Bu soru devrim ve diktatörlük karşıtlığını görmezden gelerek, devrimin başarı kazanmasının mümkün olmadığını savunanların, 1917 Ekim devriminin ilk gününden beri sorduğu bir soru. Çünkü, Ekim devrimi, adı üzerinde dev Çarlık devletini yıkan, sosyal bir hareketti ve geniş köylü yığınlarının desteklediği Rus işçi sınıfının demokratik özyönetim organlarıyla iktidarı kendi ellerine alması sürecinin ürünüydü.

Lenin, devrimci bir işçi hareketinin başarı kazanması, ayaklanmanın bir dizi ayrıntısının örgütlenmesi ve harekete geçen işçilerin siyasi birliğinin sağlanarak siyasi hedeflerinin netleşmesi için gerekli olan işçi partisinin hazırlanmasında çok kritik müdahaleleri olan devrimcilerin en önede geleneydi. Bu yüzden, Lenin’in fikirlerinin ve örgütlenme anlayışının stalinizme, yani apaçık bir diktatörlüğe dönüşmeye uygun bir öze sahip olduğunu iddia etmek, devrimin taşıdığı anlamın, toplumsal öneminin küçümsenmesi anlamına geliyor.

Devrimden yaklaşık 20 yıl önce başlayan partileşme sürecinin ürünü olarak şekillenen Bolşevik Partisi’nin, diktatörce eğilimlerle dolu olduğu yönündeki fikir, Lenin ve Stalin arasında otomatik bir bağlantı kurmak isteyenler tarafından üretilen bir uydurmadır.

Boşevik Parti, sınıf mücadelesi tarihinde ortaya çıkan en demokratik partidir ve devrimin yenilmesinin aygıtı haline gelen Stalinist Komünist Partisi’yle hiçbir ilgisi yoktur. Stalinist Komünist Partisi, Ekim devriminin yıktığı devlet aygıtının yeni bir biçim altında yeniden örgütlenmesidir. Bir azınlık sınıf diktatörlüğünün tüm yönleriyle uygulanmasını garanti altına alan, Rusya’da işçi iktidarının, ezilenlerin tüm kazanımlarını yok eden bir azınlık sınıfın baskı aracıdır.

Sadece, devrimi de diktatörlüğü de sınıfsal tabanında bağımsız olarak ele alanlar, Lenin’le Stalin arasında, Ekim devriminin özgürlükler dünyasına araladığı kapıyla bu kapıyı tüm ezilen sınıfların suratına şiddetle kapatan Stalin dönemi diktatörlüğüyle karıştırabilir. Rosa Luxemburg’un dediği gibi, sorun Rusya’da sadece ortaya konulabilirdi. Bolşevik Partisi ve Rus işçi sınıfı sorunu Rusya’da ezilenler açısından ortaya koydu. Stalinizmin sorunun ortaya konuluş şekliyle hiçbir ilgisi yoktur.