Sosyalist İşçi 218 (7 Mayıs 2004)

 

Sayfa 5: Dünya

Kıbrıs'ta statüko devrildi

Kıbrıs'ta 23 Nisan'da yapılan ve sonucunu hemen herkesin tahmin ettiği referandumda, Türk tarafı Annan Planı'na "Evet", Rum tarafı ise büyük çoğunlukla "Hayır" dedikten sonra ortaya pek çok soru ve tartışma atıldı.
Türk milliyetçiliği yapan sağ ve soldan pek çoklarına göre Rumlar 'kazık atmış' ve birlikte yaşamak istemediklerini göstermişlerdir. Türkler ise bütün iyi niyetlerini sergileyerek Avrupa Birliği yolunda dev bir adım atmışlardır. Oysa gerçeğe biraz daha yakından bakmak gerekir.
Türkler neden "Evet" dedi?
Gazetemizin sayfalarında daha önce de pek çok kez anlatıldığı gibi, Türk tarafının planı onaylaması gayet anlaşılabilir bir durum. Kıbrıs Türk halkı kırk yıldan beri başlarına bela olan Denktaş ve onun temsil ettiği statükocu derin devlet zihniyetinden artık kurtulmak istemektedir. Yapılan gösterilerin tamamında bu istek "Denktaş istifa!" sloganlarıyla dile getirilmiştir.
Yıllardır dünyanın hiçbir ülkesi tanımadığından yaşanan ekonomik ambargo halkı canından bezdirmiştir. Rum tarafıyla aralarında bir gelir uçurumu vardır ve Kıbrıslı Türklerin yarısı çifte pasaportla Rum tarafında çalışmaya gitmektedir. Halk artık dünyadan izole ve başka bir ülkenin hükümeti tarafından yönetilen konumunda olmak istememektedir. Kendi kaderi hakkında kendisi tayin edici olmayı elbetteki tercih etmektedir. Ayrıca halkın büyük çoğunluğu, Rumlarla birlikte AB'ne girerek ekonomik sıkıntılarından kurtulacağı inancına sahiptir. Referandum öncesi Kıbrıslı Türk işçi sınıfı gösterilerle yetinmeyip grev de yaparak, hayatı durdurmuş ve isteklerini dile getirmiştir.
Faşistlerle milliyetçi sol kolkola
Türkiye'de başta faşist MHP olmak üzere bazı parti ve irili ufaklı gruplar Kıbrıs Türk halkının özgürlük isteğine karşı saldırıya geçtiler ve adaya militan taşıyarak Kıbrıslılara saldırdılar. Sadece faşistlerin saldırısı ve devletçi, kemalist CHP ve DSP'nin protestoları bile Kıbrıs Türk halkının haklılığını kanıtlamaya yeter. İşçi Partisi ve Atatürkçü Düşünce Derneği gibi grupları da bunların yanına eklediğimizde kimlerin statükodan, kimlerin özgürlüklerden yana olduğunu anlamak daha da kolaylaşıyor.
Rumlar neden "Hayır" dedi?
Rumların "Hayır" oyu kullanması konusunda ise pek de düşünülmeden yapılan itirazlar ve "ihanet" suçlamaları var. halbuki Rumların bu yönde oy kullanmasında anlaşılmayacak bir yan yok. Pek çok haklı gerekçeye sahipler.
Herşeyden önce, Türk solu işgalci güç tarafında yaşadığını aklından çıkarmamalı. Türkiye 1974'te adayı askeri olarak işgal etmiştir ve hala da işgal gücü olarak adada yerleşik vaziyettedir. Ülkesi işgal edilmiş, toprakları, evleri ellerinden alınmış ve katledilmiş bir halkın, üstelik de referandum dışında hiçbir iyi niyet sergilememiş bir dış güce güvenmesini beklemek safdillik olur.
Türkiye çözüm konusunda, Annan Planı gündeme gelene kadar hangi olumlu adımı atmıştır? Örneğin bir yıl önceden beri askerlerini, hiç değilse kademeli olarak çekmeye başlasa, Rumlara serbest geçiş hakkını hiçbir kısıtlama olmaksızın tanısa, yalnızca 'Loizidu Davası'nda değil, daha pek çok davada tazminat ödemeyi kabul etse, insanlara topraklarını ve evlerini geri vermeyi taahhüt etseydi belki o zaman Rum halkının güvenini kazanabilir ve istediği "Evet" oyunu elde edebilirdi. Bunların hiçbirini yapmamış bir yabancı devletten korkmamak için hiçbir gerekçe yok. Üstelik Türk tarafının cumhurbaşkanı Kanuni Sultan Denktaş hiçbir konuda taviz vermeye yanaşmadı.
Dış güçlere itiraz
Rum halkı ayrıca Batılı dış güçlere de itirazını belirtmiş oldu. Planla yabancı işgali ve müdahalesi hiçbir şekilde ortadan kalkmıyor. İngiltere, Yunanistan ve Türkiye "garantör" devlet olmaya devam ediyor. Kurulacak birleşik Kıbrıs devletinin yargıtay ve merkez bankasında Batılı hakim ve bankacılar görev yapacak.
Yine onbinlerce insan evlerini terk etmek zorunda kalacak. Rum kesimindeki Türkler, Türk kesimindeki Rumlar oy hakkından mahrum kalacak, kendilerini yönetecek kişileri seçemeyecekler.
Oysa her iki taraf da artık birliği özgür iradeleriyle seçmek istediklerini anlatıyorlar. Kıbrıs Rum ve Türk halklarının barış içinde bir arada yaşamalarının yolu asıl şimdi açılıyor. Çünkü statüko her iki tarafta da devriliyor.

