Solun bir kesiminin NATO gibi bir savaş aygıtından medet umar hale gelmesi çok tehlikeli bir eğilim. HDP eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın ABD'nin IŞİD'e karşı kurduğu savaş koalisyonunda Türkiye'nin de aktif rol almasını talep etmesi daha da tehlikeli.

HDP her türden ABD müdahalesine kategorik olarak karşı bir parti. Bu partinin şimdi ABD'nin savaş koalisyonunun parçası olmayı savunması kabul edilemez.

Birleşmiş Milletler’de iklim görüşmeleri başlayalı 19 yıl oldu, yapılan 19 toplantıdan ciddi bir sonuç çıkmadı. 2015 yılında Paris’te Kyoto’nun yerine kabul edilmesi düşünülen uluslararası sözleşmenin yetersiz olduğu şimdiden oldukça yaygın bir görüş. ABD’nin önde gelen üniversitelerinden MIT’in yayınladığı rapora göre, ABD’nin bu anlaşmaya katılması çok önemli ancak ABD Senatosu’nda buna karşı aşılmaz bir engel bulunuyor. Yani gezegenin, 7 milyar insanın ve tüm canlı türlerinin kaderi, ABD’deki 100 kadar milyarder tarafından belirleniyor.

Geçtiğimiz sene 40 bin kişi ile ABD tarihinin en büyük iklim gösterisini düzenleyen aktivistler ise bu yıl çok daha iddialı hazırlanıyorlar. 1999’da Seattle’da antikapitalist hareketi başlatan birlik ve çeşitlilik ruhu, 21 Eylül’deki yürüyüş için de önemli ölçüde yakalanmış durumda.

20-21 Eylül tarihlerinde İstanbul’da Tütün Deposu’nda bir karşı zirve düzenleyen KEG, 2005 yılından beri iklim değişikliğine, nükleere ve kirli enerji politikalarına, gezegenin ve doğanın talanına karşı kampanyalar yürütüyor. Düzenlediği birçok miting ve eylemde on binlerce kişiyi sokağa çıkardı. Türkiye’nin Kyoto Sözleşmesi’ni imzalamasıyla sona eren kampanyaya imza attı.

AKP iktidarında enerji sektörü de ‘altın çağ’ yaşadı. Türkiye’deki en büyük ilk on şirketten altısı petrol ve elektrik şirketi.

Meltem Oral

13 yıl önce Eylül ayında İkiz Kuleler’in çöküşünün ardından dönemin ABD Başkanı George W. Bush ‘kötülüğe karşı iyiliğin devasa mücadelesini’ ilan etmişti. Bugünkü ABD Başkanı Obama tarafından, henüz selefi kadar epik ifadelerle olmasa da benzer cümleleri işitiyoruz. Obama da tıpkı Bush gibi ‘terörizme karşı savaş’ ilan ediyor. ‘Teröre karşı’ yeni bir uluslararası askeri koalisyona öncülük ediyor.

Üstelik 13 yıl önce emperyalist güçlerin Afganistan ve Irak’a askeri müdahalesine karşı çıkan pek çok kesim bugün IŞİD’e karşı NATO müdahalesinin bölge halklarının kurtarıcısı olabileceğini düşünüyor. Fena halde yanılıyorlar.

2008 küresel krizinden sonra bir türlü 2002-2007 döneminin yüksek büyüme hızlarına dönemeyen Türkiye ekonomisinde bir düşük büyüme rakamı daha geldi. Nisan-Haziran döneminde, ekonomi takvim ve mevsim etkilerinden arındırılmış rakamlara göre 2014’ün Ocak-Mart dönemine oranla %0.5 küçüldü.

