Sosyalist İşçi 319 (4 Nisan 2008)

 

Sayfa 3 :


BAŞYAZI
Özgürlükleri savunmak gerekiyor
Bugünlerde bir çokları uzlaşmadan bahsediyor. ”Siz Ergenekon’u durdurun, bir adım geri atın biz de AKP’yi şimdilik kapatmayalım, bir adım geri atalım” deniyor.
Erdoğan şimdilik geri adım atmayacak gibi duruyor. “Durmak yok, ileri” diyor. Ama AKP bir burjuva partisi. Son tahlilde TÜSİAD’ın huzur istemine uyar ve kapatılmamak için geri adım atar.
Anayasa Mahkemesi iddianameyi kabul ettiği an “piyasalar” karıştı. Yerli ve yabancı sermayeyi istikrarsızlık telaşı sardı.
AKP’nin bu basınca dayanması zor.
Ne var ki AKP daha önce de uzlaştı. Şemdinli’de, Kürt sorununda, Nokta Dergisi olayında, Hrant Dink’de hep geri adım attı. Attığı her geri adım dönüp ona çarptı. Bütün bu olaylardan alınması gereken bir tek ders var: Geri adım atmak, darbecilerle, katillerle uzlaşmak yanlıştır.
AKP uzlaşırsa, kapatılmamak için Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıları engellerse eninde sonunda Anayasa Mahkemesi tarafından gene de kapatılır. Bu Mahkeme’nin şakası yok. Yüzde 47 oy onların umurunda değil. Onlar 27 Mayıs’da Menderes’i yargılayan mahkemenin izinden yürüyorlar.
Bu koşullarda biz ne yapacağız? Solun önemli bir kesimi tutum aldı. Onların tercihi darbededen yana olmak. kemalizmi övüyorlar, gösterilerinde bayrak taşıyorlar. Bir diğer kesimi ise sessiz kalıyor. Susuyor. Ortaya çıkarsa da “ne darbe ne şeriat” demek istiyor. Sanki bu ikisi eşit yakınlıktaki tehditmiş gibi.
Bu sol çizgilere katılmak mümkün değil. Biz Sosyalist İşçi’nin geçen sayısında ilan ettiğimiz çizgiyi benimseyeceğiz. “Darbeye karşı sokağa” çıkacağız. Toplumun büyük, ezici büyük çoğunluğunun sesi olacağız.


DTP’ye özel müdahale
Mecliste 20 temsilcisi olan DTP bir yandan kapatılma tehditi altında bir yandan da bu partinin vekilleri dokunulmazlıklarıkaldırılmadan yargılanmaya çalışılıyor. İşte Türkiye’de adalet böyle açıkça yasadışı kurallarla işliyor. “Söz konusu Kürtler ise gerisi teferruattır” deniyor. Bomba koyan assubaylar serbest bırakılıyori onları yargılamaya çalışan savcı meslekten atılıyor.
Kürtleri savunmadan, Kürtleri kapsamadan özgürlükleri savunamayız.


