Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun bir helikopter kazasında ölmesiyle, medya arkasından günlerdir ağıt yakıyor. Türkiye büyük liderini kaybetti, ülke büyük evladına ağlıyor v.b. ifadeler neredeyse bütün gazetelerin manşetine taşındı. Öyle ki siyasi partiler seçim programlarını iptal edip, BBP Genel Merkezi’nde sıraya girdiler. Demeç veren her siyasi, onun ne kadar büyük bir değer ve lider olduğunu anlattı. Hürriyet Gazetesi daha ileri gidip, Abdullah Çatlı ile dostluğunu, aynı davanın ve kaderin insanları olduklarını anlatan duygu dolu haberler kaleme aldılar. Türkiye’de faşist hareketin önde gelen isimlerinden olan Muhsin Yazıcıoğlu’nun katliamlarla, cinayetlerle dolu olan yaşamından hiç bahseden olmadı.
Muhsin Yazıcıoğlu 1980 öncesi Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı ve Ülkücü Gençlik Derneği kurucu başkanlığı yapmış bir ülkücü. Yöneticilik yaptığı dönemde bir çok katliamın talimatını veren biri olduğu açıkça bilinmesine rağmen derin devle tarafından korunup kollanan bir isim aynı zamanda. 1980 öncesi, Maraş katliamının düzenleyicilerinden biri olduğu kayıtlara geçmiş vaziyette. Katliam sicili sadece bununla sınırlı değil. Bahçelievler, Balgat, Seyranbağları, Piyangotepe ve Malatya- Çorum gibi sayısız katliamın da baş aktörlerinden. Darbede cezalandırılan nadir faşistlerden biri olan Mustafa Pehlivanoğlu asılmadan önce verdiği ifadesinde şöyle diyor: “Şevkat Çetin ve Muhsin Yazıcıoğlu, Ülkücü Gençlik Derneği’nin öldürme, yaralama, kurşunlama, bombalama gibi eylemlerini yönlendiren kişilerdir”. 12 Eylül darbesiyle sekteye uğrayan katliam sicili, siyasete yeniden atılmasıyla Sivas katliamı ile devam etti. Rahip Santoro, Hrant Dink cinayetleri de medyanın güzide insan diye çıkardığı bu kişinin Alperen Ocakları’nın işi. Mc Donalds’a bomba atarak 6 çocuğun yaralanmasına, ölümden dönmesine neden olan Yasin Hayal’i cezaevinde hem maddi hem manevi olarak destekleyen gönlü bol bir insan.
Bir faşist daha, işlediği insanlık suçlarından hesap veremeden gitti. Ama o medyanın inandırmaya çalıştığı şirin yüzüyle değil, kayıtlara geçmiş kanlı yüzüyle vicdanlarda hep yargılanacaktır.