Geçen hafta Ankara’da musluklardan akan suyun rengi ve kokusu önemli bir tartışma konusu oldu. TMMOB’a bağlı meslek odaları Kızılırmak’tan gelen suyun yüksek oranda sülfat içerdiğini ve durumun muhtemelen bundan kaynaklandığını belirtti. Bu açıklamanın ardından sahneye çıkan Melih Gökçek, kameraların karşısında şebeke suyu olarak tanıttığı paketlenmiş suları içti. Elektroliz işlemi sonucu ortaya çıkan durumu suyun kalitesi olarak açıkladı. İshal vakalarının arttığı iddialarını reddetti ve bütün yaşananları kendine karşı art niyetli yaklaşımlar olarak gördüğünü söyledi.

Yalova da kalan 12 saatlik, 1 günlük sularıyla gündeme geldi. Şimdilik sorunun taşıma derelerle, göletlerle çözüldüğü düşünülüyor. DSİ Yalova halkını suçlayarak normalin iki katı su tükettiklerini söyledi. Ancak asıl sorun on yıllarca yenilenmeyen su şebekesinden ve şehir altyapısından kaynaklanıyor. Şehirde günde 18 bin metreküp su tahakkuku yapılırken tüketildiği görünen su 55 bin metreküp. Yani günde 27 bin metreküp su boşa gidiyor.

Tüm bunların yanında bu kadar içme suyu sıkıntısı yaşanmasının iki temel sebebi var. Küresel ısınma sonucu kuraklık ve şirketlerin su kaynaklarını ele geçirerek satması milyonlarca insanın su sıkıntısı yaşamasına neden oluyor.