Amerika'da gündemdeki en önemli tartışma Başkan Baracak Obama tarafından ileri sürülen sağlık reformu var. 315 milyon Amerikalıdan 47 milyonunun sağlık güvencesi yok. Özel sigorta sistemi yüzünden 2 trilyon dolara varan sağlık harcamaları büyük bir bütçe açığına yol açıyor. Reform planı, özel sigortalara karşı federal hükümetin sigorta seçeneği sunmasını ve zenginlerin vergilerinin artırılmasını öngörüyor. Amerikan sağı ise reforma karşı çıkıyor. Alex Callinicos, ABD'deki tartışmayı yorumluyor.

Sizlere Irak işgalini hazırlayan o harika insanlar, öyle görünüyor ki Joseph Goebbels'ın "en iyi yalan en büyük yalandır" felsefesini kalpten benimsemişler. Cumhuriyetçi Partili sağcılar Obama'nın ABD'deki sosyal güvence sistemini tüm Amerikanların erişebileceği bir şekle sokma tasarısına dair hayret verici şeyler söylüyorlar.
Ulusal Sağlık Sistemine karşı en tuhaf iddialardan bir tanesini Fox News'a röportaj veren Jerry Bowyer ismindeki 'yeni muhafazakâr' geliştirdi; röportajın başlığı "Ulusal Sağlık Sistemi terör için zemin hazırlıyor mu?" idi! Bowyer röportajda Glasgow'da havalimanına düzenlenen saldırının failleri arasında Britanyalı doktorlar olduğunu söylüyor, İngiltere'de doktorların sivil köleler olduklarını, bu yüzden de kimsenin doktor olmayı tercih etmediğini iddia ediyordu. Ona göre, Ulusal Sağlık Hizmeti demek Müslüman ülkelerden doktor ithalatı demek olacak, bu da sağlık sisteminin sadece kimsenin yararlanamayacağı kadar bürokratik olmakla kalmaması, aynı zamanda sağlığımızı mücahit doktorlara teslim etmek zorunda kalmamız anlamına gelecek.
Ancak bu zavallı saçmalık, genel olarak inanılan "ölüm heyeti" efsanesi kadar tehlikeli değil.
Sarah Palin, geçenlerde Facebook'ta şöyle yazıyordu: "Karne ile sağlık hizmetinde en çok kim zarar görecek, elbette hastalar, yaşlılar ve engelliler. Benim tanıdığım ve sevdiğim Amerika, yaşlı anne-babamın ya da Down sendromlu bebeğimin Obama'nın 'ölüm heyeti' önünde durup bürokratların haklarında 'toplum için ne kadar verimli' olduklarına bakarak sağlık hizmeti almalarına değip değmeyeceğine kadar verecekleri bir yer değildi".
Bu tarz iddialar, ABD'nin tamamında yaz boyunca öfkeli ve tehditkâr protestoların gerçekleşmesinin sebebi oluyor. Cumhuriyetçi sağı harekete geçiren, büyük bir devlete karşı çıkmaları, kürtaj karşıtlığının etkisi ve sağlığın toplumsallaştırılmasının devlet tarafından kontrol edilen bir çeşit ötanazi olacağını düşünmeleri.

Fiyasko
Tabii olay sadece sağlıktan ibaret değil. Cumhuriyetçi Parti'nin George Bush kanadı, geçtiğimiz Kasım ayında yaşadıkları seçim yenilgisini tersine çevirmek için, yani Obama'ya nihayet çelme takmak için bir fırsat elde ettiklerine inanıyorlar.
Obama'nın sağlık bakanı Kathleen Sebelius dahi geçen Pazar günü Sağlık Sigortasının 'temel bir mesele olmadığını' söyledi.
Tüm bunlardan mantıklı bir sonuç çıkarmak isteyen Financial Times editörü Edward Luce, Richard Hofstadter'ın McCarthy dönemindeki (1950'li yıllar) cadı avını anlattığı 'Amerikan Siyasetinde Paranoid Tarz' isimli ünlü çalışmasına dönüyor. Luce, "Amerika, kökensiz bir toplum, bu da ekonomik sıkıntılar yaşayan ya da statü endişesi yaşayan her bireyin, mücadele etmek zorunda olduğu beyaz orta sınıf tarafından suçlanmasına ve derhal kötü giden her şey için günah keçisi olarak seçilmesine sebep oluyor" diyor. "Hofstadter'ın teorisi 2009 yılıyla uyum gösteriyor. İnsanların Obama'nın sağlık sistemi önergesine karşı çıkıyor olmaları çok daha geniş bir dünya görüşünü yansıtıyor, bu Amerikan değerlerini ve ABD kurumlarını uzaylıların saldırısından korumak isteyenlerin dünya görüşü…"
1994'te Bill Clinton sağlık sisteminde bazı reformlar yapmaya çalıştığında sağcılar bugünkü gibi sokağa çıkmamışlardı. O zaman şirket lobileri gerekeni yapmış ve planı engellemişti.
New York Times'ın haberine göre, bu kez yeni sistemin reklamını yapmak için Obama'nın destekçileri 24 milyon doları ve yeni sistemi destekleyenler bir başka 24 milyon doları gözden çıkardılar. Karşıtlar ise sadece 9 milyon dolar harcayabildiler: "İlaç şirketleri, doktorlar, kâr için çalışan hastaneler ve sendikalı çalışanlardan oluşan bir koalisyon sistemin elden geçirilmesini destekledi. Eczacılık sektörü 1993-94 yıllarında ortaya çıkan ve tıpkı ilaç şirketleri gibi Bill Clinton'ın sağlık reformu planına karşı çıkan kurgusal bir çifti, 'Harry ve Louise'i hayata döndürdü. Ancak bu kez hem eczacılık sektörü hem de bu kurgusal çift cephe değiştirmiş gibi gözüküyor; her ikisi de reformdan yana"
Bu yüzden mesele, kötülüğün güçleri ile Büyük Ecza'nın işe yarar budalaları arasındaki basit bir savaştan ibaret değil. Kafadan çatlak sağcılar Beyaz Saray, Kongre ve Amerikan şirketleri arasındaki bölgeyi karmaşık bir dansla istila ediyorlar.
Umalım ki hikayenin bir de şu kısmıyla ilgili daha fazla bilgi edinebilelim:
"Obama'nın ABD kapitalizmini kurtarmak üzere büyük misyonu".
Çeviri:  Berk Efe Altınal