Fransa'da emeklilik yaşının 60'tan 62'ye yükseltilmesini öngören yasa tasarısının senatodan ve meclisten geçmesi üzerine ülkede aylardır devam eden hareketin zayıfladığına ilişkin pek çok tartışma yaşandı. Yeni Antikapitalist Parti (Nouveau Parti Anticapitaliste-NPA) lideri Olivier Besancenot, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada tatilin bitmesi ve liselilerin tekrar okullara dönmesinin sokaktaki mücadeleyi canlandıracağını inandığını söylüyordu.

Besancenot, "Reformun halkın tepkisine karşı geçmesinin sola bir yol açacağını düşünenler yanılıyor. Mücadelenin sonunda değiliz, çünkü Nicolas Sarkozy saldırmak için 2012'yi beklemeyecek. Bunu durdurmazsak çalışma zamanının artması ve ücretli izinlere dokunulması söz konusu olacak, küresel bir kemer sıkma planıyla karşılaşacağız" diye belirtiyordu.

6 Kasım’da sekizinci gösterisini gerçekleştirdi. Eylül ve Ekim aylarında 3’er milyondan fazla insanın katıldığı genel greve soğuk hava ve yağan yağmur altında 1.2 milyon kişinin katılması, basının büyük ölçüde “hareket küçülüyor, bu iş bitti diye” yorumlamasına ve sendikalar arasındaki görüş ayrılıklarını gündeme getirmesine yol açtı.

Geçtiğimiz hafta CGT Genel Sekreteri Bernard Thibault yaptığı açıklamada, "Medyanın çoğu perdeyi kapatmış olsa da, hareket ülkeye derinden yerleşmiştir. Hep beraber olmamızı gerektiren anlar vardır. Bugünkü eylem yeni zor zamanı gösteriyor. Bunlardan daha çok göreceğiz. Her zaman söyledik, CGT sonuna kadar gidecektir." diye belirtti.

Fransa'nın ikinci büyük sendikal örgütlenmesi olan CFDT genel sekreteri François Chérèque "maalesef" emeklilerin mücadelesinden yavaş yavaş uzaklaşıp, işsizlik ve çalışma şartları üzerine yoğunlaşılarak mücadele edilmesi gerektiğini belirtiyordu.

Sendikal liderliklerin arasındaki stratejik perpektif farklılıkları hareketin zayıflamasının tek sebebi değil elbette. Sendikalar belirledikleri ortak eylem günlerin sokağa dökülmek için çaba gösterseler de yasanın çıkmasına engel olacak ortak kararlı tavrı göstermekte zayıf kaldılar. En büyük eylemlerini gerçekleştirdikten hemen sonra hareketi inşa etmeye devam edemediler.

CGT Genel Sekreteri Thibault eylemliliğe devam ederek reformun uygulamaya koyulacağı Temmuz 2011'e kadar pazarlık şansının yakalanabileceğini düşünse bile grevin şimdilik kabul edilen en büyük etkisi Sarkozy siyasetine verdiği zarar oldu. 2008 yılında eski partisi UMP’de yaptığı bir konuşmada “Artık Fransa’da grev olduğunda, kimse bunun farkına varmıyor” sözlerini Sarkozy’nin pek hatırlamak istemediği sözler olmalı. 1995 yılından beri görülmüş en güçlü sosyal hareketin kaderi ise yine de belirsizliğini koruyor.

Anayasal konseyin 9 kasım günü yasayı onamasının üzerine genel yorumlar, kazanılacak bir şey kalmadığı yönünde. Aynı gün yapılan sendikal toplantıya tam katılım olmasına rağmen alınan eylemlilik kararına tüm sendikalar imza atmadı.

Bir sonraki eylemlilik günü olan 23 Kasım’da ortaklaşa bir eylem olmamasına ve merkezi olmayan çeşitli eylemliliklerin (toplanma, yürüyüş, iş bırakma…) yapılmasına karar verildi. İki buçuk aydır devam eden, milyonlarca insanı sokağa çıkartmış olan emeklilik mücadelesi 23 Kasım’da dokuzuncu ve son eylemini gerçekleştirebilir gibi görünüyor.

Yine de egemen sınıfların propagandasına karşı kamuoyunun kazanılmış olması reforma karşı direnenlerin, başının dik olarak mücadeleye devam etmesini sağlayacaktır.