Sosyalist İşçi 298 (21 Eylül 2007)

 

Sayfa 7 :


Yunanistan:
Seçim bitti, kriz bitmedi
Karamanlis’in Yeni Demokrasi Partisi oyların yüzde 42’sini alarak ikinci defa hükümet kurma hakkını elde etti. Ancak Yunanistan’da egemen sınıfın krizi bitmedi.
Karamanlis hükümeti içine girdiği kriz sonucunda Ağustos ayında erken seçim ilan etti. Yeni Demokrasi’ye göre erken seçim nedeni ekonomi ve bütçe. Ancak asıl nedenin hükümetin sokakta karşı karşıya geldiği kriz olduğunu herkes biliyor.
Hükümet krizi parlamentodan kaynaklanmıyordu. Yeni Demokrasi’nin 300 milletvekillik parlamentoda 165 milletvekili vardı. Sorun sokaktaydı. Bu çoğunluğu ile hükümet parlamentodan istediği serbest pazar reformunu geçirebilmekteydiler. Ama sokakta grevler, gösteriler vardı. Limanlarda, hastanelerde, belediyelerde emekçiler direniyorlardı. Ancak en yaygın ve etkili direniş eğitim alanından geldi.
Yunanistan’da anayasa özel üniversite kurulmasına izin vermiyor, ama Yeni Demokrasi anayasayı değiştirmek istiyor. Anayasanın eskimiş olduğunu söylüyorlardı. Sosyal demokrat PASOK lideri de bu söyleme katıldı ve Yeni Demokrasiyi destekledi. PASOK lideri Papandreou eğitim konusunda hükümete destek vereceğini de söyledi. İki parti parlamentoda toplam milletvekili sayısının yüzde 60’ına sahipti. Yani yeterince gücü vardı.
Ama hükümet sokakta güçsüzdü. Özel üniversite- ler planı sokakta büyük bir patlama yarattı. Zaten ücretlerinden dolayı kızgın olan öğretmenler greve çıktı. Ardından öğrenciler üniversiteleri işgal etmeye başladı. Haftalarca on binlerce öğrenci her Perşembe Atina’nın merkezinde gösteri yapmaya başladı ve her hafta gösteri daha büyük oldu.
Sokaktaki hareketin büyüklüğü PASOK’un geri adım atmasını sağladı ve PASOK anayasa değişikliği oylamasına katılmadı.
Ancak hükümet hareketi bastırabilmek için herşeyi yaptı. Grevlere polis saldırdı ama öğrenciler geri adım atmadı ve sonunda ilkokul öğretmenleri de greve çıktı. Okullar 6 hafta boyunca kapalı kaldı.
Bu hareketler içinde reformist sol çok etkisizdi. Üniversitelerde radikal solun küçük örgütlenmeleri ve politik olarak örgütlü olmayan öğrenciler hareketi yönlendirdiler.
Aynı şey öğretmen grevinde de yaşandı. 30 yıl sonra devrimci sol yeniden bir yığın hareketinin liderliğini kazandı.
Hükümet bu durumdan paniğe kapıldı. Greve çıkmak isteyen bütün işçilere alelacele istedikleri herşey verilemeye başlandı. Bütün yeni “reform” planları iptal edildi. Artık herkes Karamanlis’in erken seçim ilan etmesini bekliyordu.
Yeni Demokrasi seçimleri kazandı, ama sonuçlar gene de çok parlak değil.
Her şeyden önce artık çoğunluğu 165’den 152’ye düştü. Yeni Demokrasi şimdi parlamento çoğunluğu için aşırı sağcı, ırkçı LAOS’a dayanmak zorunda ama bunu yapmak istemiyor. Çünkü Karamanlis uzun süredir Yeni Demokrasiyi merkez sağ bir parti olarak tanımlamaya çalışıyor.
Öte yandan artık PASOK’un desteğini de alamaz.