Ahbap-çavuş kapitalizmi, işçi ölümleri üzerinde dört nala giderken, çalışanların emeklerinin karşılığının tam ödenmemesi geri tepiyor. Yüksek işsizlik ve çift hanelere varmasına ramak kalmış enflasyon tüketimi sınırlıyor. Tüketim ilk üç aylık dönemde %1.1 geriledikten sonra İkinci üç aylık dönemde de %0,4 azaldı. Tüketim azalınca, stoklar şişiyor. Stokların artması, karların realize olamadığı anlamına geliyor. Karlar düşünce özel yatırımlar da geriliyor. Özel sektör 2011’in ikinci yarısından beri yatırımlar konusunda çok isteksiz. Bu senenin Ocak-Mart döneminde yapılan yatırımlar 3 sene önceki seviyenin sadece beşte dördü kadar. AKP’nin politikalarından duyulan endişenin artması yatırımları azaltıyor.

Geçen hafta Ankara’da musluklardan akan suyun rengi ve kokusu önemli bir tartışma konusu oldu. TMMOB’a bağlı meslek odaları Kızılırmak’tan gelen suyun yüksek oranda sülfat içerdiğini ve durumun muhtemelen bundan kaynaklandığını belirtti. Bu açıklamanın ardından sahneye çıkan Melih Gökçek, kameraların karşısında şebeke suyu olarak tanıttığı paketlenmiş suları içti. Elektroliz işlemi sonucu ortaya çıkan durumu suyun kalitesi olarak açıkladı. İshal vakalarının arttığı iddialarını reddetti ve bütün yaşananları kendine karşı art niyetli yaklaşımlar olarak gördüğünü söyledi.

Kürt halkı, 2014-2015 eğitim yılını bir haftalık okul boykotuyla karşıladı. Anadilde eğitim talep edenler, ilkokuldan üniversiteye, beş gün boyunca derslere girmiyor.

Öte yandan Cizre, Diyarbakır ve Yüksekova’da inşa edilen okullarda, devletin hiçbir desteği olmadan Kürtçe eğitim verilecek.

Lice’de köylülerce Kürtçe eğitim amacıyla yapılan okulu yıkmak için askeri operasyon denendi. Halkın karşı çıktığı yıkımda, yaşanan kısa süreli çatışmanın ardından askerler geri çekildi.

ABD’li generaller IŞİD’i kısa sürede bitirmenin imkansız olduğunu söylüyor. ABD Başkanı Barack Obama, askeri harekata üç yıl süre biçiyor.

ABD emperyalizmi için kovulduğu Irak’a bomba yağdırmak ve bölge ülkeleri savaştırmaya çalışmak 34 yıldır değişmeyen bir politika.

Emperyalist sistemin en önemli parçası olan ABD zor günlerden geçiyor. Irak ve Afganistan’da aldığı yenilgilerin, Arap Baharı’yla bölgedeki bir dizi müttefikinin devrilmesinin ve küresel ekonomik krizin etkisiyle tek kutuplu dünyanın hâkimi olmaktan çıkan ABD, Rusya ve Çin gibi yükselen yeni güç odaklarına karşı egemenliğini korumaya çalışıyor.

ABD Afganistan’daki askeri çöküşü yavaşlatmaya ve Irak’ta IŞİD’in yükselişini durdurmaya çalışırken, Rusya Ukrayna’da açıkça meydan okuyor. Rus yanlısı Yanukoviç’in iktidarı kaybetmesinden sonra Kırım’ı topraklarına katan Rusya, Donetsk ve Lugansk’ta silahlı ayaklanmaları destekledi. ABD’nin zayıfladığı bir dünyada Rusya ekonomik yaptırım tehditlerine rağmen Ukrayna, Gürcistan gibi ülkelere müdahale ederek etrafında oluşturulan çemberi kırmaya çalışıyor.

IŞİD binlerce sivili infaz eden, Hristiyanları, Ezidileri, Şiilerin yanında kendisine destek vermeyen Sünnileri de katleden, farklı dinsel grupların ibadethanelerini havaya uçuran, kadınlara tecavüz eden, karşı devrimci mezhepçi bir katliam örgütü.

Ele geçirdiği bölgelerde hayatın her alanında kendi hâkimiyetini kuruyor ve kendi dışında bir örgütlenmeye izin vermiyor.

