Neredeyse her on yıla bir darbenin düştüğü Türkiye’de 28 Şubat 1997’de gerçekleşen darbenin üzerinden 16 yıl geçti. Ancak 28 Şubat, geçmiş, olmuş ve bitmiş bir darbe değil, hala izleri devam ediyor.

28 Şubat darbesi 1000 yıl süreceği varsayılarak gerçekleştirilmiş bir darbeydi. Asker elitlerin kafasında Türkiye'nin militarizasyonu sürecinin son aşamasıydı. Yargısından medyasına, sendikalarından üniversitelerine kadar bütün toplumsal kesimlerin onayıyla gerçekleştirildiği varsayılmıştı. Hayata geçmemesi, gerçek olmaması için hiçbir sebep yoktu.

Ancak toplum, tıpkı bundan önceki toplumsal mühendislik planlarını kabul etmediği gibi bunu da kabul etmedi. 28 Şubat'ın başta gelen mağdurları olan başörtülü kadınlar, darbeden hemen sonra Ekim 1998'de El Ele eylemleriyle sokaklara çıktılar. İstanbul, Ankara, Erzurum, Van, Kocaeli, Samsun, Çorum, Kayseri, Şanlıurfa, Gaziantep, Malatya, Kahramanmaraş, Adıyaman, İskenderun, Yozgat, Bursa, Trabzon, Elazığ, İzmir ve Aydın'da binlerce başörtülü kadın polisin saldırısına rağmen gösteriler düzenledi.

O günden bu yana başörtülü kadınlar üniversitelerde, iş yerlerinde, hukuksal alanlarda mücadelelerine devam etti.

Katsayı uygulamasından mağdur olan öğrenciler, Danıştay kararlarına rağmen mücadele ettiler. 28 Şubat sürecinde ordudan atılan askerler bile dernekler kurarak 28 Şubat'ın dayatmalarına karşı çıktılar. Darbelere Karşı 70 Milyon Adım'ın öncülüğünde 'Erken Final: Bin Yılın Sonu' başlıklı yürüyüşlerde Türkiye'nin dört bir yanında binlerce darbe karşıtı sokağa çıktı ve eğer darbe olursa tankların önüne geçeceğini ilan etti. Vicdan mahkemesi düzenleyerek, 28 Şubat’ın sorumlularını toplumun vicdanında yargıladılar ve mahkum ettiler.