayısız öfkeli, bu uygulamalara daha fazla tahammül etmek istemeyen insanla dolu. Bize düşen bu öfkeyi birleştirmek. İşte şimdi KEG bunu yapmaya hazırlanıyor ve bir 5 yıl daha Melih'e tahammül etmek istemiyoruz. Sıkı dur Melih, çünkü seni yapıştığın koltuktan ayırmaya geliyoruz!
Volkan Tamusta


Küresel ısınmaya karşı iki toplantı

"Ayılar bu kış neden uyumadılar?"
DTCF Fikir Klubü'nün düzenlediği toplantıya 100 kişi katıldı. Volkan Akyıldırım (KEG) ve Ilgın Özkaya (Ekoloji Kolektifi) konuşmacılardı.
Volkan, 10 yıl gibi kısa bir sürede iklim koşulları-nın köklü bir şekilde deği-şeceği, kapitalizmin insan ve bir çok canlı türünün yaşamayacağı bir dünyaya doğru bizi sürüklediğini anlattı. 28 Nisan'da Kadı-köy'de gerçekleşecek bü-yük buluşmada onbinleri küresel ısınmayı ve nükleer santral yapımını durdurmak için birleştirmenin yeryüzünde yaşamı savunmanın ilk adımı olduğunu vurguladı.
Ilgın'a göre tek çözüm kitlelerin kapitalizmi, sistem iyileştirmeleri reddetmesiydi. Konuşmasını asıl olarak Kyoto'yu imzala talebinin ne denli yanlış bir talep olduğunu anlatmaya ayıran Ilgın, katılımcıları 1 Mayıs'ta grubunun kızıl bayrağı altında yürümeye çağırdı.
Neyse ki salondaki katılımcılar onun gibi düşünmüyordu. Asıl soruları bireysel olarak ne yapabileceğimiz ve mücadelenin bu tehdidi engelleyip engelleyemeyeceği üzerineydi. Salondan 28 Nisan'da Kadıköy'de buluşmak üzere ayrıldık, 3 aktivist KEG'e katıldı.


Liseden yükselen ses
Ankara Mamak Anadolu Lisesi Bilim Kulubü tarafından düzenlenen Küresel Isınma: Dünyamız Alarm Veriyor başlıklı toplantıya KEG’de davet edildi.
Öğrencileri iki hafta bo-yunca küresel ısınma ko-nusuna yönelten iki akti-vist öğretmen ve öğrencileri müthiş bir toplantı düzenlediler.
Salonda 110 öğrenci var-dı. 3,5 saat süren toplantıyı dikkatle izlediler ve tartışmalara katıldılar. Konuş-macılar Volkan Akyıldırım (KEG) ve İsmail Demir'di. (Meteorloji Mühendisi, IPCC Türkiye katılımcısı)
Toplantı bir öğrencinin hazırladığı iklim değişikliği sunusuyla başladı. Çok çarpıcı olan sunum daha baştan konunun özünü anlattı.
15'ye yakın liseli söz aldılar ve bu konuda ne denli bilgili olduklarını gösterdiler.
Türkiye Kyoto'yu imzalamadığı için, korkunç ger-çek kendilerinden saklan-dığı için öfkeliydiler. Top-lumsal dönüşüm nasıl ger-çekleşecek, kitlelerin, mü-cadelenin gücüne güvenmeli miyiz?" diye tartışıyorlardı. 44 liseli ve 2 öğretmen toplantı sonunda KEG'e katıldı.
Toplantı sonrası sohbette liseli aktvistler seslerini duyurmalarına, birleşme-lerine destek olmamızı ve okullarını ziyaret etmemizi istediler.
KEG'in toplantılarını yaygınlaştırmak, aktivistleri birleştimek, liseli ve dershaneli öğrencilere destek olmak ve gerçekleri daha yüksek sesle söylemek zorundayız.
Umut burada işte.


