Onur Devrim Üçbaş

Tunus'ta başlayıp tüm bölgeye yayılan Arap Devrimlerinin etkisi devam ediyor. Suriye aylardır bölgedeki hareketin etkisiyle başlayan isyanlarla çalkalanıyor. Yaklaşık üç aydır devam eden halk hareketi, Esad diktatörlüğünün 1.000'den fazla muhalifi öldürmesine ve 10.000'den fazla kişiyi tutuklamasına rağmen devam ediyor.

Suriye'de Şubat ayında başlayan ilk olarak sadece reform talep eden bir hareket gibi gözüküyordu. Batılı kaynaklar ülke nüfusunun çoğunluğunun Suriye'nin Irak gibi olmasından korktuğu için hareket destek vermeyeceğini iddia ediyordu. Ancak geçtiğimiz aylarda hareket büyüdü ve güçlendi. 15 Mart'ta büyük şehirlerde eş zamanlı gösteriler olurken, ülkenin güneybatı sınırında bulunan Dera isyanın merkezi haline gelmeye başladı. 25 Mart'ta Dera'da sokağa çıkan 100.000 kişiye ateş açıldı ve 20'si öldürüldü. Bu olay gösterilerin hızla büyümesine ve yayılmasına neden oldu. Homs, Hama, Şam ve Latakia'da gösteriler yapıldı. Bu gösterilere de saldırıldı ve 70 kişi öldü.

Baskıcı Esad rejimi diğer tüm Arap Devrimlerinde devrilen diktatörlerin yaptığı gibi bir yandan hareketi ezerken, bir yandan da tavizler ve vererek bölmeye ve yatıştırmaya çalıştı. Genel af ilan edildi bazı politik tutuklular serbest bırakıldı, ülkede 1962'den bu yana devam eden olağanüstü hal kaldırıldı. Ancak bu reformlar Mısır'da ve Tunus'ta olduğu gibi kitlelerin eve gitmesine değil, "Kazanıyoruz, mücadeleye devam"  demesine neden oldu. Nisan ayında daha fazla gösterici öldürüldü ve gösteriler daha da yayıldı. Ülkede tanklar ve askerler sokağa çıktı, Ürdün sınırı kapatıldı. Beşir Esad "hayalet" anlamına gelen Shabbiha birliklerini de kullanıyor. Yaklaşık 3000 kişiden oluşan bu silahlı çeteler muhalefet hareketine saldırıyor.

Suriye devleti isyancıların silahlı Salafiler ve radikal İslamcılar olduğunu iddia ediyor. Oysa karşımızda hareket Mısır ve Tunus'ta olduğu gibi bir halk hareketi var. "Herkes için özgürlük istiyoruz" pankartıyla sokağa çıkan insanlar-nüfusun üçte birinin yoksulluk sınırın altında yaşadığı ülkede- sefaletlerinin bitmesini istiyorlar.

Suriye ordusu rejimi korumaya ve halk hareketini bastırmaya çalışıyor. Suriye ordusu Hama, Homs, Talkalakh, Latakia başta olmak üzere Suriye'nin birçok kentini kuşatmış durumda. Ancak ordunun durumu da istikrarlı değil. Muhalifler, ordunun büyük bir operasyon için bahane olarak kullandığı "Cizr-el Şuhur'da 120 polisin öldürülmesi" olayının aslında ayaklanmaya katılan muhaliflerin imhası olduğunu iddia ediyorlar. Suriye ordusunun içinde bir isyanın da başladığı öne sürülüyor. Ülkenin birçok yerinden gösterilere katılan askerlerin haberleri geliyor.

Beşir Esad halka vahşice saldırırken, 10 Haziran'da başlayan Cizr-el Şuhr kuşatmasıyla birlikte katliam Türkiye kamuoyu açısından daha önemli bir gündem haline geldi. Suriye ordusunun Cizr-el Şuhr'da on binlerce kişinin öldürüldüğü Hama Katliamına benzer bir vahşete girişeceği korkusu binlerce kişinin Türkiye'ye kaçmasına neden oldu. İçlerind çocukların ve yaşlıların da bulunduğu 4.000'den fazla kişi zor şartlarda Türkiye'ye kaçmak zorunda kaldı. Erdoğan bir yandan Arap halklarının "abisi" imajını korumaya çalışırken bir yandan da Suriye'deki halk hareketinin zayıflamasını istiyor. Erdoğan bir zamanlar kardeşim dediği ve Beşir Esad'ı bugün eleştiriyor. Ancak Başbakan'ın söylediğini'nin aksine sorun Beşir ya da Mahir Esad'ın zorbalığı ya da merhameti sorunu değil. Suriye'deki   tek partisi diktatörlüğünüm sorunu.  Suriye halkı bu rejimi devirmek için devletin tüm baskısına rağmen mücadele ediyor. Suriye Devrimi'nin geleceği bölgenin geri kalanındaki hareketler için de belirleyici olacak.

 

Yemen: Diktatör kaçtı, çatışmalar tırmanıyor

Tunus ve Mısır Devrimleri’nden sonra başlayan Yemen halk ayaklanması aylardır sürüyor. Ordunun desteğini kaybeden diktatör Salih, başkanlık sarayına yapılan bombardıman sonucu yaralanarak Suudi Arabistan’a sığındı. Yemen başbakanı ve meclis başkanı da aynı saldırıda yaralanmıştı. Yemen ordusu ülkenin güneyinde isyancılarla çatışıyor.

 

Tunus, diktatör Bin Ali’yi gıyabında yargılıyor

23 yıllık diktatörlükten sonra devrimle koltuğundan indirilen Tunus diktatörü Bin Ali, 90 ayrı suçlama doğrultusunda 20 Haziran’da yargılanmaya başlıyor. Yargılama giyaben yapılacak, çünkü Bin Ali devrimden sonra Suudi Arabistan’a sığınmıştı. Tunus’taki geçici hükümet diktatörün iadesini istemişse de Ortadoğu’daki baskıcı rejimlerin hamisi olan Suud hanedanı buna izin vermemişti.