Sosyalist İşçi 290 (14 Temmuz 2007)

 

Sayfa 3 :


BAŞYAZI
Sendikalar KESK artık üçüncü
Çalışma Bakanlığı’nın yayınlladığı sayılara göre KESK, artık 3. kamu işçileri konfederasyonu durumunda. Toplu iş görüşmeleri başladığından bu yana üye sayısı açısından sürekli gerileyen KESK geçtiğimiz dönemde 2 bin 349 azalmış.
KESK üye sayısı azalırken Memur Sen 45 bin 874, Türk Kamu Sen ise 23 bin 398 üye kazanmış. Yani diğer iki konfederasyon kamu emekçilerinin örgütlenme oranını arttırırken, KESK üye kaybetmiş.
KESK’in bu gerilemesi eğer ciddi önlemler alınmazsa önümüzdeki dönemde açık ki daha da hızlanacak.
Bu durumun hesabını görmek lazım. Bugüne kadar KESK yönetiminde bulunmuş olanlar, siyasetleri ve çoğu zaman en keskin sol retoriklerle KESK içinde muhalefet eden çeşitli sol örgütler bu gerilemenin ve muhtemel bir çöküşün hesabını vermek zorundadır.
Sendikaları sendika olmaktan çıkarıp siyasal örgütlenmeye çevirmeye çalışan, sendikaları hak kazanmak için mücadele eden örgütler olmaktan çıkarıp protestocu örgütlere çeviren politik eği-limler KESK’de yenilgiye uğratılmadıkça, KESK’de yöneticilerin sultası yıkılmadıkça, KESK demokratik bir yapıya sahip olmadıkça, yöneticiler bütün üyelerin oylarıyla seçilmedikçe KESK’in gerilemesi durdurulamaz.
Bu arada hemen belirtmek gerekir: Kamu emekçileri sendikaları kamuda çalışan emekçilerin sadece yaklaşık yarısını örgütlemiş durumda. Yani doğru bir örgütlenme ve mücadele anlayışı ile KESK daha 800 bin emekçiyi daha örgütleyebilir. Bu mümkün!


Basın
Gazetecilerin örgütlenmesinin önemi
Bir süredir basında büyük bir işten çıkarma dalgası yaşanıyor. Sabah’ta başlayan süreç şimdi Doğan grubu gazetelerinde devam ediyor.
Bu kez basın emekçileri direnmeye çalışıyor. Ama ne yazık kiörgütsüzler. Sendikaları yok. Bu nedenle güçlü bir biçimde direnemiyorlar v e bu nedenle kolayca kapının önüne konuyorlar.
Basın toplumun yaşamında önemli bir yere sahip. Bütün haberleri ondan öğreniyoruz ya da o anlatmadığı için çğrenemiyoruz. O nasıl anlatırsa öyle öğreniyoruz.
Cumhuriyet mitingine 2 milyon kişi derlerse öyle biliyoruz. AKP mitingine 25 bin kişiderlerse gene öyle biliyoruz.
Ekonomi iyi gidiyor derlerse b,zde öyle düşünüyoruz. Onların söylediği sık sık bizim yaşadığımız gerçekliğeuymuyor ama gerçeği de tam öğrenemiyoruz.
Basın emekçilerinin örgütlü olması dolayısıyla işgüvenliğine sahip olmaları toplumun bütününü çok yakından ilgilendiriyor
Örgütlü gazeteciler iş güvenliğine sahiptir ve bu nedenle mesleklerini patgronlarının ve genel yayın müdürlerinin baskısı olmadan yapabilirler.
Bu nedenle basın emekçilerinin örgütlenme çabalarına bütün gücümüzle destek veriyoruz.


