Sosyalist İşçi 221 (8 Temmuz 2004)

 

Sayfa 6: Dünya

Saddam Hüseyin yargılanıyor!
Bush da yargılansın!

Saddam Hüseyin'in Irak'taki yükselişinde ve her türlü insanlık dışı uygulamasında, kitle imha silahları kullanmasında, kimyasal silah edinmesinde, en büyük dostu, her zaman ABD yönetimleri olmuştur. ABD yönetimlerini yargılamadan, özellikle bugün Bush'u işlediği savaş suçları nedeniyle yargılamadan, sadece Saddam Hüseyin'i yargılamak yeterli değildir.
ABD'nin son yıllardaki tüm başkanları tarafından dünyadaki her türden kötülüğün simgesi olarak gösterilen Saddam Hüseyin en sonunda kendi deyimiyle “Bush’un seçim kampanyası için düzenlenmiş bir tiyatroda” yargılanmaya başlandı.
Saddam Hüseyin, çıkarıldığı ilk duruşmada, mahkemeyi tanımadığını ve avukatı olmadan hiçbir belgeyi imzalamayacağını söyledi. Ayrıca gerçek suçlunun Bush olduğunu söyledi.
Saddam Hüseyin kimdir?
Saddam Hüseyin yargılanmayı hak eden bir diktatör. Bundan kimsenin şüphesi yok. Irak zindanlarında yok ettiği ya da çürümeye terk ettiği binlerce insanı hatırlamak yeterli. Bunları hatırlamayanlar ise Halepçe katliamı başta olmak üzere Kürtlere ve Şiilere dönük sayısız katliamı mutlaka hatırlayacaklardır. Saddam Hüseyin'in tarihi, darbe, cinayet, katliam, Kürtlere karşı kimyasal silahlarla uyguladığı kitle katliamlarıyla dolu.
Fakat asıl sorulması gereken soru şu: Saddam Hüseyin bu kanlı tarihini hangi güçle yazabildi? Nasıl bu kadar uzun bir süre iktidarda kaldı? Saddam Hüseyin'i kim destekledi? Kısacası, kimdir Saddam Hüseyin?
Saddam Hüseyin ve arkadaşları
20 yıl önce. O zamanlar Başkan olan Ronald Reagan'ın özel temsilcisi olarak Bağdat'ta bulunan, Ulusal Güvenlik Karar Yönergesi'nde yer alan ifadelerle, Saddam'a "Irak'ın doğal zenginliklerinin el değiştirmesi Batı için stratejik bir yenilgi olacaktır," diyen önemli bir ABD temsilcisi var. Bu adam, artık tüm dünyanın tanıdığı Donald Rumsfeld. Bush yönetiminin patronlarından birisi.
Bağdat ile Washington arasındaki, 1967 Arap-İsrail savaşı ile kesilmiş olan, yakın ilişkiler böylece yeniden ve daha etkin bir biçimde kurulacaktı. Bir yıl geçmeden Washington Saddam'la ilişkilerini tamamen normalleştirecek ve hatta diktatörün, İsrail'le barış yapmaya teşne tam boy bir "ılımlı Arap" haline geldiğini ileri sürecekti. (IPS, 16/12/2003, Jim LOBE)
Rumsfeld 20 Aralık 1983'te Sadam Hüseyin'le ilk görüşmesinde Irak'ın kimyasal silah kullanımını gündeme getirmemişti. Rumsfeld, uzun zaman, bu meseleyi Saddam'la görüşmelerinde dile getirdiğinde ısrar ettiyse de Dışişleri Bakanlığı arşivlerinin açılmasından sonra hikayesini değiştirmek sorunda kaldı. Bu belgelere göre Rumsfeld, konuyu Saddam'a değil, ayrıca görüştüğü o zamanki dışişleri bakanı Tarık Aziz'e açmıştı.
Sonraki beş yıl boyunca Washington sessiz sedasız Saddam'a yenilgiden kurtulması için gereken askeri donanımı, hatta İran askerlerine ve Kürt sivillere karşı kullanacağı kimyasal silahları sağladı. Asıl önemli olan Washington'un bu kimyasal silahların özellikle sivillere karşı kullanımını desteklememiş olmaması değil, Reagan yönetiminin bunların Irak tarafından kullanılmasını kınamaktan kaçınmasıydı. (IPS, 16/12/2003, Jim LOBE)
