Sosyalist İşçi 295 (25 Ağustos 2007)

 

Sayfa 2 :


Darbecilerin son yenilgisi
Gül cumhurbaşkanı oluyor
Sosyalist İşçi baskıya yollandığında TBMM Cumhurbaşkanlkığı seçiminin ilk turunu yeni tamamlamıştı.Bu ilk tur sonçlarına göre meclis oturumuna Anayasa Mahkemesi’nin seçimler öncesinde zorunlu tuttuğu 367 sayısına ulaşıldı.
Abdullah Gül bu ilk turda 341 oy aldı. Yani bütün AKP ve BBP’li Muhsin Yazıcıoğlu Gül’e oy verdi.
Artık Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesi garanti. 2. ve 3. turlarda da büyük olasılıkla aynı sonuç alınacak ve 341 oy 3. turda Abdullah Gül’ün seçilmesine yetecek.
Adaylığını ilan ettikten sonra siyasi partileri ve çeşitli örgütleri gezen Gül, bu gezilerinde egemen sınıfa kendisinin kriz çıkarmayacağı yönünde garantiler vermeye çalıştı.
Gül bu mesajlarında başarılı oldu ve TOBB, TÜSİAD ve çeşitli büyük sermayedarlar oldukça açık bir biçimde Gül’e destek verdi.
Basında da artık bir farklılık var. Basının dün Gül’e saldıran yazarları, demok-rasi adına artık Gül’den yanalar.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bu aşamasında açıkça teşhir olan güç CHP oldu.
Gül’le görüşmeyi dahi reddeten CHP önderliği seçimin ilk turunda salona girmedi. Çeşitli CHP yetki-lileri ise ileride de Abdullah Gül ile ilişkilerini minimum düzeyde tutacaklarını ifade ettiler.
CHP ile birlikte cumhurbaşkanlığını halâ terk et-meyen Sezer’de var. Ken-disine oy veren partilerin geçen dönemde gücü kabaca yüzde 14’dü. Bu seçimlerde ise Sezer’e oy veren ve seçilmesini sağlayan partilerden ANAP ve DSP seçimlere dahi katılamaz-ken MHP de ancak yüzde 14 oranında oy alabildi.
Ancak Sezer hala kendisinin çokça ifade ettiği gibi tarafsız davranmıyor. AKP’nin yeni hükümetini onaylamadı. “Gidin yeni cumhurbaşkanına onaylatın” dedi.
Hükümeti onaylamayan Sezer ertesi gün YÖK yö-neticilerini hızla onayladı. Tam bir çifte standart hali.
CHP’nin yanında saf tutan üçüncü güç general- ler.
Emeklileri ayrı, şu anda görevde olanları ayrı bir biçimde Gül’ün veya eşi türbanlı bir başkasının seçilmemesi için seferber olmuş durumda.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turundan kısa süre önce katıldığı bir resepsiyonda konuşan genelkurmay başkanı olmadık gaflar yaptı.
Daha önce bomba koyarken yakalanan astsu- baylar için “tanırım, iyi çocuktur” diyen Genelkur-may Başkanı Yaşar Büyükanıt bu kez “ne yani amuda mı kalkalım”, “dükkanı mı kapatalım” gibi şeyler söylerken açıkçası ne söylediğini bilmeyen bir haldeydi.
Söylediklerine aldırılmadığını, sadece konuştuğu için eleştirildiğini söyleyen Yaşar Büyükanıt bu sözleri ile eleştirildiğini çok netçe açıkladı.
Büyükanıt herhalde Türkiye’nin en ne dediğini bilmez genelkurmay baş-kanı olarak tarihe geçe-
cektir.


Ankara
Su sorununa öfke sürüyor
Küresel ısınmanın etkilerinin üstüne belediyenin rant yanlısı politakaları eklenince önce sular kesildi, ardından şebeke boruları patladı. Halk sokaklara dökülünce belediye geri adım atarak "yeterli su olduğunu, halkı paniğe sürükleyerek tasarrufu teşvik etmeyi amaçladıklarını" açıkladı ve kesintiler durduruldu.
Öte yandan Ankara'nın içme suyu ranta kurban gitmeye devam ediyor. Sorunun çözümü için önerilen hem zehirli hem de pahalı Kızılırmak suyu Ankara'yı tehdit ediyor. Yıllardır musluklarından içme suyu akan Ankaralılar için, içme suyu ve kullanım suyu ayrımına gitmek ve yoksullar için zehirli suyu içmek zorunda kalmak anlamına gelen bu proje; kesintiler durdurulduğu halde mücadelenin sürmesi gerektiğini gösteriyor.
Küresel Eylem Grubu, su sorunu üzerine başlattığı "bu adamı durdurun" kampanyasına ise devam ediyor. Ankaram Platformu ile beraber yerellerde su sorununa ilişkin basın açıklamalarına başlayan KEG, ilk olarak Batıkent'te bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasından önce yaklaşık bir saat kadar su bidonları eşliğinde sloganlar atılarak, su sorunu üzerine KEG bildirileri dağı-tıldı. Basın açıklaması sırasında Batıkentlilerin tepkileri oldukça iyiydi ve katılım gittikçe arttı.
KEG, su sorununun küresel ısınma ve liberal politikalar göz önüne alınmadan çözülemeyeceğini savunuyor. Bu konularda adım atmak için ise, kitlesel ama gerçekten kitlesel bir mücadeleye ihtiyacımız var. Bunun için de kapsayıcı olmaktan uzak, küçük grup çıkarlarını savunan her oluşumdan uzaklaşmak ve birleştirici bir kampanya yürütmek gerekiyor. Bu nedenle KEG, Barışarock'ta ve Barışarock'tan sonra Ankara'da büyük su forumları örgütlemeyi hedefliyor.
Su sorununu çözmek için öncelikli hedeflerden biri olan küresel ısınmayı durdurmak için de, bu kampanyayı 8AA kampanyası ile birleştirmek gerekli.


