Gezi direnişinin yıl dönümünde İstanbul’da tam bir devlet terörü yaşandı. 25 bin polis ve 50 TOMA’yla Gezi direnişinin yıl dönümünde eylem yapmak isteyenler şiddetle bastırıldı.

Çağdaş Hukukçular Derneği, İstanbul’da 126 kişinin göz altına alındığını, İHD ise 13 kişinin yaralandığını açıkladı. Gezi Parkı’na çıkan tüm yollar polis ordusuyla dolduruldu.

Bir araya gelen her üç kişi polis tarafından saldırıya uğradı. İnsanlar sokak ortasında göz altına alındı. Ankara’daki eyleme de polis sert bir şekilde müdahale etti.

Tıpkı 1 Mayıs’ta olduğu gibi hükümet İstanbul’da olağanüstü hal günlerini andıran bir uygulamaya daha imza attı.

Erdoğan, polis şiddetinin doğrudan örgütleyicisi gibi konuşarak bir suç daha işledi. “Eğer buraya gelme gibi bir duruma gelirseniz kusura bakmayın güvenlik güçleri kesin talimat almıştır gereği neyse A’dan Z’ye yapılacaktır” diyerek göstericileri devlet terörüyle tehdit etti. Göstericilere saldırmaya meraklı polislerin daha cüretkar olmasına neden oldu.

Sanıldığının aksine, Erdoğan, sadece Gezi direnişinden ödü patladığı için değil, sokak gösterilerini minimuma indirmek, kendi tabanını konsolide etmesine yarayan siyasal kutuplaşmayı derinleştirmek ve son olarak da denetim dışına çıkacak bir kitle hareketinin planlarını bozmasına neden olmasını engellemek için devlet terörünü pekiştiriyor.