IŞİD’in katliamlarına tanık oldukça onun bir an önce “nasıl olursa olsun” durdurulması gerektiğini düşünmek doğal.

“ABD’nin kendi stratejik çıkarlarını korumak için yaptığı ve sonucunda bir kısım Ezidi’nin IŞİD’den kaçmasını sağlayan hava saldırıları bizleri yanıltmamalıdır. Irak’ta yaşanan vahşetin asli sorumlusu, ABD ve müttefikleridir. Saddam döneminde Irak’a uygulanan ambargo nedeniyle beş yüz bin çocuk öldü. ABD işgali sonrası yaklaşık bir milyon insan öldürüldü, cezaevleri işkencehanelere çevrildi. Irak petrolleri işgalcilerin kontrolü altına girdi, halk ağır bir yoksullukla karşı karşıya bırakıldı.

ABD’nin desteği ile sekiz yıldır Irak’ta hükümet olan Maliki’nin dikta rejimi, elli yıldır Suriye’yi yöneten Esad diktatörlüğü, mezhepçi, anti demokratik, baskıcı politikaları ile IŞİD’in gelişmesinde en önemli rolü oynadılar.

Irak ve Suriye’deki, hatta tüm Ortadoğu’daki mezhepçi, baskıcı diktatörlükler yıkılıp, yerlerine demokratik, çoğulcu yönetimler kurulmadıkça, bölgedeki IŞİD benzeri örgütler yok olmaz.

HDP’den de ABD müdahalesine yeşil ışık yakan açıklamalar geldi. HDP’nin uluslararası ilişkilerden sorumlu MYK üyesi Van Milletvekili Nazmi Gür “Esasında bir askeri örgüt olan NATO’dan özgürlükçü, demokratik bir yaklaşım zaten beklenemez. Ama en azından NATO üyesi ülkelerin ve bizatihi NATO’nun IŞİD belasını sonlandırmak, engellemek ve nihayetinde bir tehdit olmaktan çıkarmak için daha aktif bir rol, daha etkin bir mücadele, Kürtlerle de doğrudan işbirliği gerekiyor” dedi.

Selahattin Demirtaş ise “İlle de Türkiye bir kara operasyonuna girişsin demiyoruz ama IŞİD ile ilgili tüm politikalarını değiştirmeli ve bu vahşi yapıyla mücadele edecek koalisyona aktif bir şekilde destek sunmalıdır” diye konuştu.

ABD müdahaleleri hiçbir zaman barış getirmedi. ABD’nin tarihi başka ülkelere yapılan askeri müdahalelerin, milyonlarca sivilin katledilmesinin de tarihidir.

ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda Hiroşima ve Nagazaki’ye attığı atom bombaları yüzbinlerce kişiyi öldürdü.

953’te İran'da demokratik yollarla seçilmiş Musaddık yönetiminin devrilmesine yardımcı oldu.

1961’de Küba’yı işgal edip Castro’yu devirme çabası başarısızlıkla sonuçlandı. Vietnam savaşında kullandığı kimyasal silahlar ve bombalamalar yüzbinlerce kişinin ölmesine neden oldu.

Irak’a yönelik yürütülen ve ilaç ambargosunun da dâhil olduğu ekonomik ambargo Irak halkı topyekün cezalandırdı yaşam koşullarının kötüleştirdi.

Türkiye’de savaş karşı hareketin öncüsü olan ve Kürtlere karşı savaşta “kendi” hükümetlerinin yenilgisi için mücadele eden Devrimci Sosyalist İşçi Partisi’nin Eşbaşkanları Meltem Oral ve Şenol Karakaş, emperyalizmin yeni Irak taaruzuna dair şunları söyledi:

“Ortadoğu'da şiddetin bütün tarihi, Batı emperyalizminin müdahaleleriyle doğrudan ilişkili.