Saddam Hüseyin
ve CIA
Saddam Hüseyin'in CIA ile ilk temasları çok eskilere dayanır. 1958'de Batı yanlısı Kral Faysal'ı devirerek iktidara geçen General Abdül Kerim Kasım'a karşı 1959'da, CIA destekli bir suikast girişiminde yer alışına kadar gider.
General Kasım'ın Baas Partisindeki bir darbeyle devrilmesi çok şaibelidir. Fakat Baas Genel Sekreteri'nin darbeden sonra, "iktidara CIA trenine binerek geldik," sözleri ABD'nin Irak'taki kollarının ne kadar uzun olduğunu gösteriyor.
Bu darbenin ardından Saddam Hüseyin partinin gizli istihbarat biriminin başına geçti ve CIA'nin verdiği listelerde yer alan devrimcileri öldüren Ulusal Muhafız Birliklerini yönetti.
Reagan'ın Saddam ile ilişkisi
Reagan yönetimi 1981 sonlarında Bağdat'ın İran'la savaşı kaybetmesinin Washington'un bölgesel çıkarları üzerinde yıkıcı bir etkide bulunacağını görünce işleri kenardan izlemeyi bıraktı. Irak 1982'de ABD'nin "terörizm destekçileri" listesinden çıkarıldı, milyarlarca dolarlık tarımsal kredi ve "çifte kullanım" olanağı bulunan mal ithali iznine kavuştu. Bu mallar arasında hem sivil hem askeri amaçlarla kullanılabilen kimyasal silahlar, gelişmiş iletişim donanımı ve teknolojisi de vardı.
İran stratejik dengeyi kendi lehine çevirmeyi sürdürdükçe durum daha da acil bir karakter kazandı.
26 Kasım 1983'te Reagan, Bağdat güçlerinin İran saldırılarını durdurmak için kimyasal silahlar kullandığının ABD istihbaratınca öğrenilmiş olmasına karşın 114 No.lu Milli Güvenlik Karar Yönergesi'ni imzaladı. Rumsfeld bu karardan az sonra Bağdat'ı ziyaret etti ve bu ziyaret 1985'te Washington'un Saddam'a 1,5 milyar dolar değerinde, aralarında Irak'ın nükleer ve biyolojik silah programında da kullanabileceği şarbon türevleri ve zehirler sağlamasıyla sonuçlandı.
Saddam Hüseyin'in Irak'taki yükselişinde ve her türlü insanlık dışı uygulamasında, kitle imha silahları kullanmasında, kimyasal silah edinmesinde, en büyük dostu, her zaman ABD yönetimleri olmuştur. ABD yönetimlerini yargılamadan, özellikle bugün Bush'u işlediği savaş suçları nedeniyle yargılamadan, sadece Saddam Hüseyin'i yargılamak yeterli değildir.


ABD her türden desteği verdi
Saddam Washington'dan kredi, teçhizat ve örtülü askeri desteğin yanı sıra Birleşmiş mİlletler ve başka kurumlarda savaşta yasak silahları kullanmasından ötürü kınamalara ve ABD kongresinin yardımı kesme çabalarına karşı diplomatik destek de alıyordu.


Saddam Hüseyin,
misket bombaları ve CIA

CIA aynı zamanda eski görevlisini silah ve İran birliklerinin hareketi konusundaki istihbarattan yoksun bırakmamakla görevlendirilmişti. Teiccher'in 1995'te verdiği yeminli ifadesine göre zamanın CIA müdürü William Casey bu görevi hiç ihmal etmeden yerine getirmişti.
Casey, örneğin, İran'ın "insan dalgaları" taktiğine karşı kullanması için Irak'a misket bombaları sağlamak üzere Şili'deki silah şirketi Cardoen'i devreye sokmuştu.


CIA ve Halepçe katliamı
Saddam Mart 1988'de Halepçe'de Kürt sivillere karşı zehirli gaz kullanarak 5 bini aşkın insanı öldürdüğünde CIA ona istihbarat ve diğer yardımları sağlıyordu.