“Solun solun”da Ergenekon yarılması

Radikal gazetesi tarafından yayımlanan "Solun solu Ergenekon'a nasıl bakı- yor?" yazı dizisi soldaki büyük yarılmayı gözler önüne serdi.
2006 yılında Ümraniye'de bir evde Ergenekon'a ait cephaneliğin bulunmasıyla başlayan soruşturma geçen 3 yıla yakın sürenin sonunda önemli bir dönemece geldi.

2003-2004 yılları arasında gerçekleştirilmek istenen 4 darbe girişimi hakkında sayısız belge ve bilgi ortaya döküldü. Bu darbe kayıtlıydı! Emekli Oramiral Özden Örnek'e ait Darbe Günlükleri'nde her şeyin notu ayrıntılı olarak tutulmuştu. Daha önce mahkemeler tarafından gerçekliği tespit edilen Günlükler hakkında geçen hafta bilir kişi raporu da yayımlandı. Darbe Günlükleri Özden Örnek tarafından yazılmıştı ve gerçekti.
Dönemin genelkurmay başkanı Hilmi Özkök, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara ifade verdi. Özkök, "bir darbeyi engelledim" demişti.
Türkiye'de dört başarılı darbe yaşandı. Gerekçleri ne olursa olsun darbeler hep işçi sınıfına ve sola vurdu. İlk kez darbeler ve darbe girişimleriyle yüzleşme, bu karanlık defteri kapatma olasılığı belirdi.

Bir darbe yok ki!
Solun bir kısmı bu olgulara rağmen bir darbenin varlığını inkar ediyor.
Ergenekon soruşturması ve darbecilerin yargılanmasına karşı çıkıyor. Radikal'e yazan TKP ve ÖDP genel başkanları ile Halkevleri Genel Sekreteri Ergenekon soruşturmasına açıkça karşı çıktı.
TKP'ye göre darbe falan yok. Darbeciler de yargılanmıyor. Her şey ABD'nin bir oyunu, 12 milyondan fazla insanın oy verdiği AKP ise ABD kuklası:
"Daha önce defalarca dile getirdiğimiz gibi ortadaki darbelere karşı bir sivil direniş olduğu iddiası açık bir yalandır...
Operasyon, ABD'nin Türkiye siyasetini AKP eliyle kendi hedefleri doğrultusunda yeniden düzenleme girişimlerini temel almaktadır. Bu plan ülkemizi daha büyük bir karanlığa ve piyasa faşizmine sürüklemektedir. Bu hedeflere itirazı ya da çekincesi olanlar tasfiye edilmekte, onlarla yakın ya da uzak teması olan, hatta temas kuracağı varsayılan herkes "suçlu" ilan edilmektedir." (Türkiye Komünist Partisi Genel Başkanı Erkan Baş)
Darbe girişimine katılmış bir Ergenekoın sanığına yazarlık yaptıran TKP, halka karşı suç işleyenleri muhalif olarak gösteriyor.
ÖDP'ye hakim olan çizginin TKP'den bir farkı yok. ÖDP başkanına göre demokrasi sınıfsal bir şey! Yani ABD'nin kuklası olarak gördüğü AKP bir darbeyle devrilebilir, çünkü "bizim sınıftan" değil, karşı sınıftandır:
"Ergenekon soruşturması etrafında oluşan toz bulutuna baktığımızda, esasen ABD’nin içinde yer aldığımız bölgeye dönük planlarına uygun bir yapılanmanın inşa edilmeye çalışıldığını görürüz...
Böylelikle hukuk çerçevesinde sürmesi gereken bir dava zorla siyaset zeminine çekilmek istenmektedir." (ÖDP Genel Başkanı Hayri Kozanoğlu)
 Nasıl olur da işçileri, Kürtleri, azınlıkları, toplum büyük çoğunluğunu ilgilendiren bir dava siyaset dışı tutulabilir ki? Ergenekon davasının salt hukuk düzeyinde ilerlemesi gerektiğini, davanın politize edilmemesi gerektiğini son günlerde dile getiren diğer iki ismi hatırlamakta fayda var: CHP lideri Baykal ve Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ.
Halkevleri'ne göre ise darbe suçuyla yargılananlar rejim muhalifleri, aslında muhalefet sindiriliyor.
"Ergenekon operasyonu, kimilerinin iddia ettiği gibi askeri vesayet sistemine karşı bir demokratikleşme operasyonu değil, kontrgerillanın, emperyalist ilişkilerin yeni dönem ihtiyaçları doğrultusunda dönüştürülmesi ve safralardan arınma operasyonudur." (Halkevleri Genel Sekreteri Oya Ersoy)
Milliyetçi solun üç örgütü Ergenekon soruşturmasının bir an önce son bulmasını istiyor.

