Sosyalist İşçi 294 (18 Ağustos 2007)

 

Sayfa 1 :


Ankara susuzluktan kırılıyor
BU ADAMI DURDURALIM
Zehirli suyu
içiremezler
Küresel ısınma sonucu dünyadaki temiz su kaynakları hızla azalı- yor. Dünyanın bazı yerlerinde yağış görülmü- yor, bazı bölgelerinde seller var.
Kuraklık yaygınlaşıyor. 1880’den bu yana dünyanın en sıcak yazında Türkiye’de de su buharlaşıyor.
Ancak Ankara’da olanların sorumlusu Melih Gökçek’tir. Hem özel taşımacılığı ve kirli enerji politikalarını savunarak küresel ısınmayı körüklediği için hem de geliyorum diyen susuz- luğa karşı hiçbir önlem almadığından.
Ankara halkı günlerdir susuz. 25 yıl boyunca elden geçirilmemiş ana su boruları patladı ve tonlarca temiz su sokağa döküldü. Bu susuzlukta kimi bölgeleri seller bastı.
Görüldü ki artan belediye gelirlerine rağmen şehrin alt yapısına hiçbir yatırım yapılmamış.
Melih Gökçek, belediye hizmetlerini özelleştirdi, şehri büyük şirketlerin çıkarları doğrultusunda yönetti.
Ankara’da barajlardaki su hızla bitiyor. Gökçek’in çözümü ise sorun kadar ölümcül: Kızılırmak suyu.
Lağım ve sanayi atıklarıyla karışmış, insan sağlığına uygun olmayan zehirli Kızılırmak suyu 250 milyon dolara getirilecek.
Sarılık ve tifo başta olmak üzere salgın hastalık tehlikesi şimdiden kapıdayken bu zehirli su Ankaralıların hayatını tehdit edecek.
Ankara’yı susuz bırakan Gökçek, bu suyu Ankaralılara içiremez.
Derhal istifa etmeli ve Ankaralıların yakasından düşmelidir.


Cumhurbaşkanını kim belirleyecek?
1. Azınlık
2. Çoğunluk
3. Ordu
Seçimler bitti, azınlığın çoğunluk üzerindeki tehditleri bitmedi.
Generaller, MHP’liler ve DSP’liler tehdit yağdırmaya devam ediyorlar. Bu ülkede yaşayanların çoğunluğunun iradesine bu azınlık aldırmıyor.
Giderek küçülen güçleri ile çoğunluğu baskı altına almaya çalışıyorlar.
Bütün bu tehditlere rağmen AKP’nin adayı Abdullah Gül’ün seçilmesi büyük olasılık. Eşi türbanlı bir cumhurbaşkanı işe başlayacak. Azınlığın nasıl tepki vereceğini göreceğiz.
Oysa asıl sorun Abdullah Gül’ün eşinin türbanı değil. Gül’ün şeriatçı olmadığı açık. Onun asıl özelliği partisi gibi yeni liberalizmi savunuyor olması.
Bundan sonra parlamento ve cumhurbaşkanı uyum içinde yeni liberal politikaları hayata geçirecekler. Süreç hızlanacak.
Asıl karşı çıkılması gereken nokta burası. Oysa muhalefetin kendisi de yeni liberal politikaları savunduğu için AKP’nin ve Abdullah Gül’ün yeni liberalliği söz konusu edilmiyor.
AKP’ye gerçek muhalefet yeni liberal politikalara direniş çevresinde örgütlenmek zorunda. Ancak o takdirde AKP’nin yüzde 47’lik desteği bozulabilir, AKP’ye oy veren emekçi-ler yeniden sol politikalara kazanılabilir.


savaşa, küresel ısınmaya, ırkçılığa karşı
BarışaRock
24-25-26
Ağustos istanbul Mehmet Akif Ersoy piknik alanı


8 Aralık

Küresel ısınmaya ve Nükleer santrallere karşı
Ankara’ya
KEG