Çalışma hakkı istiyordu, sokakta öldürüldü
Travesti cinayetleri bir can daha aldı. Bursa'da arkadaşını korumak isteyen Ece öldürüldü. Arkaşı Didem'de yaralandı.
Ece ve Didem, saldırıya uğramadan 3 gün önce Gökkuşağı LGBTT Derneği'nin İş kurumu önündeki eylemine katılarak çalışma hakkı talep etmişti. Travestilerin iş bulma şansları yok. Sistem seks işçiliğinden başka bir yol bırakmıyor. Sokaklarda çalışan travestilerin tümü tehlikede. Polis onları korumuyor, aksine baskı uyguluyor.


Kamu ihalelerinde talan:
Yüzde 38'i usulsüz!
2007 yılının ilk altı ayında gerçekleşen 2 bin 131 kamu ihalesini inceleyen Kamu İhale Kurulu, 819 ihaleyi düzenlemelere aykırı bulurken, 488 ihaleyi de iptal etti. İhalelerinin yüzde 38.4'ünde ihaleyi üstlenen şirketler lehine maddeler bulunurken, toplum çıkarı hiçe sayıldı. İptal edilen ihalelerin çoğu hizmet sektöründe gerçekleşti. En başta sağlık ve temizlik geliyor.
Özelleştirilen kamu hizmetlerinin daha kaliteli olacağını iddia edilse de kalite düşüyor. Her şeyi piyasa ekonomisi belirleyecek dense de ihale maddelerine müdahale eden şirketler hepimizin hayatını kabusa çeviriyor.


MGK bildirisinde, DTP hedef
gösterildi
Ağustos ayı Milli Güvenlik Kurulu bildirisinde "Bölücü terör örgütü ve yandaşlarına karşı yürütülen mücadelenin etkinlikle sürdürülmesi yönündeki kararlılık yinelendi" ifadeleri yer aldı. İlk kez mecliste grup kurma hakkı elde eden ve Kürt sorununun barışçıl çözümü için elinden geleni yapacağını ilan eden DTP hem ordunun hem de milliyetçilerin hedefinde. DTP'nin 'yanlış' yapmasını ve meclisten dışarı atılmasını bekleyen milliyetçilere destek veren generaller askeri çözümü dayatamaya devam ediyor.


KESK Toplu sözleşme hakkı için eylemde
Hükümetle toplu söz-leşme görüşmelerinden çekilen KESK eylemlere başladı. 21 Ağustos'ta Ankara'da bir basın açıklaması yapan KESK, çekilme gerekçelerini açıkladı ve eylem programı-nı ilan etti. KESK, toplu sözleşme ve sendika hakkı olmadan gerçekleşen görüşmelerde ka-mu emekçilerinin herhangi bir yaptırım gücü-ne sahip olmadıklarını söylüyor. Hükümetin 2002'den bu yana kamu emekçileri maaşlarının enflasyon dolayısıyla uğradığı reel kayıpların giderilmediğini bu duruma örnek gösteriyor.
T. Kamu-Sen, hükü-metle görüşmeleri sürdürürken KESK, 27 - 29 Ağustos tarihlerinde Ankara'ya yürüyecek. Ayrıca 'Toplu sözleşme için Ankara'ya yürüyoruz' başlıklı bir örgüt-lenme kampanyası baş-latan KESK'in yayımla-dığı başlangıç bildirisi dağıtılıyor.
24 Ağustos günü 17 ilde gerçekleşecek basın açıklamalarıyla Ankara yüryüşüne çağrı yapılacak. KESK yöneticilerinin katılımıyla, 27 Ağustos'ta İstanbul'dan yürüyüş başlıyor. Yol boyunca geçilen illerdeki KESKlilerin katılımıyla 6 basın açıklaması gerçekleşecek. 29 Ağustos günü Ankara'ya varılacak ve YKM önünde basın açıklaması yapılacak.


Yusuf Halaçoğlu’nun zırvaları
Bu adam gitmeli

Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu katıldığı bir toplantıda Kürtlerin Türkmen olduğunu söyledi. Bu ırkçı başkan Alevi Kürtleri ise Ermeni olarak tanımladı.
Yusuf Halaçoğlu daha sonra yaptığı açıklamada ise bütün bölücüleri Ermeni olarak tanımladı. Yani bu adama göre Ermeni olmak bölücü olmaktır.
Halaçoğlu’na karşı büyük tepki oluşmaya başladı. Ancak adam sadece kendi tepkisini özgürce ifade etmedi, resmi düşünceyi aktardı.
Halaçoğlu’nun bu açıklamasından bir süre önce, 27 Nisan geceyarısı yayınladığı muhtıra da Genelkurmay Başkanlığı “ne mutlu Türküm” demeyen herkesi düşman ilan ediyordu.