25 Ocak devriminden beri Mısır'da sürecin karakterini belirleyecek olan soru şuydu: ''Devrim sürekli hale gelip daha ileri adımlar mı atacak yoksa frene basıp karşı devrime fırsat mı verecek?''

Mursi iktidarı, devrimin demokrasiyi tümüyle tabana, işçi sınıfına ve yoksul kitlelere yaymasını frenledi.

Politik devrim yetmiyor

Her devrimin kritik sorusu, ordunun devrimin yarattığı basınçla paralize olup olmayacağı, dağılıp dağılmayacağı sorusudur ama bu Mısır gibi on yıllardır cuntalar tarafından yönetilen ve ordunun düpedüz bir sermaye grubu olarak da işlev gördüğü ülkelerde yanıtı daha hızlı verilmesi gereken bir soru. Ordunun egemen sınıfın güçlü bir parçası olarak örgütlendiği ülkelerde devrim doğrudan orduya da karşı bir siyasal başkaldırı haline gelir. Hiçbir devrim, eğer taleplerine sonuna kadar sahip çıkacaksa, sadece politik rejim değişikliğiyle yetinemez. Yetinemez çünkü politik özgürlükler işçi sınıfının ve yoksulların ekonomik köleliğiyle uzun süre bir arada yaşayamaz.

Mısır'da 17 milyon insanın Mursi'ye karşı hareketi bu siyaset kuralının yeniden kanıtlanması anlamını taşıyor. 17 milyon Sisi'nin darbe yapması için değil, özgürlük taleplerini frenleyen Mursi iktidarını devirmek, Tahrir Meydanı'nın Mübarek'i deviren gücünün bir kez daha Mısır'da özgürlük mücadelesinin önünü açması için sokağa çıktı. Mısır ordusu sokağa çıkan milyonlarca insanın devrimi sürekli kılma eğilimini ezdi. Devrimi çaldı.

Sokağa çıkan kitleler Mübarek'in serbest kalmasını değil, Mübarek'i hapse tıkan hareketin Mursi tarafından örselenmesini engellemek için harekete geçmişti.

Kitlesel bir devrimci partinin eksikliği

Hareketin örgütsüzlüğü, hareket içinde işçi sınıfının kendi öz örgütlenmesini ülke çapında bir siyasal otorite haline getirecek şekilde merkezileştirememesi, işçi sınıfının en önde mücadele eden blokları arasında aşağıdan sosyalizm fikrini savunan, Mısır'da tüm ezilenlerin birliğini işçi hareketinin kitlesel eyleminin aktif bir parçası olarak örgütlemeyi amaçlayan kitlesel bir sosyalist örgütün olmaması ve sonuç olarak ilk devrimden beri durduğu yerde duran Mısır ordusunun ve sistemin eski egemen güçlerinin alışkanlıkları, örgütlenme yetenekleri ve olanaklarının gücü tarihin acımasız bir şakası gibi, özgürlük isteyenlerin eyleminin özgürlüklerin en azılı düşmanları tarafından çalınmasına neden oldu.

Askeri darbe bugünlerde zafer kazanmış gibi görünebilir. Ama darbeye rağmen, darbecilerin sokağa çıkma yasaklarına rağmen, sokağa çıkanların kurşunlanmasına, katledilmesine rağmen milyonlarca insan direniyor. 25 Ocak devriminin yarattığı özgüven, Adeviye Meydanı'nda direnen insanların eyleminde pekişerek sürüyor.

Hareket birleşebilirse, Müslüman Kardeşler'in kitlesiyle Mübarek'i deviren ilk hareket yan yana gelebilirse, bu sefer sadece Sisi'nin değil Mısır'ın rejiminin zirvesinde oturan tüm sermaye güçlerinin bir daha geri gelmeyecek şekilde mağlup edilmesi mümkün. Çünkü Mısır ezilenleri, devrimin frenlenmemesinin zorunlu olduğunu çok acı bir süreçle öğrendi.