Sosyalist İşçi 290 (14 Temmuz 2007)

 

Sayfa 2 :


Sağlıkta dehşet veren uygulamalar
Hayatlarımız tehlikede

Sağlık hizmetlerini özel hastanelerden satın almaya zorlayan uygulamalar insan hayatını tehdit edi- yor. Doktorlar ve sağlık çalışanları uygulamalara tepkili. İsimlerini açıklamak istemeyen doktorların anlatıkları dehşet verici:
SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı'na bağlı hastalar, özel hastanelerde en kalitesiz malzemelerle ameliyat ediliyor. Tek kullanımlık malzemeleri, aynı kan grubundaki birkaç hastada tekrar tekrar kullanıyor. Böylece az ve ucuz malzemeyle çok sayıda hasta ameliyat edilerek 'sürümden' kazanılıyor.
Kalitesiz malzeme ve tekrar tekrar kullanım sonucu daha fazla kâr elde ediliyor.
Ameliyathanelerdeki durum ise vahim. İstanbul'daki yaklaşık 26 kalp-damar cerrahisi merkezinin en az 20'sinin ruhsatının uluslararası standartlara uymadıkları için iptal edilmesi gerektiği söyleniyor. Özel hastanelerde her şeye göz yumuluyor, ne cihazlara ne odalara ne de tuvaletlere bakılıyori denetim yok.
Sağlığa ayrılan yüzde 5'lik bütçenin yüzde 80'i ilaçlara gidiyor. İlaç şirketleri, satış başına doktorlara prim veriyor. Aynı içerikte ve düşük fiyatta olan ilaçlar yerine en pahalısı yazılıyor. Dev şirketlerin yasadışı kazancının önü açılıyor.


Yeşiller Bursa adayı gazetemizin sorularını yanıtladı

Av. Neriman Gül EREN Yeşiller Bursa Adayı
Kâr merkezli politikalardan vaz geçmek gerekir

Seçim kampanyasının önündeki engellerden biri aşırı sıcaklar gibi görünüyor. Kuraklık, çölleşme ve tarımsal ürünlerde gerileme 2007'yi belirleyecek, küresel ısınmaya karşı mücadele önerileriniz nelerdir?