Solda durum
PASOK için seçim sonuç-ları bir felaketti. 1977’den beri hiç bu kadar az oy al-mamıştı: Yüzde 37. Şimdi partinin önde gelen isimle-ri Papadapulos’un istifası-nı ve partinin sağcı politi- kalarının terkini istiyorlar.
Seçimlerin asıl galibi sol. Komünist Partisi (KKE) ve Synaspismos (SYN) birlikte 1989’dan beri en iyi sonuçlarını elde ettiler.
Geçen yılın yığın hareketi toplumun büyük bir kısmını sola çekti. Son yangınlara öfke duyan halka PASOK hiçbir yanıt veremeyince öfke daha sola kaydı.
Sola kayhan yığınlar şim-di parlamentodaki iki sol partiden beklentilere sahip. Bu KKE ve SYN liderliği zorlu bir sınav olacak.
Seçimler sırasında her ikisi de çok radikal görünmeye çalışıyorlardı. Ne var ki bunların geçmişi tamamen farklı bir deney ortaya koyuyor. 1989’da “ülkeyi kurtarmak için” sağcılarla koalisyon kurmuşlardı. Ertesi yıl yapılan seçimler- de seçmenler bu ihaneti ağır bir biçimde cazalandırmıştı. Sonunda ikiye bölündüler. Bugüne kadar ne Komünist Partisi ne de Synaspismos özeleştiri yapmadılar, yani gene “ülkenin” çıkarları için Yeni Demokrasi ile ittifak yapmaya hazırlar.


Antikapitalist sol
Ne yazık ki devrimci sol seçimlerde iyi bir sonuç elde edemedi.
Temmuz ayında 4 devrimci sol örgüt ( SEK: Sosyalist İşçi Partisi, ARAN: Sol Grup, OKDE: Sol Antikapitalist Koalisyon, Yunan Komünist Enternasyonal Örgütü - resmi 4. Enternasyonal seksiyonu) yüzlerce politik örgüte sahip olmayan aktivistle birlikte güçlerini EN.ANTI.A adıyla (Antikapitalist Sol) olarak birleştirmeye karar verdi.
EN.ANTI.A bütün büyük kentlerde isteyenin katılabileceği toplantılar düzenlemeye başladı. Atina’daki toplantıya aralarında üniversite işgallerinden gelen çok sayıda öğrencinin de olduğu 1000 kişi katıldı.
Malesef bazı örgütlerin liderlikleri EN.ANTI.A’ya katılmak yerine ona karşı mücadeleye başladılar. Sonuç olarak örgütler arası tartışmalarla çok fazla zaman kaybedilmeye başlandı.
Karamanlis erken seçimleri ilan ettiğinde EN.ANTI.A sadece toplantılarına katılan küçük bir azınlık tarafından bili- niyordu. 4 hafta insanların EN.ANTI.A’yı tanımaları için yeterli değildi.
Seçimlerde EN.ANTI.A sadece 10.500 oy alabildi (0.15) Seçimlerde iyi bir fırsat kaçırıldı ama şimdi mücadele zamanı ve EN.ANTI.A kendisini kanıtlamak ve tanıtmak için yeni fırsatlara sahip olacak.


