Sosyalist İşçi 220 (11 Haziran 2004)

 

Sayfa 2: Haberler

Bütün dünya 'Gelme Bush!' diyor
Bush'un sadece Türkiye'de değil, kendi ülkesi de dahil olmak üzere dünyanın hiçbir yerinde istenmediği bir kez daha geçen hafta sonu Fransa, İtalya ve Amerika'da gerçekleşen büyük gösterilerle ortaya çıktı.
İtalya
5 Haziran Cumartesi günü Avrupa'nın 'Nazi!' işgalinden kurtarılması kutlamaları için önce İtalya'ya giden George Bush'u yüz binlerce İtalyan Roma sokaklarında 'Gelme Bush!' diyerek karşıladı. Polisin tüm Roma sokaklarını polis güçleriyle doldurmuş olmasına rağmen İtalya'nın tüm kentlerinden yüz binlerce savaş karşıtı Roma'da Bush ve Irak işgali alyhtarı gösteri yaptı. Göstericiler 'Savaşa hayır!', 'Bush'a hayır!', 'Bush'u Irak'ta ölen yüz binlerce kişiye yakışır biçimde karşılayalım' pankartlarını taşıdılar. Göstericiler ABD'nin Avrupa'yı Nazi işgalinden kurtaran güçmüş gibi görünüyor olmasına rağmen nasıl bir kurtarıcı olduğunu Vietnam ve Irak savaşında ortaya çıktığını söylediler.
Fransa
İtalya'nın ardından 6 Haziran Pazar günü Fransa'ya giden Bush orada da 'istenmeyen adam' ilan edildi. Fransız hükümetinin Bush'a karşı yapılacak tüm gösterileri yasaklamış olmasına rağmen on binlerce savaş ve işgal karşıtı sokaklara döküldü ve işgalin bir an önce bitirilmesini istedi. Bastil Meydanı ile Doğu Garı arasında yürüyen on binlerce kişi 'Irak'a özgürlük ve bağımsızlık, işgal ordusunu geri çekin' dev pankartı altında yürüdü. 'Bush, bir numaralı terörist; Sayın Bush geldiğinizden beri Paris petrol kokuyor' yazılı pankartlar taşındı.
Amerika bile…
Amerika'nın başkenti Washington ve San Fransisco'da binlerce savaş karşıtı Irak'ın hala işgal altında olmasını protesto etti. Gösteriye Irak'taki askerlerin aileleri de destek verdi. Eylemciler işgalin derhal sona erdirilmesini, Amerikan birliklerinin Irak'tan çekilmesini, ve Bush'un gitmesini istediler.
Bush'un Haziran ayı içinde ziyaret edecek olduğu diğer ülkelerdeki savaş karşıtları da kendisini hak ettiği şekilde karşılayacaklarını zaten daha önce açıklamışlardı. Ayrıca Nisan ayında İstanbul'da yapılan Avrupa Sosyal Forumu hazırlık toplantısında 26-30 Haziran arası Savaşa ve İşgale Karşı Küresel Eylem Haftası olarak kabul edilmişti. Dolayısıyla şu anda Türkiye'de devam etmekte olan 'Gelme Bush!' kampanyası İtalya'da, Fransasa'da, Amerika'ga yapılmış olan ve önümüzdeki günlerde Bush'u karşılayacak olan diğer ülkelerde yapılacak olan gösterilerin bir parçasıdır. 19 Haziran'da toplantılarla başlayacak olan alternatif zirve etkinliklerini ve 27 Haziran'da İstanbul'da yapılacak büyük gösteriyi inşa ettiğimiz oranda biz de dünyadaki savaş karşıtı harekete bir katkıda bulunmuş oluruz.

 

HAFTANIN ARDINDAN
NATO zirvesi terörüne son

İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nce, 3 bini delegasyon, 3 bin 500’ü basın mensubu olmak üzere yaklaşık 6 bin 500 kişinin katılması beklenen zirvede alınacak önlemlerin “yerinde gözden” geçirdi.
İlçe emniyet müdürlükleri ve diğer şubelere bağlı çok sayıda polis ekibi, 9 Haziran akşam saatlerinde NATO Zirvesi’nde görev yapacakları noktalarda konuşlandırıldı.
Bush’u ve ekibini korumak için polis teşkilatı teyakkuz halinde. Bu kadar korkuyorlarsa zirveyi iptal etmeleri en doğrusu olur!

MHP yine uludu!
Devlet Bahçeli Hükümet’in Kürtçe yayın için TRT’ye baskı uyguladığını söyledi. Anadil yayınına öfke kusan Bahçeli sert tepki gösteren MHP lideri şöyle konuştu:
“AKP, Türkiye’nin toprak bütünlüğünün ve milli birliğini hedef alan terör örgütünün siyasi amaçlarıyla bu noktada buluşmuş olmaktadır. Hükümet, bunun için TRT’ye büyük baskı uygulamış ve sonuçta amacına ulaşmıştır” dedi.
Bahçeli gibi ülkücü faşistler açısından Kürtler dağ Türk’üdür ve zaten Kürtçe diye bir dil yoktur. Faşistlerin bünyesi bu gelişmeyi kaldıramıyor. 10 yıl önce Kürtçe şarkılar satan kasetçilerin öldürüldüğü, göz altına alındığı günleri özlüyor Bahçeli. Hükümetin anadilde eğitim için baskı uygulaması değil, hükümeti bu yöne iten Kürt hareketinin gücüdür. Kürt halkının yıllar süren mücadelesi ve halkların kardeşliği için mücadele verenler, o günlere dönmek isteyenlere izin vermeyecek. Yarım saatlik anadilde eğitim komikliği yetemez. Kürt halkının özgürce kendi kaderini belirlemesi için gerekli koşullar sağlanmalıdır.