İzmir 1 Mart eylemi
1 Mart akşamı Küresel Isınmaya karşı 5 dakikalık eylem yapıldı. Çeşitli yerlerde ışıklar 5 dakika süreyle kapatılırken İzmir'de Kent içi Ulaşımda Bisiklet Kullanımı Girişimi, İzmir Bisiklet Sevenler Derneği ve KEG ortak bir basın açıklaması yaptılar.
Cumhuriyet Meydanı’nda 50 kadar bisikletli ve KEG aktivisti katılımcıyla başlayan etkinlikte; Küresel ısınmanın önlenmesinde acil olarak sanayide ve ulaşımda fosil yakıtların kullanımına son verilmesi, kent içi ve kentler arası ulaşımda toplu taşımacılığın yaygınlaştırılması, bisiklet kullanımının özendirilmesi, kentlerde bisikletliler için yol, park ve benzeri planlamaların yapılması, özel taşıt kullanımının ise özendirilmemesi gerektiği, ABD, Avustralya ve Türkiye’nin derhal Kyoto anlaşmasını imzalaması gerektiğin,n vurgulandığı basın açıklaması okundu. Ardından bisikletli grup Gündoğdu meydanına doğru yola çıktı.


BAK'ın 17 Mart'a giderken örgütlediği toplantılardan 3'ü daha yapıldı.
İzmir'de Ege Üniversitesi’nde ve Yakın kitabevi'ndeki toplantılara toplam 60 kişi katıldı.
Akhisar'daki toplantıya 130 kişi katıldı. Roni Margulies'in konuşmacı olduğu, Hrant Dink cinayetinden, savaşı durdurmak için neler yapmalıyıza kadar canlı tartışmaların yapıldığı toplantılarda 17 Mart'ta İstanbul'a gelmek için ve BAK ile ilişki kurmak için onlarca telefon ve mail adresi toplandı.


Hrant anmasında binlerce insan
28 Şubat günü İstanbul’da, Hrant’ı anma gecesi düzenlendi. 1.600 kişilik salona yaklaşık 2.500 davetli girdi. Dışarıda ise yaklaşık 1.500 insan bir buçuk saat kadar sıra bekledi ve içeriye giremedi.
Binlerce insanın bu anma gecesine katılması gösteriyor ki meseleye ilgi hâlâ sıcak. Üstelik Hrant’ın yetimhanesine destek amacıyla yapılan gecenin ücreti de 20 TL idi ve içeri giremeyen kimse parasını geri istemeyerek duyarlılıklarını gösterdi.


BENCE BAŞKA BİR DÜNYADA
…Tanzanyalı bir işçi ile İsviçreli bir işçi arasında 215 kat ücret farkı olmayacak. Uluslararası Metal İşçileri Federasyonu 54 ülkede bir araştırma yapmış. Araştırma çalışılan süreye bağlı alım gücünü ölçüyor. Buna göre İsviçreli bir işçi bir otomobil alabilmek için üç ay çalışmak zorundayken, Tanzanyalı bir işçi tam 640 ay, yani 53 yıl çalışmak zorunda.
Alman bir işçi, her ne iş yapıyorsa onu 27 dakika yaptıktan sonra, çıkıp kasaptan bir kilo pirzola alıp afiyetle yiyebilir. Oysa bizim zavallı Tanzanyalı, o pirzolalar için 5.800 dk, yani yaklaşık 100 saat, yani ortalama işgününü sekiz saat olarak hesaplarsak, yaklaşık 13 gün çalışacak. O da eğer başka hiçbir harcama yapmadan parasını biriktirirse.
İki işçi ücreti arasındaki bu devasa farkı nasıl açıklayacağız? Örneğin, bir konserve fabrikasında Tanzanyalı da iki koluyla çalışıyor İsviçreli de. İkisinin de ürettiği değer aynı. Ama biri 1 birim ücret alırken aynı işi yapan diğeri 215 birim ücret alıyor.
Dünyanın zenginliği eşit dağılmıyor. Örneğin, dünyada üretilen toplam zenginliğin %54'ü ABD'ne akıyor. Geri kalanı ise 200 ülke paylaşıyor. Bunun içinden de 15-20 ülke büyük payı alıyor.
Yanlış anlaşılmasın: bu ülkeler büyük payları alıp elbette ülke içinde eşit olarak dağıtmıyor. Dünyanın en zengin ülkesi olan ABD'de 24 milyon insan evsiz. Ya da Türkiye'de bir kilo et için işçiler 3 saat çalışırken, TÜSİAD üyeleri hiç çalışmıyor.
Bence sosyalist toplumda, Bill Gates ile benim aramda, harcamamız gereken toplumsal emek açısından bir fark kalmayacağı için, ortalama ömrü bugün 45 sene olan Tanzanyalı kardeşimle serveti 45 milyar dolar olan Gates Efendi aynı fabrikada yarım saat çalışıp sonra birlikte balık tutmaya gidecekler.
Cengiz Alğan


