Askeri vesayet sandığa gömüldü, Kürt sorununda muhatap bir kez daha görüldü

12 Eylül referandumunun en önemli sonucu toplumun %58'i askeri vesayete karşı net bir tercih yapmış olmasıdır. Vesayetin en önemli iki kalesi HSYK ve Anayasa Mahkemesi'nin yapısındaki kısmi değişiklikler toplumun büyük çoğunluğunun desteğini kazandı.

Halk, 12 Eylül düzenini 30 yıl sonra reddetti. Darbecilerin anayasasını reddetti. 27 Mayıs darbesiyle kurulan ve her darbede pekiştirilen generaller-yargıçlar iktidarını reddetti.

Referandum, değişimden yana olanların, demokrasiden yana olanların ezici zaferiyle sonuçlandı. Bu anayasa değişikliği paketi oylamasını AKP'nin oylanması, Tayyip Erdoğan'ın oylanması, şeriat ve Misak-ı Milli'nin sınırlarının parçalanmasının oylanması olarak gösteren, "tehlikenin farkında mısınız?" kampanyasını referandum boyunca devam ettiren "Hayırcı" sağ muhalefet ağır bir yenilgi aldı.

Referandumun en önemli bir diğer sonucu da Kürt illerinde "Boykot" tutumunun ezici üstünlüğüdür. DSİP, batıda "yetmez ama evet" derken, Kürt illerinde "Boykot" politikasını savunmuş ve "Boykot" politikasını tek bir gerekçeye, Kürt özgürlük hareketinin koşulsuz bir biçimde yanında olma yaklaşımına bağlı olarak şekillendirmiştir.

Referandumdan sonra, bir kez daha, Kürt sorununun çözümünde muhatabın kim olduğu sorusu yanıt bulmuştur. 2009 yerel seçimlerinde güçlü bir şekilde verilen bu yanıt referandumda bir kez daha verilmiştir. Hiç kimse bu yanıtı görmezden gelemez! Boykot taktiğinin Kürt illerindeki yaygınlığına gölge düşürmez.

Şimdi, fırsat geçmeden, Kürt sorununda çözüm için adım atılmalıdır. Referandum bu adımların atılması için de güçlü bir zemin sunmaktadır.

Bizler, referandum kampanyası boyunca "Yetmez ama evet" dedik. Şimdi, bu değişikliklerin yetersiz olduğunu daha güçlü bir sesle haykırmanın ve özgürlüklerin sınırsız ölçüde genişlemesi için mücadele etmenin, sivil, demokratik, 12 Eylül ruhundan tümüyle arınmış bir anayasanın kazanılması için mücadele etmenin zamanıdır.

13 Eylül sabahı, bir saniye beklemeden savcılıklara başvurarak Kenan Evren ve 12 Eylül darbecileri hakkındaki yargı sürecini başlattık.

Anayasa değişikliğinin ilk kazanımı gerçekleşmiştir. Geçici 15. madde çöpe gönderilmiştir. Artık 12 Eylül darbecilerinin ve tüm darbecilerin yargılanmasının önünde hukuki bir engel kalmamıştır.

Bu ilk kazanımdır. Yeni dönem bir çok kazanıma, barış, demokrasi ve özgürlük mücadelelerinin sıçramasına ve kitleselleşmesine açıktır.

Anayasa değişikliğinin yetmediğini yüksek sesle söylemenin, yeni bir anayasa istemenin tam zamanıdır.

Kamu çalışanlarına grev hakkı için mücadele etmenin zamanıdır.

Hrant Dink'i öldüren tüm mekanizmanın dağıtılması için mücadele etmenin zamanıdır.

Irkçılığı, milliyetçiliği ve yeni liberal politikaları sokakta yenmek için işçileri, sosyalistleri, antikapitalistleri, demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.

Doğan Tarkan

Devrimci Sosyalist İşçi Partisi Genel Başkanı

13 Eylül 2010