Sosyalist İşçi 283 (19 Mayıs 2007)

 

Sayfa 11 :


Medikolar bizim
Medikoların tasfiyesi, GSS ve sağlık alanında neoliberal politikalara karşı KEG tarafından 12 Mayıs tarihinde Ankara'da bir miting düzenlendi.
Miting katılımcıları Sıhhiye Toros Sokak'ta toplandı. Saat: 13.00'ten itibaren mitingin yapılacağı Abdi İpekçi Parkı'na doğru yürüyüşe geçildi.
Çoğunluğu genç aktivistlerden oluşan kitle renkli bir görüntü oluşturmaktaydı. Ellerde KEG ve barış bayrakları taşınmaktaydı. Yol boyunca atılan sloganlar: "Medikolar bizim", "Al al al, çal çal çal AKP yasanı al başına çal", "Parasızlıktan ölmeyeceğim, medikomu vermeyeceğim", "Bush bir teröristtir, ya biz… biz antikapitalişstiz", "Dur de, dur de, ırkçılığa dur de", "Kapatılamaz, kapatılamaz sağlık ocağı kapatılamaz, kapatılsın kapatılsın ülkü ocağı kapatılsın", "Başka bir dünya mümkün", "Darbeye dur de" biçimindeydi.
Abdi İpekçi Parkı'na gelen kitlenin çoşkusu iyice artmıştı. Alanda kurulmuş olan platformda önce liseliler, sonra üniversiteliler adına birer temsilci konuşma yaptı. Daha Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi üyesi Erkan Ka-paklı söz aldı. Kapaklı "Ge-nel Sağlık Sigortası çalışmasının 1963'ten bu yana Türkiye'nin gündeminde tartışıldığını" belirtti ve "Toplumsal muhalefet ne-deniyle bugüne kadar çı-kartılamadığını" vurguladı.
Konuşmaların bütün ortak noktası medikoların tasfiyesinin sağlıkta uygulanan neoliberal politikalardan bağımsız olmadığı altı çizildi ve bugün darbeye, savaşa, özelleştirmeye, milliyetçiliğe, ırkçılığa, cinsiyetçiliğe ve homofobiye karşı olmanın birbirinden ayrılmaz bir bütün oluşturduğunun üzerinde duruldu.. Yine konuşmalardan dikkat çekilen bir nokta da sağlığın piyasa koşullarına bırakılmasının sadece AKP hükümetinin bir uygulaması olmadığı ve 22 Temmuz seçimleri sonrasında iş başına gelecek hükümetin bu politikayı sürdüreceği olgusuydu.
Bu nedenle genç aktivistlerden tıpkı 12 Mayıs öncesi sürecin örgütlenmesinde olduğu gibi bundan sonraki süreçte de kampüslerde, fakültelerde, okullarda kampanyalara devam etmeleri ve sonbaharda yapılacak olan daha büyük etkinlik için hazırlıklar yapmaları istendi. Mitingten sonra nükleer santrallere karşı yapılacak basın açıklamasına da katılımcı kitle davet edildi.
Konuşmalardan sonra Grup Şarap bir konser verdi. Etkinlik sırasında miting alanından geçen insanların zaman zaman durup mitingi ilgiyle izlediği gözlendi.
12 Mayıs mitingi nitelik açısından oldukça başarılı olduğu söylenebilir. Öğrenci gençliğin medikoların tasfiyesine karşı duyarlılığının arttırılması ve bu duyarlılığın sağlıkta uygulanan özelleştirme politikasına karşı tepkiyle birleştirilmesi ve bu hareketin sokakta ve her alanda Ekim ayında yapılacak olan büyük miting başta olmak üzere bundan sonraki aşaması açısından önemli bir adımdı.


DurDe sempozyumu sürüyor
Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe Girişimi'nin düzenlediği, 'Irkçılık ve Milliyetçilik (ile) Nereye Sempozyumu' 14-15 Mayıs'da Ankara SBF’de yapıldı.
Yüzlerce kişinin izlediği sempozyumun açılış oturumunu yöneten Tanıl Bora, milliyetçiliğin sosyal sorunları etnikleştirdiğine dikkat çekti ve bu kodlamayı tersine çevirerek, siyaset alanının genişletil-mesi gerektiğini söyledi.
Prof.Dr. Baskın Oran ve Prof. Dr. Mithat Sancar da milliyetçiliği, ülkemizdeki politik durum bağlamında analiz ettikleri konuşmalarında, demokratik çoğulculuğu koşulsuz desteklemenin ve ırkçılığa ve milliyetçiliğe dur demenin önemini vurguladılar. Amargi'den Fatma Nevin Vargün, ayrımcılık konusunda herkesin kendisine ayna tutması gerektiğini ifade etti.
Konusu, 'Milliyetçilik Cinsiyetler(l)e Ne Yapar?' olan ikinci oturumun konuşmacıları vicdani redci Mehmet Tahran, Prof. Dr Gülay Toksöz ve Dr. Handan Çağlayan milliyetçilik ve militarizmle, cinsiyetçilik ve homofobi ilişkisini tartıştılar. İzleyiciler arasında yer alan İsmail Beşikçi de, DurDe Girişimi'nin çağrıcılarına katıldı. Sempozyum boyunca pek çok izleyicinin iletişim bilgileri alındı. Halen devam eden sempozyumdaki sunum ve tartışmaların geniş bir özetini bir dahaki Sosyalist İşçi'de okuyabilirsiniz.