 

Mezarlıkları da kazın!
Enerji Bakanlığı hazırladığı yeni yasa ile, "kamu yararı vardır" gerekçesini göstererek orman alanlarını, milli parkları, kaplıcaları, hatta tarihsel ve kültürel alanları maden aramasına açabilecek. Ayrıca yasada yer alan "madencilik faaliyetleri için verilmiş izinler, ruhsat hukuku devam ettiği sürece geçerlidir" ifadesiyle, siyanürle aramaya verilen eski izinler de geçerli olacak. Böylece, örneğin Bergamalıların yaptığı gibi yaşam alanlarını korumak için mücadele eden insanlara yargı yolu kapatılmış olacak! Üstelik, arama faaliyetleri ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) kapsamı dışında bırakılacak.
Yasa çıkarsa çevresel felaketin önü açılacak, tarih ve doğa, ve bunların ayrılmaz parçası olan insan, küresel sermayenin kâr hırsına kurban edilecek.
Şimdi şüpheli sorular zamanı: R. Tayip Erdoğan, 2003 Haziran'ında, henüz çiçeği burnunda bir başbakanken; dünyanın dört bir yanında altın, gümüş, bakır, plâtin gibi değerli madenlerin peşinde koşan "Eldorado" şirketinin yöneticileriyle niçin bir araya geldi? Görüşmede neler konuşuldu? Şirket yöneticileri Erdoğan'dan ne istedi, Erdoğan onlara neler vaad etti?
Bir öneri: üşenmeyelim, 19.04.2004 tarihinde yürürlüğe konan "Bilgi Edinme Hakkı Kanunu" kapsamında, bilgi edinme hakkımızı kullanarak, Enerji Bakanlığı'na yukarıdaki soruları soralım. Oturma yeri ve iş adresimizi içeren bir dilekçeyle, istediğimiz bilgileri bakanlıktan soralım. İhtimal, cevaplamazlar. O vakit, AK Parti'nin demokratikleşme konusundaki samimiyeti somut olarak sınanmış olur.
Öğretmenler uyarıyor!
Ak Parti, 2005 bütçe hazırlıklarını sürdürürken, IMF, "Kamu Harcamalarının Gözden Geçirilmesi" adlı raporunu tamamlayıp başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere ilgili kurumlara yolladı. IMF'ye göre, Türkiye'deki öğretmen maaşları, DİE'nin açıklamış oduğu kişi başına gelir olan 3500 dolardan daha yüksekmiş, düşürülmeliymiş! Neresinden tutsanız dökülecek bir iddia. Bir kere, o "kişi başına düşen gelir" nasıl hesaplanıyor? Ekonomik olarak faal nüfusun ürettiği, tüm nüfusa bölünüyor! Yani, kesrin payda hanesinde çocuklar, çalışmayan yaşlılarla sakatlar ve 13 milyon işsiz de var! Bu kesimlerden insanların her birine 3500 dolar düştüğünü savunmak için deli olmak gerek.
Şimdi, basit bir hesap yapalım. 15 yıldır çalışan bir öğretmen yılda 4800 dolar kazanıyor. Aldığı ücret, bir kişinin yaşaması için öngörülen asgari ücret değil. Dolayısıyla, aile ücreti. Bu öğretmenin ailesini dört kişi kabul edip gelirini dörde böldüğümüzde, kişi başına 1200 dolar düşüyor. Yani IMF öğretmenleri salak yerine koyuyor! AK Parti doğal olarak bütçe hazırlık çalışmalarında IMF önerilerini değerlendirecek. IMF ile görüşmeleri yürüten bakan Ali Babacan, "IMF ile daha güçlü ilişkiler" gerektiğinden sözediyor. Babacan'a öğretmenlerin de bir önerisi var. Şaşırmasın, ve aritmetiği öğretmenlerden öğrendiğini sakın unutmasın!

Sağdan, soldan...
l"Türkiye aile yapısı sayesinde Arjantin olmadı." Tayip Erdoğan - Başbakan
l"AB'nin kapısını kırana kadar çalarız." Fatih Sultan Gül - Dışişleri Bakanı
l"25 milyar dolar açık makul." Kürşat Tüzmen - Ekonomiden Sorunlu Devlet Bakanı
l"Hükümetin bu kavgadan muzaffer çıkması için sağ kolumu vermeye hazırım." Taha Kıvanç - Gazeteci?! - Yeni Şafak
l"AKP sadece imam hatip okullarını mesele yapan insanlardan oluşmuyor." Ertuğrul Özkök -tanımsız - Hürriyet
l"Yürümemizi sağlayın, yoksa pahalıya mal olur."
Kemal Alemdaroğlu - Rektör