Küresel ısınma, kuraklık, çölleşme ve tarımsal ürünlerdeki azalma küresel iklim değişikliğinin öngörü olmaktan çıkıp , yaşanmaya başla-yan gerçekliklerdir.
İkim değişikliğinin insan eliyle yaratılan en ciddi ekolojik felaketlerden biri olduğu, nedeninin de endüstriyel sistemin ve petrol uygarlığının bir yan ürünü olan karbondioksitin atmosfere salınma düzeyinin artması olduğundan artık kimse kuşku duymuyor…
Yeşiller hareketi 2004 yılında yayınlanan 3 Ekoloji Der-gisinin 3. sayısında Küresel Isınma Dosyasını açmış, 2005 de Wolfgang Sachs'ın konuşmacı olarak katıldığı İklim Değişikliği Konferansını düzenlemiş, AvrupaYeşilleri İklim Değişikliği Kampanyasını eş zamanlı olarak Türkiye'ye taşımış, 3 Aralık 2005 de Küresel Eylem Günü etkinliklerine katılarak destek vermiş,
Şubat-Nisan 2007 de Türkiye Kyoto'yu İmzala kampanyası çerçevesinde 180 bin imza toplayarak gereğinin yapılması talebiyle TBMM ye teslim etmiştir.
Yapılması gereken şeylerin başında, Türkiye'nin atmosfere saldığı CO2 oranını azaltması gerektiğinin kabulü ile azaltmak için çalışacağı taahhüdünü içeren Kyoto Protoko-lünü imzalaması, ardından bu protokole bağlı kalarak sera gazı emisyonlarını azaltması, enerjinin verimli kullanılması ve tasarrufu, elektrik enerjisinin rüzgar güneş gibi temiz enerji kaynaklarından sağlanması, temiz enerji teknolojileri teşvik edilmeli, ulaşımda motorlu taşıtlara dayanmayan ve toplu taşımacılığın desteklenmesi,
Daha az otomobil , daha az uçak kullanımı ile alternatif ulaşım ağlarının sağlanması, Orman alanlarının korunması ve genişletilmesi yönünde genel politikalara etki edilmesi gerekmektedir…
Bu politikaların yansıtılması için de yeşil düşüncenin milletvekilleri aracılığıyla mecliste ifade edilmesine gerek vardır…
Bilindiği gibi iklim değişikliğinin sorumlusu küresel şirketler. Şirket egemenliğine,özelleştirmelere ve yeni-liberal ekonomik politikalara bakışınız nedir?
Ekolojik dengenin korunması gereği ortada iken, ya-şadığımız gezegende hiçbir şeyin sınırsız olmadığı ve halkalardan birin kırılması halin-de sistemin domino taşları gibi birbirini takip ederek bo-zulacağı gerçeği, küresel şirketlerle büyük kapitalist dev-letlerin ve kardan başka bir güdüsü olmayan sistemin bu-nun sorumlusu olduğu gerçe-ği gün gibi ortada iken yeşil-ler bu sistemin karşısındadır. Kâr merkezli, doğal kaynak-ların aşırı tüketilmesi ve tahri-bine dayalı politikalardan vazgeçmek, küçük ama doğa-ya zarar vermeyecek, bulunduğu yerde tüketilecek kadar üretilecek yerel ve küçük sistemlerin desteklenmesini, yatırımlarda devasa ölçekleri terk etmeyi savunur…
Seçim darbe koşullarında gerçekleşecek, e-muhtıralarla siyasal ortam geriliyor,darbe tehditlerini ve e-muhtıraları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye'de özgür yaşamın kurulmasını engelleyen müdahaleler gerginlikler, baskı ve yıldıra politikaları sorunlarımızı üzerini örtüyor… Adil bir gelecek için gerçek demokrasi, sivil toplum ve özgürlüğü savunuyoruz… Sosyal hakların yok edildiği toplumun yoksullaştırılarak etkisiz hale getirildiği bu düzenden sıyrılarak Türkiye'nin gerçek gündemini, gerçek sesleri ve gerçek sorunları meclise taşımak gerekiyor…
Dünyada savaşa, yeni-liberalizme, küresel ısınmaya, cinsel ayrımcılığa, nükleere karşı yeni bir hareket doğuyor, bu hareket antikapitalist kam- panyalarla kendini ifade edi- yor. Yeni hareketi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tüm bu söylediklerinizle yeşiller yan yana duruyor… Bu bahsettiğiniz tüm duyarlılıkların tek tek ya da bir bütün olarak hayata geçirilmesi yeşillerin politik taleplerinden yalnızca bir kaçıdır ve yeşiller bu mücadeleyi politik olarak yapmaktadır. Yeşillerin amacı Türkiye'nin genel politikalarını bu yönde etkilemektir.
Yeşillerin iki bağımsız kadın adayları gittikler her yere, her türlü ayrımcılığa, yok sayılmaya, dışlanmaya, doğanın tüketilmesi ve yok edilmesine, yoksulaştırmaya, savaşa ve şiddetin her türüne, küresel ısınmaya, kuraklık ve susuzluğa, kadınların ezildiği ve şiddete maruz kaldığı ve sömürüldüğü ve yok sayıldığı mevcut düzene karşı, karşı olan herkesin sözlerini, seslerini ve haklarını gittikleri her yere taşıyacaklardır...

Röportajı gazetemiz adına Gülay Yaşar ve Meltem Oral gerçekleştirdi.



Sigortasız işçiler
ATO (Ankara Ticaret Odası)" Kayıt Dışı 2007 Raporu"nu açıkladı: Türkiye'de 10,9 milyon kişi sigortasız.
Rakamı doğru okudu-nuz. Yaklaşık 11 milyon işçimiz sigortasız çalışıyormuş.
ATO, işin kendini rahatsız eden bölümüyle ilgilenmiş, demiş ki, "sırf bu nedenle vergi ve primler birlikte hesaplan-dığında 2007 yılında 51 milyar YTL kayboluyor"
Bir sürü hesap kitap bilen adamları ellerinin altında bulunduğuna gö-re, eminim hesaplamala-rını doğru yapmışlardır.
Sakın yanlış anlamayın, işin bu yanı elbet beni de ilgilendiriyor. Yani bu kadar büyük para, yol, su, hastane, okul vb olarak hepimizin hizmetine sunulsa elbette çok iyi olur.
Ama aynı haberde, birçok ülke nüfusundan daha fazla olan ülkemizin sigortasız işçilerinin doğrudan mağduriyetleri üzerine tek satır yok…
Düşünsenize, bu kadar insanın doğrudan sosyal güvenliği yok. Bu kadar insanın emeklilik primleri ödenmiyor. Çalıştıkları işyerlerinde yok kabul edildiklerinden, sendika gibi hakları zaten bahis konusu değil.
Eminim bunların çoğu, genç ve çocuk işçilerdir. Cinsiyetleri muhteliftir, ama kadınların bayağı bir yekün tuttuğunu sa-nıyorum. Bir de topraklarından koparılmıs Kürtlerin
Tüm bunların ne AKP ne de CHP nin seçim propagandasının kapsama alanına girmeyeceği açık.
Ama bağımsız sol adaylarımız bu konuya özellikle duyarlı olmalıdır.


