Doğan Tarkan
Tunus'ta başlayan, önce bütün Ortadoğu'ya ardından da tüm dünyaya yayılmaya başlayan devrimci dalga egemen sınıfların korkulu rüyası halinde. İşin ilginci egemen sınıfların yanı sıra Türkiye'de bir dizi sosyalist, ulusalcı sosyalist örgütlenme de Arap Devrimleri'ni reddederken dünyada yaşanan İspanya, Wall Street işgali gibi eylemler karşısında da savrulan tutumlar almakta.

Dünyayı kaplayan bu yeni mücadele dalgasının en önemli özelliği bir merkezi örgütlenmenin ürünü olmamaları. Bu onların bir yandan gücünü oluştururken diğer yandan da zaaflarını oluşturuyor.

Başlayıp gelişirken güçlü olabiliyorlar ama sonuca ulaşamıyorlar.

Ne var ki gerek Arap Devrimleri gerekse de İspanya, Londra ve Wall Street işgalleri bir mücadele deneyinin üzerinde yükseliyorlar.
Seattle, hemen ardından gelen antikapitalist mücadele dalgası 1970'lerin sonundan  2000'lerin başına kadar ki durgunluk, geri çekilme döneminin kırılmaya başlaması oldu. Onu Irak ve Afganistan'ın işgaline karşı başlayan savaş karşıtı hareket ve onunla beraber Filistin'de yükselen İntifada izledi. Dünyanın her yerinde mücadele etmek isteyen insanlar savaş karşıtı hareketin yığınsallığı ve haklılığı ile cesaretlendiler.

Sonra 2008 krizi geldi. Kriz bir yandan yeni liberal safsataların yıkılmasını sağlarken milyonlarca emekçinin mücadele alanlarına girmesini sağladı.

Fransa'da, Yunanistan'sa işçiler ard arda genel grevlere çıktılar.

Ve sonunda Arap Devrimleri başladı. Önce yeni liberal dalgadan en çok etkilenen Tunus ve Mısır emekçileri harekete geçti.

Ne var ki talep ekonomik olmaktan çok siyasaldı. Sokaklara çıkan emekçiler ekmek değil özgürlük istiyorlardı.

Mısır devrimi Arap Baharı'nın bütün Arap dünyasına yayılmasına yol açtı.

Bazı ülkelerde devrim ilerledi, bazılarında ise hareket kısa zamanda geri çekildi.

Yemen ve Suriye'de diktatörlükler Mısır ve Tunus'tan çıkardıkları derslerle özgürlük isteyenlere çok büyük bir şiddetle saldırdı. Her iki ülkede de binlerce gösterici öldürüldü. Ama Yemen'de Saleh'in, Suriye'de Esad'ın sonunun geldiği açık.

Libya'da ise emperyalist müdahale Kaddafi kadar devrimci hareketi de geriletti.

Türk ulusalcı sosyalistleri Arap Devrimleri'ni reddederken İspanya'da Madrid ve Barselona'da meydanları işgal eden antikapitalistleri coşku ile karşıladı. Arap Devrimleri'ni reddetmenin açık ki ırkçı bir yanı var.

Sonra Londra yangın yerine döndü. İşsiz, göçmen gençler ayaklandı. Ulusalcılar gene heyecanlandılar ama onu izleyen Wall Street ve Wall Street ile dayanışma eylemleri gene kafaları karıştırdı.

Bugün Arap Devrimleri'ni Wall Street işgallerinde, Çin'deki gösterileri İspanya'dan ayrı ele almak mümkün değil. Bunların hepsi yeni bir mücadele dalgasının parçaları.

Dünya yeni bir devrim dönemine girdi. Yaklaşan kriz bu süreci daha da sertleştirecek.

Hızla örgütlenmek ve sürece, devrimlere hazır olmak gerekir.