Darbe var, ama bu düzen içi hesaplaşma
Bir de 3. yolcular var. Darbe suçu işlenmiş, darbeciler var, devletin derin bir örgütlenmesi ve onun döktüğü kan da var. Ama bu dava önemsiz! Çünkü seçilmiş bir hükümetle onu devirmek isteyen generaller aynı. EMEP, SDP ve SEH'e göre bu dava ve sonuçları bizi hiç mi hiç ilgilendirmiyor.
EMEP'e göre işçiler ve emekçiler bu davadan kendi çıkarlarına dönük bir sonuç beklememeli:
"Tasfiye edilenlerle, tasfiye edenler arasında fikri gericilik ve emperyalizm işbirlikçiliği açısından bir fark yoktur..." (EMEP Genel Başkan Yardımcısı Kamil Tekin)
SDP'ye göre ise 4 başarılı darbenin gerçekleştiği Türkiye'de ilk kez generallerin darbe suçundan yargılanmasının bir önemi yoktur.
"Ergenekon yargılaması, bu örgütlenmenin kısmen denetim dışına çıkan, kısmen deşifre olan bir kesiminin Genelkurmay’la ve ABD ile mutabakat halinde tasfiye edilmesidir." (SDP Genel Başkan Yardımcısı Ecevit Piroğlu)
SEH adına yazan ve daha önce Ergenekon soruşturmasının "Ayşe teyzeyi" yani sıradan halkı ilgilendirmediğini söyleyen Kürkçü’ye göre Genelkurmay, ABD, AKP hepsi aynı ve işbirliği içerisinde. ABD yanlıları Avrasyacıları tasfiye ediyor, bizi ilgilendirmez.
Üçüncü yolu çizdiğini iddia edenlerin yolu da milliyetçi solcularla aynı yere çıkıyor: Sol, darbelere ve Ergenekon'a karşı mücadele etmemeli.

Darbeye hayır diyenler
DSİP'in başını çektiği solun bir başka kanadı ise darbelere 'ama'sız karşı çıkıyor ve Ergenekon soruşturmasının sonuna kadar devam etmesini talep ediyor:
"Sosyalistler bir önkoşul olarak özgürlüklerden yanadır ve darbelere karşıdır. Seçilmiş yönetimleri, onları devirmeye çalışanlara karşı savunurlar. Bu olmazsa olmaz bir koşuldur." (DSİP Genel Başkanı Doğan Tarkan)
Sosyalist Parti ve Yeşiller Partisi, darbe ve darbe girişimlerine karşı demokrasiden yana saf tutmanın gerekli olduğunu söylüyor.
Darbe girişimlerinin aydınlatılması için meclise araştırma önergesi veren ÖDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras'ta Ergenekon soruşturmasını demokrasi için bir fırsat olarak değerlendiriyor:
"Ergenekon Davası’nı karartma girişimlerine duyarsız kalınmamalıdır. Bilinmelidir ki, Ergenekon Davası karartılırsa, kararan bir kez daha Türkiye’nin bugünü ve geleceği olacaktır."
Radikal yazı dizisi toplumdaki gerçek saflaşmanın solu nasıl böldüğünü sergiledi. Bu bölünme gereklidir ve iyidir.
Doğan Tarkan, soldaki yarılmanın sonuçlarını Radikal’e yazmıştı:
"Darbelere karşı tutum almayanlar ve Ergenekon soruşturmasını önemsiz olarak görenler siyasetten silinecektir. Darbelere karşı demokrasinin ve özgürlüklerin koşulsuz savuncuları ise geleceği belirleyecektir.
İşçi ve emekçilerin, bu toplumun büyük çoğunluğunun gözünde, Ergenekon davasına karşı tutum alanların hiçbir değeri kalmayacaktır ve herkes bu tutumlarının sonuçlarına katlanacaktır."