Şenol Karakaş
Mağrurken mağdur olduğunu iddia etme konusunda hiç kimse başbakanın eline su dökemez.

Gezi direnişine karşı polis şiddetinin bilançosu oldukça ağır. Ölenler, yaralananlar, gözünü kaybedenler, kalıcı hasar görenler, tutuklananlar...

Ama insanlar yılmadı ve giderek artan bir öfkeyle polis şiddetine karşı daha da kararlı bir şekilde meydanlara çıkmaya devam etti.

Hükümetin çevresel yıkım politikaları, başbakanın üslubu, polisin uyguladığı şiddet kitlesel bir öfke yarattı ve on binlerce insanın sokaklara taşmasına neden oldu.

Başbakan eylemcilere hakaret etmeye bir an bile ara vermedi. Neler söylenmedi eylemcilere dair. Ama söylenenler arasında en ağır olanı, en ağır hakaret içereni, Gezi eylemlerinin darbeye zemin hazırlamak için örgütlendiği yönündeki iddia oldu. Oysa direnişin en sıcak saatlerinde, Gezi aktivistlerinin ezici çoğunluğu, ''polis panzerlerinin, TOMA'ların önüne dikildiğimiz gibi tankların önüne de çıkarız'' diyerek, eylemlerin Ergenekon tarafından, ulusalcılar tarafından kullanılamayacağını göstere göstere ilan etti.

Bu ifadeler Erdoğan'ı kesmedi çünkü tabanını bir araya getirmek için en güçlü iddia, Gezi'nin darbeye zemin hazırlamak için organize edilen bir hareket olduğu iddiasıydı. 28 Şubat'ın şiddetini hatırlayan ve hala bir düzeyde yaşayan, Ergenekon ve Balyoz gibi darbeci örgütlenme ve planların gücünün sona ermediğini bilen kitleleri Gezi eylemleri-darbe ilişkisi kadar rahatsız edecek başka bir etkili propaganda olamazdı.

Gezi direnişine ''Mustafa Kemal'in askerleriyiz!'' çığlığını atarak katılanların varlığı da bu türden iddialara güç kattı.

Ama Gezi eylemlerini ne ulusalcılar başlattı ne de harekete karakterini veren ulusacılar, darbeciler oldu.

''Mustafa Kemal'in askerleri''ne verilen ''Mustafa Keser'in askerleriyiz'' yanıtı, sadece bir espri değil, eylemlere katılan büyük çoğunluğun ulusalcılara mesafeli olduğunu gösteren net bir politik slogandı.

Buna rağmen, sistematik bir şekilde Gezi'yi darbeci olmakla suçlayanlar Mısır darbesinden sonra ellerinin daha da güçlendiğini düşünerek Gezi eylemlerini Sisici olmakla suçlamaya başaldılar bu kez de.

Yalancılar: Gezi direnişine katılan binlerce insan, Türkiye'de darbelerle, Ergenekon'la hesaplaşma sürecinde de aktif bir şekilde yer aldı. Darbelere karşı mücadele ederken de ordunun varlığının bütününü sorguladı, ordunun bütün varlığını sorgulamadan, bu ordunun genlerinin cuntacılığı her gün yeniden ürettiğini görmezden gelerek darbelere karşı çıkanlardan farklı olarak.

İlker Başbuğ için göz yaşı döken, Mustafa Kemal'in posterini AKM'ye boydan boya diken, Ergenekon davasında hapis cezası alan ordu mensuplarını savunan Genelkurmay Başkanı'nın hala görevinin başında olmasına itiraz etmeyen, Sisi'yi Mursi'nin atadağını açık açık vurgulamayanların Gezi eylemlerini darbeci olmakla suçlamadan önce üç kere yutkunması gerekir.