Kürtler haklı, devlet muhatabıyla konuşmalıdır.

Volkan Akyıldırım
19 Ekim 2009, misak-ı milli sınırları içerisinde yaşayan herkesin kaderinin değiştiği bir gün olarak tarihe geçti. 30 yıllık savaşın ardından, Mahmur ve Kandil'den gelen gerillalar Habur sınırından Türkiye'ye girdi. Kürt sorununu askeri yöntemlerle çözmek isteyen şahinler yenilirken, 1 milyondan fazla Kürt “özgürlük savaşçısı” olarak gördükleri PKK'lileri karşıladı. Bir kereliğine demokrasi işletildiğinde, kimsenin burnunun kanamadığı görüldü.

Ancak yüz binlerce yoksul  Kürdün vereceği yalın mesajın yaratacağı sarsıntı bir devlet politikası olarak demokratik açılımı gerçekleştirenlerin beklemediği bir şeydi. 

Habur'dan yayılan dalga Filistin'i, Lübnan'ı, Venezuela'yı hatırlattı. Adı, dili, kültürü inkar edilmiş bir halk devlete ve topluma basit bir mesaj verdi: Abdullah Öcalan liderimizdir, onunla konuşun.

20 Ekim günü ise savaş yanlısı odaklar atağa geçti. Hükümeti ve DTP'yi topa tuttular. Irkçı ve kışkırtıcı sözler edildi. Hükümetse bunu fırsat bilerek inisiyatifi Kürtlerden geri almaya çalıştı.

Milyonlarca Kürdün sevinci ve umudunu kırmak pahasına açılım devlet tarafından durduruldu. Savaş nedeniyle Avrupa'ya göç etmek zorunda kalan yüz binlerce Kürdü temsil eden Avrupa Barış Grubu'nun gelişi devlet tarafından engellendi.

On yıllardır barışa ve özgürlüğe susamış Kürt halkı barış sürecine sahip çıkıyor. Bu süreci geliştirmek istiyor. 'Şov yapmayın' diyenlere pabuç bırakacak değil, siyasi tercihlerini açıkça ortaya koymaya devam            edecekler.

Bu gerçek zaten devletin tüm kesimleri tarafından uzun zamandır biliniyor. Bilmeyenler ise Türkler, Batı'da yaşayanlardı. Onlara hep "bir avuç terörist"le savaşıldığını, "topyekun imha" edilecekleri anlatılmıştı.

Dağlıca ve Aktütün baskınlarında evlatlarının bir hiç uğruna ölüme gönderildiğini anlayan Türk halkı kendilerine düşman edilenlerin kendileri gibi yoksul insanlar olduğunu görüyor.

Bu yüzden tüm kışkırtmalara rağmen sokaklarda milliyetçi kitleler yok.

Etkisiz ve örgütlü faşist odaklar hamle yapmaya çalışsa da onları kimse takip etmiyor. Hükümet, toplumun barış isteğinin basıncıyla açılımı mutlaka devam ettirecektir.

Kürtlerinse bir milim geri adım atmaya niyetleri yok.

Şimdi barış zamanıdır. Savaşı körükleyen tüm güçlerin yenmek ve tasfiye edilmesini sağlamak zorundayız.

Türkler'de Kürtler gibi barış için sevinmeli, sokağa çıkmalı.

Biz DSİP üyesi sosyalistler Kürt halkına koşulsuz destek vermeye ve barıştan yana olan tüm güçleri bir araya getirmek için mücadele etmeye devam edeceğiz.

Bize katılın, barışı ve özgürlüğü birlikte kazanalım.