12 Haziran seçimlerinin en büyük zaferini Kürt halkı elde etti. AKP iki kişiden birisinin oylarını alsa da, seçim öncesi Kürtlere yönelik başlatılan saldırılar, BDP’nin desteklediği adaylar üzerinde uygulanan baskı, seçim faaliyetinin engellenmesi için uygulanan şiddet göz önüne alındığında, 36 bağımsız adayın seçilmesi seçimlerin en etkileyici başarı öğesidir.

Özerklik talebi kazandı!

Kürt halkı seçimler öncesinde “Demokratik özerklik” talebini öne çıkarttı. Özerklik için oy istedi, özerklik için mücadele etti, her siyasi fırsatta Özerkliği gündeme taşıdı ve Kürdistan’da oylanan Özerklik oldu.
Seçimlerin sonucunda, Kürdistan’da Özerklik talebi tam bir politik zafer kazandı. BDP oylarını yarım milyon artırdı. Milletvekili sayısını 21’den 36’ya çıkarttı. Yedi Kürt şehrinde BDP adayları açık farkla kazandı.

Kürt halkı, olağan bir seçim kampanyasından geçmedi.  Seçimlerden önceki 50 gün içinde 2500’den fazla BDP’li KCK soruşturması nedeniyle gözaltına alındı. BDP’nin mücadele içinde şekillenen kadroları, binlerce Kürt siyasetçi, uydurma gerekçelerle gözaltına alınarak, Kürt halkı siyasi önderliğinin deneyiminden yoksun bırakılmaya çalışıldı.

Operasyonlar ve YSK darbesi

Devlet ve hükümet, Kürtler üzerinde politikve askeri bir baskı kurdu.  Operasyonlarda arka arkaya çok sayıda gerilla öldürüldü. Kürt halkının yeniden silaha sarılması ve çatışmanın derinleştirilmesi, sadece Kürt illerinde değil batıda da savaş ortamının yaygınlaştırılması için müdahalede bulunuldu.
Kürt halkının bu müdahaleye tepkisi, sınırları aşmak, cenazelerini almak, cenazelerini gömmek ve ölenlerin boşuna ölmediğini kanıtlayan kitlesel cenaze törenleriyle mücadeleyi siyasal düzleme çekmek oldu.

Askerlerin üzerine yürüyerek dağdaki gerilla cenazelerini almaya giden Kürt halkı, seçimlerden kısa bir süre once korku duvarını aştığını kanıtladı.

Bu eylemden kısa bir süre önce, bir de apaçık bir darbe girişimini püskürttü Kürt halkı. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) BDP’nin desteklediği bağımsız milletvekili adaylarının bir kısmının, ama en kilit isimlerin milletvekilliğini veto etti.  Kürt illerinde İstanbul ve İzmir’e kadar, örgütlenen kitlesel eylemlerle, Kürt halkı adaylarına sahip çıktı ve YSK darbesini beş günde püskürttü.

Bütün şovenistler birleşti!

CHP, seçimlerin son düzlüğünde Kürt sorununda “ılımlı” vurgular yapsa da “Anadilde eğitim” yerine, sadece anadil kullanma hakkından söz etmesi ve meclise her biri açık Kürt düşmanı olan, başta Ergenekon sanığı bir dizi adayı götürmeye soyunmasıyla Kürt halkı üzerinde baskı oluşturdu.
MHP’nin yıllar sonra gerçekleştirdiği mitingde ise Devlet Bahçeli  Diyarbakır mitinginde, Kürtlerin gözünün içine baka baka, “Anadil karnınızı mı doyuracak” diyerek  şovenistçe meydan okudu. Batıda düzenlenen seçim kampanyasında faşistler özellikle seçim bürolarına Blok adaylarının konvoylarına saldırdı. Abdullah Öcalan’ın idamından en çok MHP’liler söz etti. Kürtlerin mücadeleyle elde ettikleri tüm hakları gasp edeceğini açık açık ilan eden MHP, Özerklik talebinin “bölücü” olduğu propagandasını seçimler boyunca tekrarlayıp durdu.

AKP ise, seçim propagandasını, Kürt Özgürlük Hareketi’ne düşmanlık üzerinden kurdu. Abdullah Öcalan’ın vakti zamanında asılması gerektiğinden, “Türk dili ve bayrağına” yaptığı tekçi vurgulara, Kürt halkını korkaklıkla suçlamaktan, Kürt hareketinin Ergenekon’la işbirliği yaptığına kadar bir dizi şovenist vurguyla, Kürt sorununda çözümsüzlük politikalarını tüm mitinglerinde “özenle” işledi.

BBP, Hepar, Demokrat Parti gibi partiler de seçim kampanyalarında ırkçı-şovenist bir propaganda hattı izlediler. Buna, Ergenekoncuları meclise taşımak için oluşturulan ve Çetin Doğan, Doğru Perinçek gibi adaylar etrafında şekillenen Demokratik Güç Birliği’nin açık Kürt düşmanı vurguları da eklenince, Kürt halkının seçimlerde elde ettiği zaferin niteliği çok daha iyi anlaşılabilir.

Çözüm için özgürlük hareketi

Artık, tüm burjuva partileri, bükemedikleri bileği öpmek zorunda kalacaklar.
Kürt halkı, bunca baskıya rağmen, Arap devrimlerinin yarattığı radikal politik rüzgârı da arkasına alarak, ezen ulus milliyetçiliğini sandığa gömmüş ve “Demokratik Özerklik” talebinden geri adım atmayacağını kanıtlamışken, yapılması gereken, hükümeti siyasal çözüm yönünde zorlamak üzere basınç yaratacak bir hareketi batıda inşa etmektir.

Yaygın bir “Özgürlük İstiyoruz” kampanyası örgütlemek, batıda, Özerklik talebini anlatmak, işçi sınıfının ve ezilenlerin Kürt halkıyla dayanışması için platformlar kurmak, Kürt halkının koşulsuz bir biçimde destekleyen herkesin en önemli görevi olmalıdır.