Petkim için mücadele ve ırkçılık
Petkim’in özelleştiril- mesinin ardından başta MHP ve CHP olmak üzere ırkçılar ve milliyetçiler, Petkim’i alan ortaklık içindeki Ermenilerden yola çıkarak saldırıya geçti. Petkim’i alan ortaklık içinde Ermeniler olmasını eleştirmek tam anlamı ile Ermeni düşmanlığıdır ve bu nedenle de ırkçılıktır.
MHP’ye yakın gazetelerin, bazı CHP yöneticilerinin Cumhuriyet gazetesi ile birlikte Ermeni düşmanlığı, bilindik bir şey.
Ancak onlarla birlikte Petrol-İş yönetimi de Danıştay’a yaptığı yürütmeyi durdurma başvurusunda Petkim’i alan şirketin patronları arasında bir Ermeni’nin olmasını özel olarak belirtmektedir.
Bugüne kadar özelleştirmelere karşı önemli bir mücadele geleneğini temsil eden Petrol-İş yöneticileri bu başvurularıyla birlikte ne yazık ki ırkçıların yanına düşmüşlerdir.


Irkçı rektör
İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu yaptığı bir konuşmada “Ne mutlu Türküm demekten onur duyanlarla” kendilerine “Türkiyeliyim” diyenlerin savaşması gerektiğini anlattı. Hilmioğlu “Türkiyeliyim” diyenleri ya da “Ne mutlu Türküm” demeyenleri düşman ilan ediyor. Aynen Genel Kurmay Başkanlığı gibi.
Rektör Hilmioğlu bu ifadeleri ile bir yandan düşmanlığı körüklerken diğer yandan da şiddete çağırmakta, ırkçıları kışkırtmaktadır.
İnönü Üniversitesi’nin ırkçı rektörü Ankara’da cumhuriyet mitingine katılım için sınavları ertelemiş ve öğrenciler için parasız yolcu taşı- yacak 20 otobüs kiralamıştı.


Ücretsiz muayene yalanı
Ankara Tabip Odası (ATO) Başkanı Önder Okay, sağlık ocaklarındaki muayeneler için ücret ödendiğini belirterek, "Sağlık ocaklarında muayene ücreti alınmıyor demek halkı kandırmaktır" dedi.
Sağlık Bakanlığı, "1 Temmuz'dan itibaren sağlık ocaklarında muayeneler ücretsiz" demişti.
Sağlık ocaklarında muayene için para alınmıyor, ancak muayene ücreti reçeteye yazılıyor ve tahsilatı eczacılar yapıyor.


Çocukları bağımlı yapıyor
AFRİKA ülkesi Nijerya'da 4 ayrı eyalet, İngiliz tütün devi British American Tobacco ve Philip Morris'e, ülkedeki çocuklara bedava sigara dağıtarak bağımlı yaptığı gerekçesiyle 38.6 milyar dolarlık dava açtı.
Davacılar, 'Batı'da sigara satışları giderek düştüğü için BAT ve Philip Morris International, çeşitli pop konserleri ve sportif organizasyonlar düzenleyip, burada bedava sigara dağıttığı ve çocukları ve gençleri sigaraya alıştırdıklarını' söylüyor.


Ayrımcılık her yerde
Çingeneysen restorana giremezsin!
İzmir Çağdaş Romanlar Derneği üyesi bir grup, gittiklere restorana sokulmadı. Sadece kendilerinden üyelik kartı istendi, tabi böyle bir kart ve uygulama yoktu. Mağdurlar ayrımcılığa uğradıkları gerekçesiyle savcılığa suç duyurusunda bulundu. Restoran sahipleri ise "kılık kıyafetleri de görgü kurallarına uymuyordu, Herkese hizmet vermek zorunda da değiliz" diyerek yaptıkları ayrımcılığı savundu.


Barış Akarsu yaşamını yitirdi!
Çok üzgünüz. Arkadaşımız, kardeşimiz, sanatçı aktivist Barış Akarsu geçirdiği ağır trafik kazasının ardından beş gündür verdiği yaşam mücadelesini kaybetti.
Tüm barış severlerin, tüm savaş karşıtlarının başı sağolsun.
Anısı hep bizimle yaşayacak.