Fransa’da sınıf savaşı:
Sarkozy ve sendikalar karşı karşıya
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ekonomik reform paketini açıkladı. Sarkozy’nin yeni-liberal kararları bir kez daha genel grev dalgasıyla karşılanabilir.
Sarkozy’nin reformları işçi sınıfına ağır bir saldırı anlamına geliyor. Yarım milyona yakın işçinin emeklilik hakları gözden geçiriliyor. Sarkozy, elektrik işçileri ya da makinistler gibi kamuda çalışan vasıflı işçilerin emeklilik haklarını kısıtlamak istiyor. İşçilere genellikle her türlü haktan yaralanmak şartıyla 53 yaşında emeklilik öneriyor.
Sarkozy 35 saatlik iş haftasını esnetmeyi planlıyor. Fransa’da herkesin çok çalışmasını salık veren vaazların sahibi çalışma saatlerini uzatmak istiyor.
1995’te Alain Juppe liderliğindeki hükümette aynı programı uygulamayı denemiş, ancak genel grevle karşılaşmıştı. Grev hareketi emeklilik haklarının korunmasını sağlamıştı. Grevlerin bir diğer talebi çalışma saatlerinin düşürülmesi oldu. Fransız işçi sınıfı bunu da kazandı.
1995’in sonbaharı aslında tüm dünyada işçiler için havanın döndüğünü simgeliyordu.
Fransız işçi sınıfı son yıllarda yeni-liberal AB anayasasının engellenmesi ve iş güvencesi yok eden CP yasasının durdurulması gibi iki önemli zafere imza attı. İşçilerin yanına, liseli ve üniversiteli öğrenciler, işsizler katıldı.
İçişleri bakanlığı dönemde göçmenlere karşı ırkçı uygulamaları savunan, vatandaşlık hakkını zorlaştıran Sarkozy banliyö ayaklanmasıyla karşılaştı.
Sarkozy bir yandan emeklilik haklarını gasp etmek isterken diğer yandan göçmenlerden DNA testi istiyor.
Kendine güvenli ve kazanımlara sahip Fransız işçi hareketi bir kez daha bu saldırıyı püskürtmek göreviyle karşı karşıya.


sosyalist işçi ne savunuyor?
Aşağıdan sosyalizm
-Kapitalist toplumda tüm zenginliklerin yaratıcısı işçi sınıfıdır. Yeni bir toplum, işçi sınıfının üretim araçlarına kolektif olarak el koyup üretimi ve dağıtımı kontrol etmesiyle mümkündür.

Reform değil, devrim
-İçinde yaşadığımız sistem reformlarla köklü bir şekilde değiştirilemez, düzeltilemez.
-Bu düzenin kurumları işçi sınıfı tarafından ele geçirilip kullanılamaz. Kapitalist devletin tüm kurumları işçi sınıfına karşı sermaye sahiplerini, egemen sınıfı korumak için oluşturulmuştur.
-İşçi sınıfına, işçi konseylerinin ve işçi milislerinin üzerinde yükselen tamamen farklı bir devlet ge-reklidir.
-Bu sistemi sadece işçi sınıfının yığınsal eylemi devirebilir.
-Sosyalizm için mü-cadele dünya çapında bir mücadelenin parçasıdır. Sosyalistler başka ülkelerin işçileri ile daima dayanışma içindedir.
-Sosyalistler kadınların tam bir sosyal, ekonomik ve politik eşitliğini savunur.
-Sosyalistler insanların cinsel tercihlerinden dolayı aşağılanmalarına ve baskı altına alınmalarına karşı çıkarlar.

Enternasyonalizm
-Sosyalistler, bir ülkenin işçilerinin diğer ülkelerin işçileri ile karşı karşıya gelmesine neden olan her şeye karşı çıkarlar.
-Sosyalistler ırkçılığa ve emperyalizme karşıdırlar. Bütün halkların kendi kaderlerini tayin hakkını savunurlar.
-Sosyalistler bütün haklı ulusal kurtuluş hareketlerini desteklerler.
-Rusya deneyi göstermiştir ki, sosyalizm tek bir ülkede izole olarak yaşayamaz. Rusya, Çin, Doğu Avrupa ve Küba sosyalist değil, devlet kapitalistidir.

Devrimci parti
-Sosyalizmin gerçekleşebilmesi için, işçi sınıfının en militan, en mücadeleci kesimi devrimci sosyalist bir partide örgütlenmeli-dir. Böylesi bir parti işçi sı-nıfının yığınsal örgütleri ve hareketi içindeki çalışma ile inşa edilebilir.
-Sosyalistler pratik içinde diğer işçilere reformizmin işçi sınıfının çıkarlarına aykırı olduğunu kanıtlamalıdır. Bu fikirlere katılan herkesi devrimci bir sosyalist işçi partisinin inşası çalışmasına omuz vermeye çağırıyoruz.