Can Irmak Özinanır

İşcicilik ya da sıkça kullanılan tabir ile uvriyerizm sosyalizm saflarındaki ekonomist sapmayı ifade etmek için kullanılır. Uvriyerizm sözcüğü Fransızca “ouvrie” yani “işçi” sözcüğünden gelmektedir. İşçi sınıfının kurtuluşunun kendi eseri olacağını ve işçi sınıfını, teorisinin merkezine yetiştiren klasik marksist anlayış ile işçicilik birbiriyle karıştırılmamalıdır. İşçicilik, marksizmin tersine ekonomi ile politika arasındaki bağı görmezden gelerek ekonomik eğilimi öne çıkartır ve işçi sınıfı içinde kök salmış olan daha geri eğilimlere tabi olur. Bu bakımdan işçicilik, işçi kuyrukçuluğu olarak da tanımlanabilir.

İşçi kuyrukçuları; her tür siyasi soruna gözlerini kapatıp, bunu da marksizm olarak formüle ederler. Buna göre işçi sınıfının ekonomik sorunları dışında hiçbir şey önemli değildir. Siyasal özgürlükleri savunmak, sınırsız söz söyleme ve örgütlenme özgürlüğünü savunmak gibi konular önem taşımaz. Kadınların özgürlüğü, eşcinsellere dönük ayrımcılığa karşı mücadele ya da demokrasi mücadelesi işçi sınıfından kopmaktır. Dolayısıyla uvriyeristler egemen fikirlerin işçi sınıfı içindeki hâkimiyetine karşı bir mücadele yürütmez, tersine egemen fikirlerin etkilerine teslim olur. Bu, sendikalist eğilimlerde en açık biçimiyle görülebilir.

Oysa marksizmin işçi sınıfını pratiğinin ve teorisinin merkezine yerleştiren yaklaşımı, işçi kuyrukçuluğundan tamamen farklıdır. Marks, işçi sınıfının kapitalizm içinde tuttuğu merkezi konumdan dolayı nesnel bir kategori olarak devrimci olduğunu söyler. Elbette işçi sınıfı normal zamanlarda işini yapıp parasını kazanmaya çalışan, yabancılaşma içinde yaşayan insanlardan oluşur. Marks, işçi sınıfının nesnel bir kategori olarak sınıftan (kendinden sınıf), devrimci bir sınıfa (kendi için sınıf) dönüşmesinin mümkün olduğunu söyler. Bunun yolu ise kapitalizmin bir aşamada kendiliğinden mücadeleye ittiği işçilerin bu aşamada egemen fikirlerden kopma noktasına gelebilmesidir. Elbette, işçi sınıfının kurtuluşu kendi eseri olacaktır ancak bu, işçi sınıfı içindeki egemen fikirlere karşı mücadele etmeyi kapsayan bir süreçtir. Gramsci’nin dediği gibi saf kendiliğindenlik yoktur. Bu sebeple devrimci marksistler işçi sınıfının en mücadeleci kesimini bünyesinde toplayan ve egemen fikirleri her düzeyde yıkmaya çalışan, tüm ezilenlerin mücadelesinde yer alan bir partinin gerekliliğini savunurlar.