Seçimlerde DTP’nin zafer kazanması, barış olanaklarının güçlenmesi anlamına geliyor. Önümüzdeki dönemde bir yandan Kürt sorunu çok daha yoğun tartışılacak. Sadece sorun değil çözüm olasılıkları da daha yoğun tartışılacak. Ama diğer yandan CHP ve MHP’nin oylarını artırması çözüm önündeki milliyetçi engellerin de baş ağrıtmaya devam edeceğini gösteriyor.
Barış için mücadele sadece Kürt halkının omuzlarına, sadece DTP’ye yüklenemez. Solun, ayakları üstünde durması, Kürt halkının kendi kaderini belirlemesi için mücadele etmesi gerekir. Barışın ne kadar güçlü bir alternatif olacağını belirleyecek olan batıda işçi sınıfının, solun Kürt halkına yardımcı olacağına bağlı.
Sol bu açıdan iyi bir sınav veremedi. “Ortak aday” kampanyaları birisi dışında, Akın Birdal dışında başarı kazanamadı. DTP’nin İstanbul’daki adayı, Akın Birdal’ın oyları arttırması da çok önemli. 2007 seçimlerinde 2’si seçilen, 2’si seçilemeyen 4 bağımsız milletvekili adayının aldığı 265 bin oy aşılmıştır. Ama basının olağanüstü sansürü sayesinde çok az farkla Saadet ve MHP adaylarının gerisinde kalınmıştır. Yoksa Akın Birdal üçüncülük sırasına oturabilirdi.
Akın Birdal’ın başarısı da İstanbul’da DTP örgütünün yoğun çalışmasıdır, yoksa Türk solu Akın Birdal’a ne yazık ki fazla bir katkıda bulunmamıştır. Öte yandan sol Akın Birdal’ın yanı sıra sayısız başka aday daha çıkararak ve bu adaylar etrafında da seçim kampanyası yapmaya çalışarak zaten çok sınırlı olan gücünü bölmüş ve Akın Birdal’ı yalnız bırakmıştır.
Şimdi, Newroz’da yüz binlerce insanla mitingler düzenleyen Kürt halkına yardımcı olmanın yolu, kitleleri harekete geçirebilecek bir solu, yeni bir solu yaratmak gerekiyor. Çünkü barışın yolu, egemen sınıf milliyetçiliğinin geriletilmesinden geçiyor.