Balyoz darbe girişimine katılan ve bir çok darbe planında imzası bulunan 57 general tutuklu. Türk Silahlı Kuvvetleri'nde olması gereken general sayısı 301, ancak görev süreleri uzatılanlarla bu sayı 363'e çıkarılmış durumda. Yani orduyu yöneten, yakın zamana dek devleti de yöneten generallerin altıda birinden fazlası suçlu.

Tutuklamalar neredeyse gündelik bir hale geldi. Ergenekon davasını sulandırmak ve bitirmek isteyen güçlerin dezenformasyonu kadar geçen dört yıllık sürede bu durumu sıradanlaştırıyor. Fakat ortada üç gerçek var:

1) Ergenekon "fasa fiso"dur diyenlerin aksine ele geçirilen belgeler ve bilgiler öylesine güçlü ki cuntanın elel başları tutuklanıyor. PKK ile devletin müzakere etmesinin çoğunluk tarafından desteklendiği koşullar başka türlü oluşamazdı.

2) Yöneticilerinin, üstelik elinde silah ve güç bulunduran yöneticilerinin altıda birinden fazlası suçlu olan bir kurum baştan aşağı pisliğe bulanmıştır. Generallerin tutuklanması yetmez. Onların emir aldığı genelkurmay başkanlarının yargılanması gerekir.

Yaşar Büyükanıt, İlker Başbuğ, Işık Koşaner yargılanmadan ve işledikleri suçların cezasını çekmeden cunta yok edilemez.

3) Şimdiki TSK yönetimi, tutuklu olanlarla aynı kökenden, aynı gelenekten gelmektedir. Mevcut TSK yönetimi, ordunun darbeci geçmişiyle ilgili hiçbir özeleştiri yapmadığı gibi halktan da özür dilememiştir. Halen görevde olan komutanlar ve askeri personel tutuklanmaktadır.

Bu durum TSK'nın kendi içinde suçlulara karşı hiçbir yaptırım uygulanmadığını, darbe suçu işleyenlerin ordudan atılmadığını göstermektedir.

Üç gerçek, darbelere, darbecilere, Ergenekon çetesine, eli kanlı generallere karşı mücadelenin güncel bir görev olduğunu ortaya koyuyor.