Oylar neden
Baskın, Ufuk ve ÖDP’ye?
DSİP bu seçimlerde İstanbul’da Baskın Oran ve Ufuk Uras’ı destekliyor. Geri kalan bölgelerde ise ÖDP’yi destekliyor. DSİP, Kürt bölgelerinde ise DTP’yi destekliyor, ama Türk bölgelerinde DTP’nin “Bin Umut Adayları”nı ya da ortaya çıkan başka “sol adayları” desteklemiyor.
DSİP’in bu tutumu herşeyden önce geleceğe dönük bir tutum. Baskın Oran ve Ufuk Uras kampanyalarının etrafında yeni bir hareket şekilleniyor. Yeni aktivistler bu iki adayın ve özellikle de Baskın Oran’ın kampanyasına katılıyor. Bu aktivistler içinde olduğumuz sürecin 22 Temmuz’da bitmeyeceğini ve hatta belki de tam 23 Temmuz’da başlayacağını düşünüyor. DSİP’de aynı şekilde düşünüyor.
Baskın Oran ve Ufuk Uras kampanyaları dışında ki “bağımsız aday” kampan- yaları bu iki adayın kampan- yalarından farklı. Diğer adayların etrafındaki destekçiler yeni bir hareketin aktivistleri değil eski, bildiğimiz sol örgütlenmelerin çok sınırlı bir kesiminin üyeleri ya da destekçileri.
Ufuk Uras ve Baskın Oran dışındaki bağımsız adaylar içinde en bilineni EMEP’in eski Genel Başkanı Levent Tüzel.
Levent Tüzel’in kampanyası sadece EMEPliler ve kısmen DTPliler tarafından sürdürülmektedir. Bizim yıllardır yan yana kampanya yaptığımız aktivistlerin Ufuk Uras ve Baskın Oran dışında yan yana yürüyebilecekleri, politik olarak anlaştıkları bağımsız adaylar yok!
Siyasi partiler içinde ise ÖDP bizim 2000 yılından beri kampanyalar yaptığımız konularda bir dizi eksikliğine rağmen bize en yakın olan siyasi partidir.
Biz, Küresel BAK’ta, BarışaRock’da ÖDP üyeleri ile birlikte yıllardır yanyana çalışıyoruz. Sayısız savaş karşıtı gösteride yan yana olduk. Levent Tüzel ve diğer Bin Umut Adayları ile böyle birsüreç yaşamadığımız gibi çok sık karşı karşıya geldik.
İşte bu nedenle İstanbul ve Kürt illeri dışında ÖDP’ye oy çağrısı yapıyoruz.
Seçimler için bütün olanaklarımızla çalışıyoruz. Baskın ve Ufuk’un seçilmesi ya da hatırı sayılır oylar almaları son derece önemli. Bunu şimdiden sağladık. Baskın Oran’ın internet sitesine 1.5 milyon kişi ziyaret etmiş. Bundan sonra seçilip seçilmemesi önemli mi? Açık ki bu 1.5 milyon kişinin önemli bir kısmı ile seçimlerden sonra birlikte yürüyeceğiz.
Baskın Oran ve Ufuk Uras kampanyalarının etkisi sadece aday oldukları İstanbul’un 1 ve 2 nolu bölgeleri ile sınırlı değil. Onlar bütün Türkiye’yi etkiliyorlar. İşte bu nedenle onları destekli- yoruz, ama Bin Umut adaylarını desteklemiyoruz.
Kimi şaşkınlar ise Baskın Oran’ın yanı sıra Bin Umut Kampanyası’nın Baskın Oran’ı desteklediğini açıklamasından sonra ilan ettiği Doğan Erbaş’ı da desteklediklerini ifade ediyorlar. Böyle bir tutum ciddiye alınamaz. Bir insanın bir oyu var ve bu oyu İstanbul 2. Bölgede ya Baskın Oran’a ya da Doğan Erbaş’a verecek. İkisine birden oy vermek mümkün değil.
Baskın Oran ve Doğan Erbaş’ı aynı anda destekleyenler bir yandan Baskın Oran kampanyasının ortaya çıkardığı muazzam potansiyeli görüyorlar ve çıkarcı bir biçimde bundan kopmamak gerektiğini düşünüyorlar, diğer yandan da DTP’nin ülke çapındaki yüzde 6 oyundan kopamı- yorlar.
Oysa bugün gerekli olan yeni bir solun inşasıdır. Bu seçimlerde Baskın Oran ve Ufuk Uras kampanyaları bize bu olanağı vermektedir. Yeni bir sol gelecek seçimlerde farklı temellerde Kürt hareketi ile yanyana gelebilir. O vakit taktiğin baraj nedeniyle bağımsız adaylar olması gerekmeyebilir.
Doğan TARKAN