Geçtiğimiz haftalarda 2 bini aşkın Filistinliyi katleden İsrail, "kafa kesme" konusunda IŞİD'i geride bırakan Suudi Arabistan, Mısır'daki binlerce kişiyi katleden Sisi cuntası, ABD'nin bölgedeki en önemli müttefikleri.

Irak ise on yıllardır ABD tarafından savaşa sürüklenmiş, kana bulanmış, mezhepçilikle paramparça edilmiş bir ülke.

Roni Margulies

İşçi sınıfı şaha mı kalktı?

Şöyle bir bakınca, sınıf mücadelesinde bir hareketlenme, işyerlerinde bir kıpırdanma var diye düşünmek mümkün sanki.

Beltaş, Halkalı inşaat işçileri, ŞişeCam, Kocaeli’de ağaç işçileri, Greif, maden işçilerinin Soma sonrasında irili ufaklı direnişleri, Adliye çalışanları, Kent Gıda işçileri...

Ve bu ayın 24’ünde KESK ve Kamu-Sen’in eğitim sendikaları birlikte bir günlük grev yapacak.

Hepsinin koşulları birbirinden farklı: Greve katılan işçi sayısı; greve katılan işçilerin işyerindeki toplam işçi sayısına oranı; sendika olup olmaması ve, varsa, sendikanın gücü; kazanma ihtimalinin küçüklüğü veya büyüklüğü...

Canan Şahin

Nasıl oluyor da Orta Doğu’da IŞİD’e karşı 40 ülkenin yan yana gelerek oluşturduğu bir savaş koalisyonunu ve NATO gibi bir savaş örgütünü sol örgütler davetiye çıkarıp destekleyebiliyor? Yine nasıl oluyor da 2011 yılından itibaren Orta Doğu’da milyonlarca insanın hayatı pahasına sokağa çıkarak, grev örgütleyerek, meydan işgal ederek verdiği devrimci mücadele kimi solcu örgütler tarafından birer komplo gösterisi muamelesi görüp aşağılanabiliyor? Nasıl oluyor da büyük yığınların sokakta verdiği radikal mücadele yerini parlamento endeksli eskimiş devlet partilerinin kirli koalisyonlarına umut bağlar hale gelebiliyor? Yığınların mücadelesine güvenmeyen ve bu mücadeleden kaçıp toplumu ve sistemi yukarıdan aşağıya yeniden tasarlamaya bel bağlayan “sosyalistler” 18. yüzyıldan beri komplocu, elitist, planlamacı, ütopyacı, ikameci fikirlerle işçi sınıfı ile burjuvazinin tarihsel düşmanlığında hep sol gösterip sağ vurdular.

  • Van’da deprem sonrası İŞKUR kapsamında işe alınıp 2014 yerel seçimlerinden sonra işten atılan işçiler, Ankara’ya yürüyor.
  • DİSK Genel-İş üyesi BELTAŞ işçileri’nin CHP’li Beşiktaş Belediyesi’ne bağlı taşeron firmanın işten çıkarmalarına karşı başlattığı grev sürüyor.
  • Metal ambalaj üretimi yapan Crown Bevcan’ın Kocaeli Suadiye ve Osmaniye’deki fabrikalarında çalışan işçiler, toplu iş sözleşmesi görüşmelerindeki anlaşmazlık nedeniyle 26 Eylül’de greve başlıyor.
  • Şırnak’ta Cudi Dağı’nda tünel açma çalışmalarında çalışan 100'e yakın taşeron işçisi, 5 aydır ücretlerini alamadıkları için iş bıraktı.
  • İstanbul’da PTT Dağıtım ve Kargo bünyesindeki taşeron firmalar ASGÜN Turizm Teks. İnş. Oto. San. Tic. Ltd. Şti’de çalışan işçiler, iş bırakma eylemiyle gasbedilen ücretlerini aldılar.
  • Düzce'nin Cumayeri ilçesinde Kombassan Holding’e bağlı Anadolu Rulman fabrikası işçilerinin grevi ikinci ayını doldurdu.
  • 2004 yılından bu yana ücret, kıdem ve ihbar tazminatı alacakları bulunan Hema Dişli işçileri, adı değişerek Ankara Dişli Dövme Sanayi olan fabrika önünde direnişte.

