Rakamlar tüm insanlığın evrensel dili. 350 rakamı 24 Ekim’de dünyanın her yerinde gerçekleşecek olan küresel eylem gününün de görünen yüzü, talebi olacak. 350 kampanyasının aktivistlerinden Bill McKibben’a 350 kampanyası ve 24 Ekim uluslararası eylem gününü sorduk. Röportajı Gökşen Şahin yaptı.

350 sayısı, sizi bir kampanya başlatmaya itti. Bu sayı bize neyi açıklıyor ve neden bir kampanyanın konusu olacak öneme sahip?
18 ay öncesine kadar bu sayıdan hiç kimse söz etmiyordu, ancak bu sayı şu an dünyadaki en önemli sayı haline geldi. Dünyanın en önemli bilim insanları artık bizlere atmosferdeki karbon seviyelerinin milyonda 350 parçacık olması gerektiğini söylüyor. Ancak bu şekilde gezegenin üzerinde gelişen uygarlık veya dünya üzerinde adapte olmuş yaşamın gezegenle uyumlu olarak devam etmesini sağlayabileceğimizi belirtiyorlar. Bu çok sert bir dil, özellikle de atmosferdeki mevcut karbondioksit seviyesinin 387’lerde olduğunu ve her yıl biraz daha arttığını göz önünde bulundurursak. Ama bu çok açık bir şekilde buzulların neden eridiğini, dünyada iklime bağlı birçok değişikliğin neden gerçekleştiğini açıklıyor. Dolayısıyla bizim kampanyamız dünya liderlerinin dikkatini politik gerçeklerden ziyade bilimin gerçeklerine çekmeyi amaçlıyor.


Bunun için iklim hareketi neler yapmalı?

- İlk yapılması gereken, dünya liderlerine hemen harekete geçmemiz gerektiğini söylemek (zaman çok önemli) ve bu hareketin bizi 350 hedefine götürecek düzeyde anlamlı olması gerektiğini defalarca tekrarlamak. Bunun için en iyi fırsat, 24 Ekim’de dünyanın her yerinde gerçekleşecek olan büyük küresel eylem günü. 350 kampanyası olarak yapmaya çalıştığımız, dünyanın her tarafında, güneşin ilk olarak doğduğu Yeni Zelanda’nın dağlarından, en son battığı Hawaii sahillerine kadar her yerde yapılacak olan iklim eylemlerini koordine etmek. Dünyanın en yüksek tepelerine tırmanan dağcılar da olacak, dünya ısınmaya devam ederse ölecek olan mercan kayalıklarına dalacak olan dalgıçlar da olacak bu eylemlerde. Büyük şehirlerde büyük (umarız Türkiye’de daha önce gerçekleşenler kadar büyük) sokak gösterileri olacak ve bunlar gezegendeki insanlık tarihinin belirleyici unsurları olacak. İlk defa gezegen olarak, umarız yaratıcı şekillerde ve liderlerin duyabileceği kadar yüksek sesle ne istediğimizi anlatacağız. Aslına bakarsanız da şu ana kadar www.350.org internet sitesine kayıt yaptıran 1000’in üzerinde iklim eylemi var.

Başkan Obama’nın iklim politikası hakkında ne düşünüyorsunuz?

- Başkan seçildikten sonraki üç ayda, iklim konusunda bugüne kadarki başkanların toplamından daha fazla iş yaptığı ortada. Diğer taraftan, koyduğu hedefler ise inanılmayacak kadar küçük hedefler. Geçtiğimiz ay Beyaz Saray’daydım ve oradaki mesajı çok basitti: Bize istediğimiz ve istediğiniz hedefleri koymamızı sağlayacak taban hareketini ve baskıyı yaratın. Onlar da statükonun güçlerinin üstesinden gelebilmelerini sağlayacak taban hareketinin baskısına ihtiyaç duyuyorlar.
2006 yazından beri Amerikan tarihindeki en büyük iklim değişikliği karşıtı hareketi ve eylemlerini örgütleyen Bill McKibben, 1 Temmuz tarihinde Küresel Eylem Grubu’nun daveti üzerine İstanbul’a gelecek. 1 Temmuz, Çarşamba günü, saat 19:00’da Makine Mühendisleri Odası’nda yapılacak açık toplantıda konuşmacılar 350 kampanyasından Bill McKibben, KEG’den Gökşen Şahin. Uluslararası 24 Ekim ve 12 Aralık eylem günlerinin konuşulacağı toplantıya herkesi bekleriz.