Bütün darbeciler
ve darbe kışkırtanlar
derhal yargılansın
Anayasa mahkemesi AKP’nin kapatma davasına ilişkin iddianameyi kabul etti. Şimdi tüm darbeciler, darbe kışkırtanlar, utangaç veya açık bir biçimde darbe destekleyenler sevinçten zıplıyorlar ve “işte bağımsız yargı işli- yor” diyorlar.
AKP’nin kapatılmasını isteyenler DTP’nin de kapatılmasını istiyorlar. Hiç değilse bu konuda sessiz kalmayı tercih ediyorlar.
Soldan darbeyi destekleyenler bir yandan en sağ kemalistlerle birlikte Türkiye’de bir karşı-devrim yaşandığını söylüyor ve cumhuriyet değerlerini korumak gerektiğini, AKP’nin şeriatçı, fakat en önemlisi Amerikancı olduğunu anlatıyor, diğer yandan da Kürt hareketinin Amerikancı olduğunu söylemekteler. Yani ustalıkla kendilerini en saf ve temiz anti-emperyalist pozisyona sokarken aslında bir muhtemel darbeye yaranmaya çalışıyorlar.
Soldan darbeye destek olanlar gözleri- mizin önünde teşhir olan Ergenekon örgütünü görmemezlikten gelmeye çalışıyor. Darbe çağıran İlhan Selçuk 83 yaşında diye feryat ediyorlar ama bu soruşturmadan haber veren Taraf gazetesi muhabiri Soner Arıkanoğlu’nun gözaltına alınmasına göz yumuyorlar. Sesleri çıkmıyor.
Darbe yanlısı “solcular” adım adım milliyetçiliğe kayıyorlar. Önce yurtsever oluyorlar, sonra gösterilerde Türk bayrakları taşınıyor. Bir sonraki adım Kızıl Elma Koalisyonu kurmak oluyor.
Darbeye “soldan” destek verenler aslında meşruiyet için kitle tabanı arayan darbecilere taban oluyorlar.
Darbe destekçilerinin bir başka iddiası da AKP’nin demokrat olmadığı. Bunun için de AKP’nin Kürtlere ve DTP’ye karşı tutumunu gösteriyorlar.
AKP elbette demokrat değil. Elbette onun demokrasisi sadece kendisi için. Ama bu onun kapatılmasını alkışlamak için yeterli neden değil.
AKP demokrat olmadığı kadar şeriatçı da bir parti de değil. AKP’nin ana karakteri bir burjuva partisi olması ve yeni liberalizmin bugüne kadar ki en iyi uygulayıcısı olması.
Ne var ki AKP’nin bir diğer özelliği de cumhuriyetin kurucu bürokrasisine karşı mücadele etmesi. Bugünkü çatışmayı tam da bu nokta oluşturmaktadır.
AKP, eski bürokrasiyi tasfiye etmeye çalışmakta ve kendi kadrolaşmasını oluşturmaktadır. Buna bağıra çağıra karşı çıkanlar yıllardır devleti kendi malı olarak görenleri savunmaktadır. Bu eski asker-sivil bürokratlar darbeleri gerçekleştirenlerdir, savunanlardır.
Devlet yönetmeye soyunan bu iki kanat arasında tutum almak gerekmi-yor. Solun hatası bu iki kanadın müca-delesinde eski bürokrasiyi savunan bir pozisyona düşülmesidir. Bunu yapar-ken de AKP kadroları takiye yapan şeriatçılar olarak görülürken köhnemiş kemalist bürokrasi cumhuriyet değerlerini savunan kadrolar olarak görülmekte ve desteklenmektedir.
AKP’nin kapatılma davası aslında toplumun yüzde 47’sinin oylarının çöpe atılmasıdır. Sonuçları ağırdır.
Seçimlerden önce Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılmaya çalışılırken CHP, MHP ve İşçi Partisi Erdoğan’ı idamla tehdit ediyorlardı. Ardından Anayasa mahkemesi müdahalesi geldi.
Erdoğan’a karşı Ergenekon’u savunanlar “Tayyip şaşırma, Menderesi unutma” diye bağırıyorlardı. Kendilerinin unutmaması gereken ise tarih önünde eli kanlı darbecilerin düştüğü durumdur.
Parti kapatmak AKP’yi daha da güçlendirecektir. Toplum açık ve net bir biçimde darbeye, her türlü müdahaleye karşıdır. AKP’nin aldığı yüzde 47 oyun açıklaması zaten budur.
Asıl sorun, solun bütün bu gelişmeler içinde eriyip yok olmasıdır. Darbe destekleyen, giderek daha milliyetçi bir hale gelen sol işçi ve emekçiler gözünde tüm inandırıcılığını kaybetmektedir.
Bu durumda yapılması gereken çok açık ve net bir biçimde darbeye karşı çıkmak ve Ergenekon’un üzerine gidilmesini bütünüyle desteklemektir.


Marksizm 08
16-19 mayıs istanbul

n Irkçılığı ve milliyetçiliğe karşı nasıl mücadele edeceğiz?
n Kürt sorununda çözümün neresindeyiz?
n Rus devrimi neden yenildi?
n 1968: Son büyük yangın
n 1968: Türkiye’de solun atılım yılları
n Kapitalizm sonrası yaşam
n Devrimci partiye neden ihtiyacımız var?
n Yeni liberalizmin sonuna mı gelindi?
n Kapitalizm ve cinsel ayrımcılık
n Küresel ısınmayı durdur dünyayı değiştir!
n Yeni sol ve yerel seçimler
n İslami hareketler düzene tehdit mi?
n Müzikle isyan
n Medyanın mücadelede rolü
n Kemalizm, stalinizm ve Türkiye solu
n Dünyada yeni solun yükselişi
n ABD emperyalizmi ve işgaller ve savaş
n Acil demokrasi
n Başka bir dünya mümkün

Chris Harman
(SWP)
Talat Ahmed
(Left1)
Jonathan Neale
(Campain Againts Climate Change)
Stefan Bornost
(Die Linke)
MARKSİZM 2008’deler!


Bugüne kadar Marksizm
toplantılarına katılmış
konuşmacılardan bazıları

Orhan Pamuk, Ahmet Oktay, Ufuk Uras, Nuray Mert, Akın Birdal, Murat Çelikkan, Sevgi Göğçe, Ragıp Duran, Sevil Erol, Ercan Karakaş, Ertuğrul Kürkçü, Algan Hacaloğlu, Hilal Atıcı, Filiz Koçali, Bülent Somay, Melda Keskin, Roni Margulies, Hayri Kozanoğlu, Tayfun Mater, Levent Şensever, Sami Evren, Melih Pekdemir, Rıdvan Akar, Alex Callinicos, Şenol Karakaş, Sevgi Uçan, Mete Çubukçu, Sinan Özbek, Abdullah Aysu, Barış Pirhasan, Doğan Tarkan, Yıldız Önen, Fethiye Çetin, Selim Deringil, Ahmet Tonak, Harun Tekin, Yıldız Ramazanoğlu, Bülent Somay, Memet Ali Alabora, Metin Yeğin, Avi Haligua