KESK’e bağlı Eğitim Sen ve Kamu-Sen’e bağlı Türk Eğitim-Sen, eğitimde artan sorunlara, kadrolaşmaya ve ayrımcı politikalara karşı 24 Eylül günü greve çıkıyor.

İki sendikanın genel başkanları yaptıkları ortak basın açıklamasında, diğer eğitim sendikaları da eylemlerine destek vermeye çağırdı.

Hükümetin eğitim konusunda attığı adımlar, torba yasalar ve değiştirilen yönetmelikler, eğitim emekçilerinde bir huzursuzluk yaratıyor.

TEOG skandalı, öğrencilerin İmam Hatip okullarına yönlendirilmesi, hükümete yakın durmayan sendikalara üye emekçilerin rotasyona uğratılması ve eğitimin bilimsellikten uzaklaştırılması grev kararı alınmasının başlıca sebeplerini oluşturuyor.

Eğitim-Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca, biriken sorunların hükümet ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından dikkate alınmaması yüzünden grev kararı almaya mecbur kaldıklarını bildirdi.

Eğitim-Sen, Türkçe ve Kürtçe hazırladığı bildirilerde demokratik, laik, parasız, bilimsel eğitim, performans ve angarya değil kurallı çalışma, rotasyon ve sürgünlere dur demek, zorunlu din derslerine dur demek, siyasi kadrolaşmaya dur demek, cinsiyetçi eğitime dur demek, 4+4+4’e hayır demek ve anadilde eğitim hakkı için tüm eğitimcileri greve çağırıyor.

Faruk Sevim

Geçen hafta TBMM’de kabul edilen torba yasada emekçileri ilgilendiren çeşitli konular var. Bunlar özetle:

  • Soma’da hayatını kaybeden işçilerin eş ve çocuklarına ölüm aylığı bağlanacak, ölen işçinin eş, çocuk veya kardeşlerinden birisine kamuda çalışma imkânı verilecek.
  • Linyit ve taşkömürü çıkartılan işyerlerindeki ücret, asgari ücretin iki katından az olamayacak.
  • Maden işyerlerinde çalışanlar için emeklilik yaşı 55'den 50'ye düşürülecek.
  • Maden işyerlerinde yeraltında çalışma süresi haftada 36, günde 6 saat olacak, bu süre yer üstü çalışması ile 45’e tamamlanacak. Maden işçileri ile ilgili yasa maddeleri 1 Ocak 2015’e kadar uygulanmayacak.

Volkan Akyıldırım

"Dini ıstırap, bir ve aynı zamanda, hem gerçek ıstırabın ifadesi hem de gerçek ıstıraba karşı bir protestodur. Din, ezilen yaratığın iç çekişi, kalpsiz bir dünyanın kalbi, ruhsuz koşulların ruhudur. Kitlelerin afyonudur.

Hegel'in Hukuk Felsefesinin Eleştirisine Katkı, Karl Marx - Frederich Engels

Dini duygu ve düşünceleri savaşılması gereken bir yanılsama olarak gören kaba materyalistlerin ateist propagandasını reddeden Karl Marx, emekçi kitlelerin sahip olduğu inançların rolü ve işlevini kutsal kitaplara bakarak değil kapitalizmin gerçeklerinden yola çıkarak açıkladı.

Dijital sayı 27 - 11 Mayıs 2021 (pdf)

Dijital sayı 26 - 27 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 25 - 6 Nisan 2021 (pdf)

Dijital sayı 24 - 23 Mart 2021 (pdf)

Dijital sayı 23 - 16 Mart 2021 (pdf)

Abone olun

Dostlarımız

Marksist.org

Marksizm 2013

dsip
















Su Hakkı Kampanyası