sosyalist işçi
ne savunuyor?

Aşağıdan sosyalizm

-Kapitalist toplumda tüm zenginliklerin yaratıcısı işçi sınıfıdır. Yeni bir toplum, işçi sınıfının üretim araçlarına kolektif olarak el koyup üretimi ve dağıtımı kontrol etmesiyle mümkündür.
Reform değil, devrim
-İçinde yaşadığımız sistem reformlarla köklü bir şekilde değiştirilemez, düzeltilemez.
-Bu düzenin kurumları işçi sınıfı tarafından ele geçirilip kullanılamaz. Kapitalist devletin tüm kurumları işçi sınıfına karşı sermaye sahiplerini, egemen sınıfı korumak için oluşturulmuştur.
-İşçi sınıfına, işçi konseylerinin ve işçi milislerinin üzerinde yükselen tamamen farklı bir devlet gereklidir.
-Bu sistemi sadece işçi sınıfının yığınsal eylemi devirebilir.
-Sosyalizm için mücadele dünya çapında bir mücadelenin parçasıdır. Sosyalistler başka ülkelerin işçileri ile daima dayanışma içindedir.
-Sosyalistler kadınların tam bir sosyal, ekonomik ve politik eşitliğini savunur.
-Sosyalistler insanların cinsel tercihlerinden dolayı aşağılanmalarına ve baskı altına alınmalarına karşı çıkarlar.
Enternasyonalizm
-Sosyalistler, bir ülkenin işçilerinin diğer ülkelerin işçileri ile karşı karşıya gelmesine neden olan her şeye karşı çıkarlar.
-Sosyalistler ırkçılığa ve emperya-lizme karşıdırlar. Bütün halkların kendi kaderlerini tayin hakkını savunurlar.
-Sosyalistler bütün haklı ulusal kurtuluş hareketlerini desteklerler.
-Rusya deneyi göstermiştir ki, sosyalizm tek bir ülkede izole olarak yaşayamaz. Rusya, Çin, Doğu Avrupa ve Küba sosyalist değil, devlet kapita-listidir.
-Sosyalistler bu ülkelerde işçi sınıfının iktidardaki bürokratik egemen sınıfa karşı mücadelesini destekler.
Devrimci parti
-Sosyalizmin gerçekleşebilmesi için, işçi sınıfının en militan, en mücadeleci kesimi devrimci sosyalist bir partide örgütlenmelidir. Böylesi bir parti işçi sınıfının yığınsal örgütleri ve hareketi içindeki çalışma ile inşa edilebilir.
-Sosyalistler pratik içinde diğer işçilere reformizmin işçi sınıfının çıkarlarına aykırı olduğunu kanıtlamalıdır.
-Bu fikirlere katılan herkesi devrimci bir sosyalist işçi partisinin inşası çalışmasına omuz vermeye çağırıyoruz