Büyük bir barış kampanyasına ihtiyacımız var. Bu en acil ihtiyaç.

Bir yandan ABD pervasızca Ortadoğu’yu yeniden bombalamaya başladı. Küresel kapitalizm çelişkilerini Ortadoğu’yu yeniden yıkarak, bombalayarak yayıyor. ABD yeniden Ortaoğu’ya yerleşiyor.

Öte yandan 20 ayı aşkın süredir devam eden çözüm süreci başladığı günden beri en zorlu dönemini yaşıyor. Kobanê’yle dayanışma eylemleri sırasında 40’tan fazla insanın ölmesi, arkasından üç PKK’li ve üç askerin öldürülmesi, müzakere masasının devrilmesi ihtimalini güçlendirdi.

Özellikle cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet çevrelerinin süreci geren açıklamaları, 120 bin kişinin bir anda sokağa çıkıp çatışması, sıkıyönetim uygulamasına hızla geçiş, hükümetin sorunu güvenlik tedbiriyle çözülebilecek bir mesele olarak kavradığını gösteren açıklamalar, çözüm sürecinin ne kadar kırılgan bir zeminde ilerlediğini gösterdi. Bir yandan da süreç sonlanır, diyalog süreci kalıcı bir barış sürecine evrilmezse savaş politikalarının, ırkçılığın devlet eliyle ne kadar hızla yaygınlaştırılabileceğini de görmüş olduk.

Bu nedenle, hem Ortadoğu’da hem dünyada barışı savunan hem de Türkiye’de çözüm sürecini, kalıcı bir barışın inşa edilmesi için atılması gereken adımların hızla atılmasını savunan bir hareketi hızla örgütlemek zorundayız.

Ertelenemez en önemli politik adım budur. Büyük bir barış hareketi, aktivistleri, kurumları, farklı siyasal çevreleri kapsayacak ama en önemlisi ayırd etmeksizin tüm emek örgütlerini içerecek, omurgasını sendikaların oluşturacağı bir kampanya örgütlemek için kolları sıvamalıyız ve sıvayacağız.