İçimize kurt düştü
TKP ve Yurtsever Cep-he’nin internet üzerindeki yayın organı Sol’da çıkan “Beşinci Kol” başlıklı ve Orhan Aydın imzalı bir yazı bu milliyetçi çevrenin Baskın Oran kampanyasına öfkesini bir kere daha dile getirdi.
Orhan Aydın adlı yazar Baskın Oran kamanyasının nereden para bulduğunu soruyor ve cevabı yapıştırıyor: Soros.
Bu milliyetçi yazara göre Baskın Oran kampanyasının sayısız seçim bürosu varmış, hepsinin içinde bilgisayar varmış ve sokaktabildiridağıtan gençler para alıyorlarmış.
Sosyalist İşçi gazetesi ve DSİP olarak Baskın Oran’ı desteklediğimizi hiç gizlemedik; biz bildiri dağıtıyoruz. Afiş asıyoruz. Toplantılar düzenliyoruz. Rozet mozet satıyoruz. Şimdi öğrendik ki aslında bu işleri yapmak için Baskın Oran para veriyormuş. Milliyetçi Sol’u okuyunca doğrusu içerledik. Biz troçkistler her yerde kazık yiyiyoruz! Bize niye para verilmiyor? Şimdi bunu öğrenmek istiyoruz.
Bir de Baskın hoca kampan-yanın açılış toplantısında “birileri bize bedavaya yer verdi” demişti, meğerse o bedavaya yer verenler de Sorosçularmış! Şu Sorosçular bir de bize yer verseler! Ger-çekten çok ihtiyacımız var.
Arkadaşlar aralarında para toplayarak bir-iki büro açtılar. Meğerse aslında bizim arkadaşlar da büyük bir oyunun parçasıymış. Meğerse o büroların paralarını da hep Sorosçular ödemiş. Peki biz kime para verdik?
Bütün bunları bize anlattığı için şu Orhan Aydın’a teşek-kür borçluyuz. Adam milli-yetçi filan ama gerçekleri de söylüyor. İşte biz troçkistler bile gerçekleri bu milliyetçiden öğrenmek zorunda kaldık.
Ama şimdi bizi bir telaş daha kapladı. Öyle ya biz Ufuk Uras’ı da destekliyoruz. Onun seçim bürosu sayısı daha çok. Seçim malzemesi de daha çok. Acaba?
Ufuk Uras da milliyetçiliğe ve ırkçılığa karşı. Üstelik Baskın Hoca ile birlikte Hrant’ı öldürenlerin mahkemesine geldi. Sakın?
Evet, şimdi çok telaşlıyız. Şu Orhan Aydın bir zahmet Ufuk Uras’ın arkasındaki güçleri de açıklasa da öğrensek.
Baskın Oran bizi nasıl kandırdıysa belki Ufuk Uras’da bizi kandırıyordur. Artık çok kuşkucuyuz. Herkesten kuşkulanmak gerekir. Baksanıza biz parasız bildiri dağıtırken, stand açarken, yürüyüş yaparken birileri ortalarda ellerinde para demetleri ile dolaşıyorlar ve para dağıtıyorlar.
Bir de öğrendik ki bu milliyetçi yazar aynı zamanda Yurtsever Cephe’nin İstanbul 2. Bölge milletvekili adayıy-mış. Yani Baskın Oran’ın karşısında rakip.
Acaba onun kampanyası nasıl gidiyor diye merak ettik. Orada Yurtsever adlı gazeteyi satanlara para verilmiyor mu? Üstelik onların üzerinde üniforma gibi önlükler var. Acaba o önlüklerin parasını kim veriyor? Afişlerin parası nereden? Bunlar orduyu da seviyor! Herhalde çeşitli milliyetçi kişilerin ve kurumların desteği ile oluyordur bütün bu işler. Ama biz gene de merak ediyoruz. Kim bu kişiler ve kurumlar! Orhan Aydın bunları da açıklasın!
Yusuf BULUT