Meltem Oral
Rosa Luxemburg, katledilişinin üzerinden neredeyse yüz yıl geçmesine rağmen, günümüzün özgürlük mücadeleleri için hâlâ bir kılavuz.

Geçen iki sene içerisinde Tunus, Mısır ve Libya’da on yılların diktatörleri özgürlük talebiyle ayaklanan halklar tarafından devrildi, kitlelerin kendi tarihlerini sokakta yazdıkları, özgür iradeleriyle sokağa çıktıkları bu süreç hızla Suriye, Bahreyn, Yemen gibi ülkelere de yayıldı.

Tahrir Meydanı’na baktığında yüz binlerce insanın elinde ‘sosyalizme koşuyoruz’ pankartı arayanlar veya zaten bir devrimin mümkün olmadığına inanlar, ısrarla Arap devrimlerine de ‘devrim’ demekten imtina ediyor.

Rosa’nın tabiriyle ‘sosyalizm tepeden inme emirle olmaz’. Kurucusu olduğu Spartaküs Birliği’nin Rosa’nın kaleminden çıkan programında örgütün işlevi, iktidar olup işçi sınıfını özgürleştirme hedefindeki mekanik anlayışın tam tersine sadece ‘işçi sınıfının amacına en çok inanmış kısmıdır’ olarak açıklanır.

Rosa Luxemburg için sosyalistlerin işçi sınıfının çıkarlarından bağımsız bir çıkarı olamaz ve işçi sınıfı özgürlük talebiyle sokağa çıkıp zincirleri eline aldığında, hareketin kazanma ihtimali, dinamikleri ne kadar sınırlı olursa olsun yapılması gereken kitlelere yeterince sosyalist olmadıkları gerekçesiyle evlerine dönmelerini salık vermek değil, mücadelelerinin en önüne atılmak, omuz vermek, kolaylaştırmak olmalıdır. Kendisinin katledilmesiyle sonuçlanan süreç tıpkı böyle bir karar anıydı. Henüz işçi sınıfı hareketi yeterince olgunlaşmadan patlayıveren erken bir ayaklanma karşısında Rosa, ayaklanmanın yenileceğini açık bir şekilde görmesine rağmen, barikatlardaydı. Devrim, bir süreçtir. İki eşit gücün bir ovada karşı karşıya geldiği ve kumandanlar tarafından askeri stratejilerle yönetilen bir muharebe değil.

Chris Harman’ın da belirttiği gibi “Devrim karşıtlarının da üstünlükleri vardır ve genelde devrimci süreçten devrimcilerden daha fazla yararlanırlar.” Özgür bir dünya, sonucu ne olursa olsun ancak mücadelenin içinde yer almakla mümkün. Çünkü “harekete geçmeyenler zincirlerini fark edemez.”