Sosyalist İşçi 318 (29 Mart 2008)

 

Sayfa 5:


Yunanistan genel grevle sarsıldı

Yunanistan'da sosyal güvenlik yasasına karşı tüm kamu ve özel şirket çalışanları 24 saat genel grevi hayatı felç etti. Büyük kentlerde hayat durma noktasına geldi. Greve çıkan birçok yerde yürüdü. Ancak yeni-liberal hükümetin yasası parlamento tarafından onaylandı. Sendikalar mücadeleye devam edeceklerini açıkladılar.
Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) ile Yunanistan Kamu Çalışanları Konfederasyonu'nun (ADEDY) 19 Mart'ta çağrısıyla gerçekleşen greve şehir içi ve şehirlerarası otobüs, tren, metro, tramvay şoförlerinin katılması nedeniyle büyük şehirlerde ulaşım durma noktasına geldi.
Liman işçileri greve çıktığı için anakara ve adalar arasındaki bağlantı koptu.
Sivil hava yolu taşımacılığı çalışanlarının grevi nedeniyle uçaklar her yöne tek sefer uçtu.
Kamu bankaları, belediyeler, vergi daireleri, posta çalışanları, avukatlar, öğretmenler ve öğretim görevlileri grevdeydi.
Acil servis dışında devlet hastanelerinde hizmet verilmedi.
Gazetecilerin grevi nedeniyle kamu ve özel televizyonlar ile radyolar yayınlarını durdurdu.
Ancak yeni-liberal Karamanlis hükümetinin yasası parlamento tarafından kabul edildi.
Yasa 113 ayrı emeklilik fonunun tek bir çatı altında birleştirilmesini ve sosyal yardımların azaltılmasını içeriyor.
Sendikalar yasa geçse de mücadeleye devam edeceklerini açıkladı.


Cheney’in kanlı adımları
ABD Başkan yardımcısı Dick Cheney 9 günlük turunu Ankara ziyaretiyle bitirdi. Ankara’da Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı ile görüşen Cheney tüm Ortadoğu turu boyunca aynı vurguyu yaptı.
Petrol, İran, Irak’ın istik-rarı, Afganistan ve füze kalkanı gibi konular Cheney’in Ortadoğu turunun önemli başlıklarıydı.
Cheney Türkiye’den ne istedi? Bu sorunun yanıtı tur sırasında Cheney’in yaptığı konuşmalarda yatıyor. Cheney özellikle İsrail ziyaretinde İran konusuna değindi. İran’ın tehdit olduğunu açıkladı.
İran’a yönelik bir saldırıda ABD Türkiye’deki askeri üsleri ve özellikle İncirlik üssü’nü kesinlikle kullanmak isteyecek.
Afganistan ABD’nin iyice köşeye sıkıştığı ülke. Taliban Afganistan’ın önemli bir bölümünün kontrolünü yeniden ele geçirdi. NATO askerlerinin komutanı Amerikalı general Dan McNeill Afganistan’da Peştun direnişçilerini alt etmek için 400 bin asker gerektiğini açıkladı.
Kuşkusuz Cheney ve Türkiyte devlet erkanının görüşmesinin ayrıntılarını öğrenemeyeceğiz ama Afgansitan’da savaşacak asker ihtiyacı konuşmaların merkezi gündemlerinden birisiydi. Genelkurmay Başkanı’nın Afganistan’a asker gönderilip gönderilmeyeceğine devletin karar vereceğini boşuna açıklamadı.
Dışişleri Bakanı Ali Babacan Afganistan’a asker gönderme sürecini, “Düşünüyoruz” sözleriyle yorumlamıştı.
Türkiye’nin ABD’nin füze kalkanı projesinin içinde yer alması talebi de çok açık ki gündeme oturan önemli başlıklarna birisiydi.
Afganistan’a asker isteği, İran’a saldırı için talep, Ortadoğu’da İsrail’in elini güçlendiren adımlar, Lüban’ın Hizbullah nezdinde tehdit edilmesi.
Cheney’in Ortadoğu turunun önemli başlıkları bunlar. Gittiği her ülkede neo conların savaş planlarını dayatarak husumet yaratan Cheney’in Ortadoğu turu, önümüzdeki günlerde savaş karşıtı hareketin dikkatle izlemesi gerek bir sürecin tetikçisi olarak görülmelidir.