 

350 ppm nedir?
Ppm, “milyonda bir parçacık” anlamına gelen bir ifade. Küresel ısınmaya rağmen şu anda karbondioksit atmosferdeki her bir milyon molekülün sadece 387’si oranında ya da milyonda 387 parça düzeyinde bulunmakta.
Yüz binlerce yıl boyunca dünya, buz çağı ile sıcak dönemler arasında gidip geldi.
Buz çağlarında havada milyonda 180 parça karbondioksit, sıcak dönemlerde ise milyonda 280 parça bulunmaktaydı.
200 yıl önce kömür, sonra petrol, sonra da doğalgazın kullanılmaya başlamasıyla, atmosferdeki karbondioksit miktarında artış olmaya başladı. Bugün her yıl milyonda 3,5 parça karbondioksit atmosfere salınmakta. Bunun 1,4 parçası doğal karbon yutakları (okyanuslar, orman, bitkiler) tarafından emilirken, 2,1 parçası atmosferde kalmakta. Küresel ısınma, iklim değişikliğine neden olan miktar da işte bu atmosferde biriken 2,1 ppm’nin yarattığı sera etkisi.

 

Anlamlı bir hedef: Raylı toplu taşımacılık
Türkiye’nin en büyük yerleşim birimi olan İstanbul’da her gün 11,5 milyon insan şehir içinde bir yerden bir yere seyahat ediyor. Kullanılan ulaşım araçları ve bu araçların kişi başına karbon salım miktarları, karbon salım oranlarında ciddi bir oranda düşüş sağlamak için neyi talep etmemiz gerektiğini açık biçimde ortaya çıkarıyor. Bir an önce tüm şehir içi ulaşımın raylı sisteme dönüştürülmesi ve otomobil kullanımının yasaklanması.
 İlk olarak İstanbul’un şu anki ulaşım sistemiyle bir yıllık karbon salım miktarına bakalım.  11,5 milyon kişi, günlük kişi başı 62 gr karbon salımında bulunuyor. Bu ise yılda 260 milyar kg karbondioksit salımı eder. Otomobil kullanan bir kişinin yıllık karbon salım oranı 63,5 kg ediyor. Tek bir kişi olduğunda sanki az gibi duruyor, ama bunu 3milyon ile çarptığımızda yıllık karbon salım miktarı 190 milyar kg oluyor. Bu cidden büyük bir miktar. İstanbul’un tüm ulaşımının raylı sistemle sağlanması durumunda ise, aynı hesap yaklaşık şöyle çıkar. 11,5 milyon kişi, kişi başına 3 gr, yıllık 12 milyar kg karbondioksit. Şu anki ulaşım sisteminin yıllık karbon salım miktarı 260 milyar kg, otomobillerin 190 milyar kg. Raylı taşımacılık olması durumunda ise 12 milyar kg olacak.
Herkesin içine sinerek kullanılabileceği, konforlu, ucuz, yaygın raylı toplu taşımacılık ağımız olması durumunda sağlayabileceğimiz kesinti miktarı ortada. Evet, ey hükümetler şimdi, hemen harekete geçin ve işe yarar tedbirler alın demenin tam zamanı.
(Veriler, Açık Radyo Kitapları’ndan çıkan Karbon Ayak İziniz kitabından alınmıştır.)