"Bilgisayar terimleriyle konuşursak, eğer İran İslam devriminin lideri Ayetullah Humeyni, Kaide lideri Usame Bin Ladin ve ABD'nin Fort Hood 13 kişiyi öldüren binbaşı Nidal Hasan İslamcılık 1.0 versiyonunu temsil ediyorsa, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır kökenli akademisyen Tarık Ramadan ve ABD Kongresi'nin ilk Müslüman üyesi Keith Ellison İslamcılık 2.0 versiyonunu temsil ediyor."

Bu paragraf Aydınlık dergisi, Cumhuriyet veya Birgün gazetelerinden ya da TKP açıklamasından alıntılanmadı. Tespitin sahibi The Jerusalem Post'ta yazan Daniel Pipes. Siyonist yazara göre Tayyip Erdoğan'la özdeşleştirilen İslamcılığın "2.0" verisyonu ilkinden daha tehlikeli:

"İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad ülke sokaklarının büyük öfkesine maruz kalırken ve Bin Ladin bir mağarada korkudan sinmişken, Erdoğan halk desteğinin tadını çıkarıyor, Türkiye Cumhuriyeti'ni yeniden şekillendiriyor ve dünyadaki İslamcılara ayartıcı bir model sunuyor."

İsrail'in halkın sesine kulak vererek Gazze'deki insanlık dışı uygulamalara tepki gösteren ve ortak askeri tatbikatı iptal eden, Hamas'la iyi ilişkiler bir hükümeti hedef alması doğal. Tıpkı 1 Mart 2003'te meclis çoğunluğunun Türkiye'nin ABD'nin yanında Irak işgaline katılmasını engellenmesini bir türlü unutumayan neo-conlar gibi. Pipes kadar kredisiz bir "gazeteci" olan Gareth Jenkish'ın "Gerçek ile Fantezi Arasında: Türkiye'nin Ergenekon Soruşturması" adlı raporu, Kafes darbe ve katliam planına sessiz kalan Doğan Grubu gazetelerinde üst başlıklara taşınıyor. Jenkinsh'ın argümanları oldukça tanıdık: Ergenekon aslında yoktur, bu dava fasa fisodur, yasa dışı dinlemeler yapıldı, Deniz Feneri yolsuzluğu var, AKP'yi de bir kapatma davası bekliyor.

Emperyalizme karşı mücadelede mangalda kül bırakmayanlar, genelkurmay'ı anti-emperyalist cephenin öncüsü ilan edecek kadar ateşli vatanperverler, mesele AKP hükümetini devirmek olunca Bush ve Netanyahu ile aynı dili konuşuyor.

Ortak noktaları İslam fobisi. Bu fobiyi dünyaya yayan George W. Bush'tu. 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra tüm dünyanın gözleri önünde çoğunluğu Müslüman nüfusa sahip ülkeleri terörist ilan etti. Ancak "asıl tehlike İslamdır" kampanyası nüfusunun ezici çoğunluğu Müslüman olan Türkiye'de çoktan başlamıştı.

Kurulduğundan bu yana inanç, ibadet ve düşünce üzerinde baskı kuran Kemalist cumhuriyetin "iç düşmanları" Kürtler, sosyalistler ve şeriat olarak tespit edilmişti. 28 Şubat 1997 darbesi ile şeriat listede ön sıraya yükseldi. Bush'un yaptığı aslında küresel ölçekte bir 28 Şubat'ı başlatmaktı.

İslam ya da herhangi bir din ya da dinin mensupları sosyalistlerin düşmanı olamaz. İslam fobisi emperyalizmin güncel silahıdır. Biz emperyalizme ve kapitalizmin yarattığı tüm sorunlara karşı Müslümanlarla omuz omuza mücadele ediyoruz. Türkiye'de darbelere karşı özgürlük için omuz omuzayız. Siyasal İslam'ın yükselişini durdurmanın başka bir yolu yok. Mücadele içinde en tutarlı sistem karşıtlığının sosyalizm olduğunu göstermeden milyonlarca yoksulu ve işçiyi sosyalizme kazanamayız.

AKP'nin Bin Ladin'e göre daha tehlikeli olduğunu iddia etmekse "Irak'ta kitle imha silahları vardır" kadar gülünç. Arkasında ise seçilmiş hükümeti darbe ile devirme fikri duruyor.