ABD’nin İran’a saldırı
işaretleri artıyor

Her savaş karşıtı aktivist şu anda, ABD’nin İran’a saldırma olasılığının her geçen gün biraz daha arttığını görebiliyor olmalı. Üstelik bu olasılık geçen hafta birden ciddi ölçüde arttı.
ABD Merkez Kuvvetler (Centcom) Komutanı Amiral William Fallon istifa etti. Eğer birisi size ABD’nin imparatorluk olmadığını söylerse, ona ABD’nin birleşik savaşçı komutanlarını anlatın.
Pentagon’da bunlardan altı tane var ve bu altı komutan Kuzey ve Güney Amerika, Avrupa, Pasifik, Afrika ve Batı Asya’yı kontrol altında tutuyor. Centcom’un son malikanesi, Ortadoğu’dan Afganistan ve Pakistan’a kadar uzanıyor.
Bu komutanlıkların başlarında bulunan kişiler, sadece askeri komutan değiller. Aynı zamanda politik elçilik görevini de yerine getiriyorlar, üstelik sıradan bir büyükelçiden daha fazla politik güçleri var. Fallon, Pervez Müşerref geçen Kasım’da Pakistan’da olağanüstü hal ilan etmeden bir gün önce kendisiyle buluşmuş ve ona, bunu yapma iznini vermişti.
Fallon, 2007’nin Ocak ayında Centcom’daki görevine başlamadan önce, Pasifik Komutanlığı’nın başında bulunuyordu. Kendisi bu görevini yürütürken, Çin’in askeri liderliği ile doğrudan ilişki kurmuş ve Esquire’da yayınlanan ve Fallon’u görevinden eden makaleye göre, onlara, “eğer gücünüzün tanınmasını istiyorsanız, böyle bir gücün getireceği sorumluluğu kabul etmek zorundasınız” demişti.
Fallon, Esquire’a, İran’a yönelik olarak da aynı politikayı izlemek istediğini anlattı. Bu tutum, onun, ABD’de neocon’ların, George Bush ve Dick Cheney görevden ayrılmadan önce İran’a saldırmaya hazırlanan çekirdek grubu ve diğer sağcılarla çatışmasına neden oluyor.
Savaş tamtamları
Fallon, ABD ordusu içinde, böyle bir saldırının geçen yılın sonunda gerçekleşmesini engelleyen ayaklanmanın önde gelen isimlerinden bir tanesiydi. El Cezire’de yaptığı konuşmada ABD’deki savaş partisine saldırdı: “Sürekli savaş tamtamları çalmak iyi ve işe yarar bir şey değil. Umarım savaş olmaz ve bizler savaşın olmaması için uğraşmalıyız.”
Askeri eleştirmenler, hava saldırısının etkili olmayacağını ve üstelik İran’ı misilleme yapması için kışkırtacağını ve bunun da çok yıkıcı sonuçlar doğurabileceğini söylüyorlar. İranlı bir uzman Financial Times’a şunları söyledi: “ABD sınırlı bir saldırı düşünüyor olabilir, fakat askeri görevliler, düşmanın boş durmayacağını söylüyorlar”
Dönüm noktası, ABD istihbarat servislerinin, yayınladıkları Ulusal İstihbarat Tahmini belgesinde, İran rejiminin nükleer silah programını 2003 yılında bıraktığını ilan ettikleri 2007 Aralık ayı oldu.
Fallon ayrıca, ABD’nin Irak’taki komutanı ve buradaki ABD askerlerinin sayısını artırma projesinin mimarı olan General David Petraeus ile de uyuşmazlık içinde. Fallon, Irak’ta bataklığa saplanmanın, ABD’nin manevra yapma yeteneğini azalttığını iddia ediyor. Kendisi Esquire’a, “çok ciddi beş ya da altı sorunun yaşandığı bir bölgede, ulusumuz sadece bir problemle hipnotize edilmenin bedelini ödeyemez”, dedi.
İki hafta önce Esquire’da yayınlanan bir yazıda kendisi hakkındaki şu betimleme onun kariyerini bitirdi; “stratejik olarak yanlış bir savaş tasarladığını düşündüğü başkomutanlığa karşı ayağa kalkan adam.”
Bush, Fallon’u görevden aldığını yalanladı, fakat Savunma Bakanı Robert Gates “istifa etmesinin yapılacak en doğru şey olduğunu” söyledi.
Gates ayrıca, Esquire’ın Fallon’un görev bölgesini daha önce terk ettiği iddiasını “çok saçma” diyerek yalanladı ve şöyle dedi, “o zaman bu, başkan ve başkan yardımcısının bu yılın sonundan önce İran’a bir askeri harekat düzenlemeyi amaçladığı ve bir komutanın yolları üzerinde durmasını istemedikleri anlamına gelir.”
Fakat acaba bu gerçekten saçma bir fikir mi? Bradford Üniversitesi barış çalışmaları profesörü Paul Rogers, Fallon’un istifası hakkında yaptığı yorumda, eğer Amerika bu sonbaharda İran ile savaşırsa, Cumhuriyetçilerin aşırı savaş taraftarı başkan adayı John McCain diğerine karşı bir avantaj elde etmiş olacak.
Rogers ayrıca, İsrail’in Gazze ve Lübnan’daki direnişi kırma konusunda bir açmaz ile karşı karşıya olduğunu ve İran’ın giderek büyüyen uluslar arası etkisinden rahatsız olduğunu, ve bölgesel bir savaş çıkarmanın kendi çıkarına olacağına karar verebileceğini söylüyor.
Irak’ın işgalinden beş yıl sonra, bugün ABD’nin İran’a saldırma olasılığı giderek artıyor. Savaş karşıtı hareketin, Orta Doğu’da çıkacak bir başka savaşı engellemek için temposunu iki katına çıkarması gerekiyor.
Alex Callinicos