12 Eylül düzeninin son bulmasına Hayır kampanyası, lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun "hayır" oyu verememesiyle tarihi geçti. Referandum sonuçları, Cumhuriyet Halk Partisi'nin tabanını koruduğunu ve ama bu taban dışında kimseyi kazanamadığını gösterdi. Bir kaset darbesiyle solcu olduğu iddia edilen Ergenekon'un avukatı CHP'yi bölünme bekliyor.

Anayasa değişikliği CHP'nin nasıl bir parti olduğunu açık bir şekilde gösterdi. Kendini solcu olarak takdim eden devlet partisinin zenginler ve gelir düzeyi yüksek laik orta sınıflar tarafından desteklendiği, CHP'nin tıpkı MHP gibi Ege'de ve Akdeniz'de etkili olabildiği ortaya çıktı.

CHP geleneği tarihte iki kez işçi sınıfı ve yoksullar tarafından blok olarak desteklenmişti: 1970'lerde Ecevit'in partiyi sola kaydırdığı dönem ve 12 Eylül düzenine karşı toplumsal muhalefetin sözcüsü olarak olarak SHP'nin öne çıktığı dönem.

Diğer bütün dönemlerde ırkçı bir devlet partisi olan CHP'nin kaset darbesiyle bir gecede solcu olarak sunulup milliyeçi-laikçi tabanın dışına da taşması mümkün olmadı.

Bir yandan başörtüsü yasağını destekleyip, diğer yandan "bunu ancak biz çözeriz" diyen CHP'nin samimiyetine test uygulamak gereksiz; İstanbul Sultanbeyli'de çarşaf açılım yapıp Avcılar'da "Müslüman kadınların rahibe gibi giyinmesine evet" afişlerini astıran CHP büyük yığınlar gözünde teşhir oldu.

Bütün yatırım Kılıçdaroğlu'naydı. Bir gecede oturtulduğu koltuk şimdi sallanmaya başladı.

Sosyalistler, ırkçı CHP'nin emekçi sınıflar nezdinde teşhirini artırmalıdır.

Zenginlerin, generallerin, yargıçların partisi solcu değildir. Ulusalcılık sağcı ve gerici bir akımdır. 80 yıllık baskı rejimi gibi bu rejimin kurucusu CHP'de artık tarihe karışmalı ve sol gerçek anlamına kavuşturulmalı.