Nükleer santrallere geçit yok
Hükümetin son dönemde siyasi gündemde yaşanan toz duman arasında alelacele Meclis'ten geçirdiği nükleer santrallerin kurulmasına olanak veren Yasaya karşı KEG bir basın açıklaması yaptı.
Medikomu Vermiyorum mitingi ardından kitle Yüksel Caddesi'ne geçti ve 16.30'da İnsan Hakları Anıtı önünde toplandı.
Açıklamayı KEG adına Canan Şahin yaptı. Açıklamada "Meclis'in küresel şirketlerin isteğini yaptığı, halka ihanet ettiği" belirtildi. "Sinop'ta ve Akkuyu'da kurulacak santrallerin sadece bu iki bölgeyi değil, hepimizi ilgilendirdiği, nükleer enerjinin temiz olmadığı, nükleer kazalarda yüzlerce insanın kanser vakalarına yakalandığı, normal çalışan bir santralin bile radyasyon yaydığı" vurgulandı. "Nükleer santrallerin enerji krizine de çözüm olmadığı, büyük maliyetlere karşın çok az miktarda enerji sağlanabildiği" ileri sürüldü ve "Atıkların saklanması konusunda da sorunların yaşandığının ve 10 bin yıl boyunca atıkların etkisinin sürdüğünün" altı çizildi. "Nükleer santrallerin insanlık için tehdit oluşturduğu, kâr için insan hayatının hiçe sayılamayacağı" hatırlatıldı. Ayrıca Hükümetten nükleer enerji ve fosil yakıtlar yerine daha ucuz ve çevre dostu olan yenilenebilir enerjilere yatırım yapması talep edilirken, tüm duyarlı insanlar nükleer santrallere karşı mücadeleye çağrıldı.

sosyalist işçi
ne savunuyor?

Aşağıdan sosyalizm

-Kapitalist toplumda tüm zenginliklerin yaratıcısı işçi sınıfıdır. Yeni bir toplum, işçi sınıfının üretim araçlarına kolektif olarak el koyup üretimi ve dağıtımı kontrol etmesiyle mümkündür.
Reform değil, devrim
-İçinde yaşadığımız sistem reformlarla köklü bir şekilde değiştirilemez, düzeltilemez.
-Bu düzenin kurumları işçi sınıfı tarafından ele geçirilip kullanılamaz. Kapitalist devletin tüm kurumları işçi sınıfına karşı sermaye sahiplerini, egemen sınıfı korumak için oluşturulmuştur.
-İşçi sınıfına, işçi konseylerinin ve işçi milislerinin üzerinde yükselen tamamen farklı bir devlet gereklidir.
-Bu sistemi sadece işçi sınıfının yığınsal eylemi devirebilir.
-Sosyalizm için mücadele dünya çapında bir mücadelenin parçasıdır. Sosyalistler başka ülkelerin işçileri ile daima dayanışma içindedir.
-Sosyalistler kadınların tam bir sosyal, ekonomik ve politik eşitliğini savunur.
-Sosyalistler insanların cinsel tercihlerinden dolayı aşağılanmalarına ve baskı altına alınmalarına karşı çıkarlar.
Enternasyonalizm
-Sosyalistler, bir ülkenin işçilerinin diğer ülkelerin işçileri ile karşı karşıya gelmesine neden olan her şeye karşı çıkarlar.
-Sosyalistler ırkçılığa ve emperya-lizme karşıdırlar. Bütün halkların kendi kaderlerini tayin hakkını savunurlar.
-Sosyalistler bütün haklı ulusal kurtuluş hareketlerini desteklerler.
-Rusya deneyi göstermiştir ki, sosyalizm tek bir ülkede izole olarak yaşayamaz. Rusya, Çin, Doğu Avrupa ve Küba sosyalist değil, devlet kapita-listidir.
-Sosyalistler bu ülkelerde işçi sınıfının iktidardaki bürokratik egemen sınıfa karşı mücadelesini destekler.
Devrimci parti
-Sosyalizmin gerçekleşebilmesi için, işçi sınıfının en militan, en mücadeleci kesimi devrimci sosyalist bir partide örgütlenmelidir. Böylesi bir parti işçi sınıfının yığınsal örgütleri ve hareketi içindeki çalışma ile inşa edilebilir.
-Sosyalistler pratik içinde diğer işçilere reformizmin işçi sınıfının çıkarlarına aykırı olduğunu kanıtlamalıdır.
-Bu fikirlere katılan herkesi devrimci bir sosyalist işçi partisinin inşası çalışmasına omuz vermeye çağırıyoruz