 

Neden evet, neden hayır?

Kıbrıs'ta 23 Nisan'da gerçekleştirilen referandumda, Kuzey'de "Evet" denmesi milliyetçiler kadar sol tarafından da eleştirildi. Kıbrıs'ın ABD çıkarlarına alet olacağı gerekçe gösterilen bu eleştiriler haklı gibi gözüküyordu. Oysa ki Kıbrıs'ta %65'lik Evet oyu, ABD'nin üsleri için değil, Denktaş'a ve statükoya karşı verilmişti. Kıbrıs'lı Tamer Öncül'ün 29 Nisan'da Yeni Düzen gazetesinde "Evetlerin Anlamı" başlıklı yazında söyledikleri, Kıbrıslıların neden evet oyu verdiğini çok net bir şekilde yansıtıyor.
"23 Nisan'da sandıklardan taşan EVETLER,
- Hukuksuzluğa, adam kayırmacılığa, tutanın elinde kalır anlayışına, gör beni göreyim seni zihniyetine, becer de nasıl becerirsen becer yaklaşımına vb. sırtını dayayan Statüko'ya son vermek için;
- Bölünmüş adanın bölünmüşlüğüne son verip kalıcı barışın zeminini oluşturacak bir çözüm ve dünya ile bütünleşmek için;
- Dünyadan yalıtılmış bir gettonun kimliksiz yurttaşları olmak yerine, Avrupa ve dünya vatandaşı insanlar olmak için;
- Geçici maddelerle demokrasiyi zedeleyen bir anayasa yerine; çağdaş, demokratik bir anayasayı oylamak için;
- Irksal ayrım gözetmeksizin bu adayı yurt belleyen tüm insanların barış içinde birlikte yaşayacağı bir Ortak Vatan yaratmak için;
- Evinin bahçesine, meyvelerini toplayabileceğinden emin olduğu ağaçlar ekebilmek; çocuğuna yapacağı evde torunlarının büyüyeceği gerçeğine inanmak için;
- Eli kanlı Bush'un "Büyük Ortadoğu Projesi"nin figüranları değil; kendi özgür irademizi yansıtmak için;
- Gerekçesi ne isterse olsun, bir topluma (ya da herhangi bir topluluğa) ambargolar uygulanmasına; seyahat özgürlüğü başta olmak üzere insan olma haklarına sınırlandırmalara getirilmesine son vermek için;
- Ezberci eğitim sistemiyle üretimden koparılmaya; robotlaştırılmaya çalışılan; en güzel yıllarını askerlikte geçirmeye ve işsiz kalıp göç yollarına düşmek zorunda bırakılan gençlerimizin geleceği için;
- Özcesi yaşamın her alanında insanca bir geleceği kucaklamak içindi… "
1 Mayıs
Kıbrıs'ta 1 Mayıs, 40 kadar siyasi parti ve sivil toplum kuruluşunun oluşturduğu "Bu Memleket Bizim Platformu" tarafından gerçekleştirildi. Eylemde "Katil ABD Ortadoğu'dan Defol" gibi savaş karşıtı pankartların yanı sıra statükonun başı Denktaş karşıtı pankartlar da taşındı. "Yaşasın Halkların Kardeşliği", "Kahrolsun Faşizm", "Faşizme Karşı Omuz Omuza", Kahrolsun Denktaş", "Kıbrıs Faşizme Mezar Olacak", "Kıbrıs'ta Barış Engellenemez" gibi sloganların atıldığı eylemde, Kıbrıs'ın Türkçe konuşan halkı, barış isteğini bir kez daha haykırdı.